50. || Çukur

326 24 2
                                    

"Celasun?"

Eski arkadaşım gülümseyip bana açık kollarla yanaştı. Yavaşça ellerimi Celasunun sırtına koyup sarılışına karşılık verdim. Çok oldu, iki yada üç yıl galiba. Celasundan ayrılıp onu odama geçirdim ve ikimize birer kahve yaptım.

Sıkıca tezgaha tutundum ve istemeden nefesimi tuttum. Allahım sadece beni özlemiş diye gelmiş olsun. Akın yollamış olmasın, cumali yollamış olmasın. Babam iyi olsun-

Çukur beni ilk seferinde paramparça bıraktı. Bir daha bu cehennemi yaşamaya hiç niyetim yoktu. Keşke baştan beri Babamı dinleyip hiç dönmeseydim. Anne Baba size bişey izin vermiyorlarsa bir bildikleri vardır mutlaka, ben bunu asla bir daha sorgulamayacaktım.

Kahve makinesi ötünce kendime gelip kahveyi fincanlara doldurdum ve Celasuna döndüm. Etkilenmiş şekilde odamda bakınıyordu.

"Hiç zahmet etmeseydin ya."

Başımı sallayıp karşısına oturdum.

"Doçent doktor Ceren Savcıbey.. Vay be."

Gergin bir gülüşle lafını kestim.

"Öyle."

Celasun başını salladı ve birden güler yüzünde çok üzgün bir ifade yer almaya başladı.

"Celasun niye burdasın?"

Hasta sandalyesinde oturan adam gözlerimi kaçırıp sustu.

"Akın mı yolladı? Cumali mı? Söyle onlara–"

"Akın yolladı."

Yüzümü ellerime saklayıp başımı salladım.
Hayır. Hayır Hayır ya!
Neden? O kadar zaman geçmiş abi! Niye yeniden hayatıma girmek istiyorsun?
Bir kere her şeyi mahvettiğin yetmedi mi?!

"Ama sandığın gibi değil."

O kafamdaki kızgın ve sesli ses bir an sustu.

"Ceren bir olay yaşandı ve... Baban.."

Ne var Babamla? Ne olmuş Babama?

"Celasun söylesene!"

Celasunun gözlerinde yaşlar parlayınca aklıma kötü şeyler geldi. Bir kalp krizi daha deme- Kaldıramam. Bu sefer kaldıramam!

"Babanı kaybettik."

Boğazımdan bir kahkaha kaçtı.

Ne anlatıyordu bu mal bana? Benim Babam- Olmaz. Yok- Mümkün değil yani.

"Yo- Sen sen yanlış anlamışsındır Celo- Babam- Yani Babam beni daha evlendirmedi-
torunlarıyla tanışmadı daha ..mümkün değil yani. Senin hatandır o."

Celasun yerinden kalkıp bana doğru yürüdü ve ellerimi aldı. Gözünden bir damla yaş düştü ama yüzünde rüzgar esmedi.

"Ceren.. Baban bu gece vuruldu."

Dişlerimi sıkıp çenemin gerginleşmesine sebep oldum. Hışımla yerimden kalktım ve ellerimi sert bir hamleyle Celasundan çözdüm.

"Manyak mısın oğlum sen? Ne anlatıyorsun bana Celasun?!"

Elimi kaldırdım ve az kalsa Celasuna öyle bi tokat atacaktım ki-

"Akın beni zaten bu yüzden gönderdi-
Cumali sana söyleyemedi ama Akın dedi; Cenazede burda olsun-"

Karşımdaki adamı hızla kendimden ittim. Kanım kaynamaya başlamıştı. Bana ne anlatıyordu ya?
Mümkün değil demedim mi ben?!

"Ne ölmesi Celasun? Benim Babam ölmez! Anladın mı beni?! Akın sadece beni görmek istiyor hepsi bu yüzden-!"

Celasun yutkunup göz yaşlarını sildi.

"Seni Çukura götürmem lazım Ceren, hadi toparlan."

Hızlıca başımı salladım ve bana doğru gelen Celasundan uzaklaşmaya çalıştım.

"Ya sen ne dediğini farkında mısın Celasun?!"

"Benim Babama bişey olmaz!"

Boğazımdaki yumru gözlerimi yaşlarlar dolduruyordu. Ölmez, benim Babam ölmez. Koskoca Çukurun Emmisi! Ona bişey olmaz! Şimdiye kadar olmadı, şimdiden sonra da olmayacak! Ben Babamın ölümünü görmek için daha çok gencim! Bana bunu yapmaz!

"Ceren hadi—"

"Hiçbir yere gitmiyorum! Benim Babam–"

Telefonumu çıkarıp Babamın numarasını çevirdim. Araya araya bi hal oldum, ama her zaman kapalı çıktı.

"Aç şu telefonu Baba!"

Haykırım boşa gitti.
Celasun benim çaresiz arayışımı çökük gözlerle izledi ama müdahale etmedi.

Telefonumu duvara fırlatımca Celasun beni omuzlarımdan tuttu.

"Ceren bak her şey iyi olacak ama şimdi benimle gelmen lazım!"

Gözümden damlayan yaş yanağımdan aktı. Yavaşça başımı kaldırıp Celasunun gözlerine baktım.

"Çukura gelmem."

Karşımdaki adam burnundam gergin bir nefes verdi.

"Babanın cenazesine gelmek istemiyor musun?"

Dişlerimi sıkıp omuzlarımı silkerek Celasundan ayrıldım.

"Benim Babam ölmed–"

"ÖLDÜ!"

Celasun sesini yükseltince yerimden sıçradım ve kendimi küçük bir kedi yavrusu gibi hissettim.

"Öldü tamam mı? Cumali abi yanındaydı, gözünün önünde öldü. Şimdi toparlan, gidiyoruz."

Yutkunup başımı salladım.

Yavaşça bir kaç kıyafet çantama atıp gözlerimden akan yaşları umursamadım bile. Kimsesiz kaldım. Babam gitti, en azından Anneme kavuştu şimdi. İkiside yukardan beni koruyorlardır.
Her kötüden, her zarardan beni uzak tutuyorlardır.. o zaman neden her yolum Çukura çıkıyor?

SAKLIM. - AKIN KOÇOVALI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin