"Eren, abinin iş yerimde ne işi var?"
Eren, Mikasa'nın yanından kafasını kaldırıp sana baktı. "Hoşgeldin Y/n." dedi Mikasa. Eren kaşlarını kaldırıp sana baktı. "Abimin mi? Ne?"
Sinirle nefesini verip ellerini saçında gezindirdin. "Abin. İş yerimde. Ne arıyor?"
"Zeke mi?"
Mikasa hışımla Eren'e dönüp ona salakmış gibi baktı. "Kaç tane abin var lan senin?"
"Bir tek Zeke var."
"O zaman 'tek abin olan Zeke'nin' benim iş yerimde ne işi var?"
"Çalışıyor olmasın?"
"ÇALIŞIYOR ZATEN!"
Eren yüzünü buruşturup Mikasa'nın boynuna kafasını gömdü. "Yaa, bana bağırdı Mikasa!"
Mikasa pis pis sırıtıp Eren'i ittirdi. Eren kaşlarını çatıp bebek gibi oturduğu yerde tepindi. "Ya sen beni sevmiyorsun değil mi Mikasa?"
Nefesini seslice verip tekli koltuğa kendini attın ve ellerinle yüzünü kapattın, "Seni sevmeseydi neden neden evlendi o zaman Eren? Neden abinin bu kadar sinir bozucu olduğunu söylemedin? Neden halkla ilişkilere geldi ki? Tek yaptığı dikkatimi dağıtmak."
"Kıza kafayı sıyırtmış bir günde, yazık." diye mırıldandı Eren ardından konuşmaya devam etti. "New York'a gelmek istiyordu zaten. Vegas'ta halkla ilişki mi kurulur? İndan ağzından önce kurşunlar konuşuyor, piçuv piçuv."
Parmaklarını aralayıp arasından Eren'e inanamazcasına baktın. "Ya ben seninle neden evlendim ki?" diyerek yanından kalktı Mikasa.
İkisinin bir süre didinip birbirine sataşmasını izledin. "Neyse Hange bizi öldürmeden önce doğum gününü planlayalım."
Mikasa kendine mutfaktan içecek bir şeyler almaya gittiğinde salonda Eren'le tek kalmıştın.
"Abin bir ruh hastası."Eren esneyip kollarını kafasının arkasına yasladı ve bacak bacak üstüne atıp, "Bizim genlerde var sanırım."
Kaşlarını çatıp ona baktın, "Sanırım."
Mikasa elindeki limonatalarla geldiğinde yüzünü ona çevirdin, "Parti için nasıl bir şey düşünüyorsun?"
"Sadece ben düşünmüyorum gerçi ama Sasha, Annie ve Lena geç kaldı. Kim bilir nerede sürtüyorlar. Neyse, birimiz onu sarhoş edip evinin anahtarını almalıyız."
"Ama alırsak evine giremez hayatım?"
Mikasa Eren'e döndü. "Eren bazen bu kadar salak olmanı anlayamıyorum aşkım, yedek anahtarı var ya hani.""Biraz abartı değil mi?"
"Bence değil. Bunu kendisi istedi."
"Ne?"
Mikasa kanıtlamak için kendi kendine gülüp telefonunu çıkardı. Telefonu açıp, kaydedilen seslerin olduğu klasörü açtı ve bir sesi oynattı. Sesteki Hange büyük sarhoştu, bağırıyordu ve kelimeleri yutuyordu.
"SALAAAAMM! BEN HANGEE- AY DURSANA GERZEK CONNİE! Merbaaa ben yine Hangee! Bakcan, ben şimdi. Birkaç yıl sonra doğdum tamam mı? Böyle tossssstommbik boink boink bir bebek olcam he tım? Bak bu elim hani? Bunun gibi bişe yani küçük- ama adam olna büyk.
Bana bi yapın ama offfff! Çok müthişmel olmalı, ben şimdi malım he ya? BEN MALIM DİMİ? PUHAHAHA! He bak, taam, ya sus andaval. Bak ev anahtarı *şıkırtı* bunu al karşim, al Connie. Alsana kel piç. Heh, bunları doğduğumda alın bana süpriiiiiizzz! Yapın nolur yapın ben çok istiyom yaaa! Hep siz doğdu ben niye hiç doğmadım ya? Y/n! Ben neden doğmuyorumm? Mikkkasssaaa! Annieee! Yelenaa! Yellozlarr!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙗𝙚𝙖𝙘𝙝𝙗𝙤𝙮, 𝘭𝘦𝘷𝘪 𝘢𝘤𝘬𝘦𝘳𝘮𝘢𝘯
Fanfiction•En yakın arkadaşının soğuk nevale abisi Levi sadece memelere yükselen, röntgenci, libidosu boyundan yüksek biri değildi. Ya da sen öyle sanıyordun. *** •"Bunu nasıl açıklayacağımı bilmiyorum, Y/n. Ama seni çok...