4.Bölüm

3.7K 406 226
                                    

Evren'i, Badem'in Sen ağlama şarkısını dinlerken yazdım...
Instagram hesabım:
Berna_ilgn

Bölümü okumaya başlamadan önce herkes bana lütfen bir ❤️ bıraksın 💋
Şimdi bölümü okuyabilirsiniz...

Keyifli okumalar...

&

Hayatımızda yeni bir döngü başlıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hayatımızda yeni bir döngü başlıyordu. Geçmişten gelen deneyimlerimizle harmanlanan minik tohum, toprağa düşmüştü artık. Olan olmuş, kararlar verilmişti. Geçmiş için yapacağımız hiçbir şey yoktu, elimizden geleni yapmış ve verdiğimiz kararların sorumluluğunu almıştık. Bir şeyler değişecekti, değişiyordu da! Büyük resmi henüz göremesem de değişimi hissedebiliyordum. Biliyordum ki hayat, bir şekilde sürecekti...

Yaklaşık yarım saattir ekrana bakıyordum. İngilizcemi geliştirmek için katıldığım felsefe semineri, tam anlamıyla bir eziyete dönüşmüştü. Sözde ingilizcemi geliştirecektim; ama ne konuşulduğunu doğru düzgün anlayamıyordum bile. Aklım Evren'e takılmıştı çünkü. Benden saklamak zorunda kaldığı şeyleri merak ediyordum. Onun sıkıntılı olduğunu bilmek, fazlasıyla canımı yakıyordu. Kafamın içindeki bu düşüncelerle, nasıl geçerdi bu bir ay? Beklemek zorunda değildim ki! Pekâlâ gizli gizli evine gidebilirdim; ama önce adresini öğrenmem gerekiyordu. Sıkıntıyla ofladım.

Parmaklarımı ritmik hareketlerle masaya vururken, hem Evren'i düşünüyor hem de ekrandaki yazışmaları okumaya çalışıyordum. Felsefî terimler, henüz bana çok yabancıydı. Tek anladığım şey, hayatın anlamını sorguluyor olduklarıydı. Sıkıntı, tahammül edilemez bir hale gelince, yüzümü buruşturarak ortak konuşma alanına şunları yazdım:
'Hayatın anlamını bulmaya çalışırken, yazık ki anı kaybediyoruz. Herkesin hayatının anlamı çok başka şeyler değil mi? Peki, neyin çabası bu? Belki de hayatımızın anlamı, bize bir adım kadar yakındır. Risk almak mı korkutuyor bizi?'

Yazdıklarıma bakıp gülümsedim. Elbette ki göndermeyecektim. Ortamda bir sessizlik olduğunu fark edince, şaşırarak sebebini anlamaya çalıştım. Neden hiç kimse bir şey yazmıyordu? Birden ekranda yan pencere açıldı ve bana bir mesaj geldi: 'Doğru yere bak o zaman...'

Donmuştum. Hemen kendimi toparladım ve telaşla ortak konuşma alanına baktım. Yazdıklarımı ortak yazışma alanında görünce, "Ah..." diye inleyerek, başımı masaya vurdum. Nasıl bu kadar dikkatsiz olabilmiştim? Utançla ekrana baktığımda konuşmaların devam ettiğini görüp, derin bir nefes aldım. Tam konuşmadan ayrılıyordum ki tekrar bir mesaj bildirimi geldi:
'Boşuna telaş yapma! Alakasız bir şey yazmadın sonuçta. Türkçe olduğu için anlamadılar sadece. Hatta çeviri yapıp yazdıklarının anlamını okuyanlar, şu an seni övüyorlar. Görmedin mi?'

Tekrar ortak konuşma alanına bakınca, yazdıklarım için yapılan övgüleri gördüm. Kızaran yanaklarımı yelleyerek onlara teşekkür ettikten sonra bana gelen mesaja karşılık yazdım:
'Merhaba, telaş yaptığımı nasıl anladın?'

21.SAÇ TELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin