Çukura geldiğimiz an Babamdan evin anahtarını alıp bütün gücümle eski odamın kapısını arkamdan vurdum. Babam Yamaçla salonda durakalmıştı ve benim neden bu kadar kızdığımı anlamıyordu galiba.
Hemen duşa girip sakinleşmeye çalıştım. Hani beni bu konulardan uzak tutacaktılar? Hani ben Çukura adım bile atmayacaktım?!
Erkek işte. Bir boka yaramazlar. Yamaçmış.
Sinirli ellerle makyajımı yaptım. Dudağıma hafiften kırmızı ruj sürdüm ve sonunda topuklu ayakkabılarımı giyip boynuma, kulaklarıma ve bileğime altından takılar taktım.Çantama koyduğum emaneti elbiseme sokacak halim yoktu o yüzden küçük çantama saklayıp, beyaz montumu giyindim.
Odamdan çıktığımda evin boş olduğunu anladım. Kapıyı arkamdan kitleyip Çukurun sokaklarına attım kendimi. Kahveye yürürken Akının numarasını çevirdim, ama o beni her seferinde meşgule atıyordu.
Kahveye dalınca her çift göz bana yapıştı. Tanıdık bir yüz bulmaya çalışırken gözüm sakallı bir erkeğe takıldı.
"Celasun, gelsene sen."
Celasun bana doğru yürüyünce herkes düşük çeneyle arkasından bakakaldı.
"Ceren- Sen ne ara geldin?"
Hiç sorusuna cevap vermeden direk konuya girmek istedim.
"Akını gördün mü?"
Celasun kaşlarını çattı ve birazda olsa şaşırdı. Etrafa bi baktı sonra beni elimden tutup Berberin önündeki masaya oturtturdu.
"Ceren bak, herkesi tembihlediler. Sana kimse yanaşmayacak, kimse seninle konuşmayacak-
Yani bu sabah Yamaç abi Akını baya bi azarladı, senin adınıda duydum-""Celasuncum- Soruma odaklan. Akın nerde?"
"Akın Çukurdan kovuldu."
Ne?
Kovuldu mu? Kendi yeğenini kovdu yani.
Gerçi, o yeğende az bok yemedi."Nerde olduğunu biliyor musun?"
"Derede bir mekanı var, yalnız Dere pek tekin bir yer değil. Böyle gitme istersen-"
Dudaklarımda bir sırıtış büyüdü. Celasuna teşekkür edip Babamın arabasına bindim. Görelim bakalım şu Dereyi.
On dakika bile sürmedi. Celasunun tarif ettiği mekan buydu ama panjurları kapalıydı. Avucumla sertçe panjura vurdum ve açılmasını bekledim.
Bir dakika bile geçmeden, panjur kalktı ve önüme ayı gibi adam dikildi. Kel, ve kaslı."Kime baktım abla?"
"Akın burda mı, ablam?"
O ayının arkasından biri ayaklandı.
"Remzi, kaybol."
Remzi denen adam Akının emrini yerine getirdi ve sokakta kayboldu. Akın beni inceledi sonra eliyle mekanına davet etti beni. Yanından geçip odanın ortasında durdum.
"Niye geldin?"
Kollarımı kavuşturup karşımda duran adama bir adım daha yaklaştım.
"Yamaç geldi bugün. Bana hesap sordu. Akını koruma falan filan İşte yardım istedi adamcağız."
Akın çökük gözlerle bana baktı.
"Ee.. Sen ne yaptın?"
"Tersledim. Yani seni korudum- korumaya devam ettim."
Topuklu ayakkabılar beni Akınla aynı yükseye getiriyorlardı. Bundan zevk alıyordum. Önceden hep kafamı kaldırmak zorunda kaldım.
"Neden?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLIM. - AKIN KOÇOVALI-
RomanceKimse duyamaz. Kimse göremez. Kimse bilemez. Bizi biri öğrense, ikimizide mahv ederler. Sen benim SAKLIMsın.