10. || inat

576 31 13
                                    

Elimde tabakla salona geçtiğimde telefonum çalmaya başladı. Gözlerimi devirip tabağımı nereye koyacağımı şaşırdım bir an. Sol elimle telefonu cebimden çıkarıp omuzuma koydum ve kulağımı üstüme bastırdım.

"Efendim?"

"Kızım! Nasılsın iyi misin, her şey yolunda mı?"

Gülümseyerek Koltuğa oturup tabağı masaya bıraktım. Telefonu doğru düzgün elime aldım.

"Her şey bildiğin gibi Baba. Sen nasılsın? Çukur ne durumda?"

Babam Çukurda ne olup bittiğini anlatırken düşüncelere daldım. Akınla son görüşmemizden iki ay geçmişti. O an bana tam ne olduğunu bilmiyorum ama kesinlikle delirdim ben.

İki ay. Sekiz hafta. Herkes kendi yoluna devam ediyordu. Bu seferde sözümü tutup Akından ve Çukurdan uzak duruyordum.

"-Sonrada Salih eve girebildi işte."

Gözlerimi kırparak gerçeğe geri döndüm.

"İyimiş Baba."

"İyi tabi kızım. Ceren ben kapatıyorum şimdi, yarın ziyaretine gelirim uzunca konuşuruz anlaştık mı güzel kızım?"

"Anlaştık Babişkom. Hadi tutmayım seni, öptüm."

Diyip telefonu kapattım.
E yarın en azından misafirim gelecekti, yalnız kalmazdım. Televizyonu açıp masadaki tabağıma uzandım.

Makarnalarımı yiyip diziye bakakaldım.
Bu can sıkkınlığı nerden geliyordu bende tam çıkaramadım. Önceden hayatımla hiç bir problemim yoktu.
Üniversiteye git, eve gel, yemek yap ve uyu.
Aslında keyif alıyordum böyle rahat bir hayattan ama şimdi.. canımı çok sıkıyordu.

Bir salaklık yapmak istedim.
Heyecan istedim.

Boş tabağımı mutfağa götürdükten sonra telefonumu kapıp listemde Akının numarasını aradım. Yazsam mı arasam mı?
Yok artık- Ben ne yapıyordum?

Kafamı soğuk pencereye dayadım ve gözlerimi kapattım. Kendine gel Ceren. Hayatını mahvetme.
O kadar iyi gidiyordun, bir salaklık yapma.
O Akın denen salaklığı hiç yapma.

Telefonun sesli çalması beni yerimden sıçrattı.
Ekranda Akının ismine okuyunca kalbimin inmesini hissettim. Olamaz bu ya-

"Efendim?"

"Celasunu aramak istedim. Kusura bakma."

"Akı-"

Kapattı. Bişey söylememe izin vermeyip yüzüme kapttı telefonu. En nefret ettiğim huy.
Bu mal telefonu yüzüme kapatmaktan zevk alıyordu herhalde.

Offf-
Ne dertlere uğraşıyordum burada. Yok Akından uzak dur, yok Çukurdan uzak dur. Yalnızlıktan ölecektim burada. Kendimi yine koltuğa atıp aşk dizime devam ettim, gerçek hayatta yaşayamıyorum ya bari hayalini kurayım..

- AKIN -

Celasunu falan aramak istemedim. Çocuğu zaten sevmiyordum. Onca zaman bişey duymadım. Ne Ceren bana döndü nede Emmi bişey anlattı.
Sorsam beni yine azarlayacaktılar, bende başka yol bulmak zorunda kaldım.
İyi olduğunu bileyim o yeterdi zaten.

"Akın oğlum-"

Başımı çevirdiğimde Babama baktım. Kahve ne ara doldu ya? Herkes burdaydı.

"Efendim Baba?"

"Aklın nerde oğlum?"

Emmi sorunca kaşlarım kalktı. Kızında.
Yuh! Başımı sallayıp bütün dikkatimi kahvedekilere yönlendirdim.

Nerden geldi bu kız ya? Kafamı karıştırıyordu- Bana saçma sapan şeyler yaptırıyordu- Lan ben adam vurup gidiyordum güzel güzel. Bu kız neden bana Starbuckstan kahve aldırıyordu?

Yamaç amcam Azerden bahsetiyordu. Azer.
Onun malı dün akşam çıktı. Cereni aradıktan sonra.
Yamaç amcam ne yaptığımı bilse beni sağ bırakmazdı.

Herkes dağılınca bende kahveden çıktım ve telefonumu gözetledim. Belki arar? Son yüzüne kapattığımda Çukura gelip bana posta koymaya kalktı.

"Akın!"

Yamaç bana doğru gelince telefonu montumun cebine sakladım.

"Efendim amca?"

Önümdeki adam kaşını gözünü oynattı.

"Hayrola?"

Kaşlarımı çattım ve şaşkınca amcama bakakaldım. Hayrolanı sik- neyse ne.

"Kim senin dikkatini bozuyor oğlum?"

"Kimse."

Yamaçın sıkı elini omuzumda hissedince tırstım biraz.

"Beni salak yerine koyma Akın. O dikkatini bozan kişi var ya- onu hemen aklından sil."

La havle velakuvvete- Bu adamın benim aklımdan başka derdi yokumuydu?

Yüzüme bir gülümse takıp başımı tamam yerine salladım. Yamaça inat olsun diye arabama bindim ve doğru Cerenin evine sürdüm..

SAKLIM. - AKIN KOÇOVALI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin