༽5

967 95 12
                                    

Gözlerini, yükselen bir gürültüyle açtığında tüylerin diken diken oluyor. Hiçbir yerini kıpırdatamayacak kadar her yerin ağrıyor, inleyerek yatakta dönüyorsun.

Alarmın sesinin kapanması için homurdanarak doğrulmaya çalışıyorsun ama kasıklarına giren ağrıyla yeniden inliyorsun.

Kim tatilin ortasında sabahın altısına alarm kurardı ki?

Senin olmadığın çok belliydi çünkü telefonun yanı başındaydı ve sessizdeydi. Alarmı çalan telefonu görmeye çalıştın ama ses sanki kafanın içinde çalıyordu.

Kaşlarını daha da çatarak doğruluyorsun. Kapıda gördüğün kişiyle yutkunup Levi'a bakıyorsun.

"Ne yapıyorsun?"
Yeni uyanmış, çatlak ses tonunu kendin duyduğunda yüzünü buruşturuyorsun.

"Telefonumu alacağım."

Nefesini vererek gözlerini devirmemek için zor duruyorsun, tatilde sabahın altısında tabii ki Levi kalkardı.
"Senin miydi? Karabasan bastı sandım," diye mırıldanıyorsun. Levi dudaklarını birbirine bastırarak hoşuna gitmiş bir ifadeyle gözlerini senin vücudundan kaçırarak yatağın yanındaki şifonyere yaklaşıyor.

Üzerinde beyaz bir gömlek var ve açık düğmelerinin altından kaslı göğsü görünüyor. Ağzının içini ısırırken Levi şifonyerin en alt çekmecesini açıp telefonunu çıkarıyor. Hala inatla çalmaya devam eden alarmı kapattığında ikiniz de rahatlamış bir şekilde nefesinizi veriyorsunuz.

"Aç mısın?"

Yeni kalktığın için yüzünü camdan dışarı çeviriyorsun. Dün akşamki masajdan sonra bir şey yememiştin, Levi'nin sorusuna karşılık miden kasıldığında yeniden onun yüzüne dönüyorsun. Onu yeniden göğüslerini dikizlerken yakaladığında etrafın yeniden sıcakladığını hissediyorsun.

Levi ne yaptığını fark ederek gözlerini aniden kaçırıyor, "Aşağıdan bir şeyler atıştırırım." diyorsun gül yapraklarıyla dolu olan yataktan kalkarken.

Levi kafasını olumlu anlamda sallarken onun yanından kaçarcasına geçip yatak odasından çıkıyorsun.

Peşinden Levi de odadan çıktığında üzerinde o an fark ettiğin şortuna ve askılı bluzuna bakıyorsun. Bunlarla otelin içinde dolaşamayacağın için çıplak ayaklarını parke zemine vurarak odaya geri dönüyorsun.
Levi o sırada büyük salondaki mini buzdolabından bir su şişesi çıkarıp kapağını açıyor.

Üzerine yapışan ve yakası kapalı olan bir tişörtle kot bir şort giydikten sonra telefonunu alarak odadan çıkıyorsun. Telefonunu açtığında Sasha ve Mikasa'dan birkaç cevapsız çağrı olduğunu görüyorsun.

Levi'in cevabını duymadan ona 'görüşürüz' diye bağırdıktan sonra süitten çıkıyorsun. Asansöre binip eski odanın bulunduğu katı tuşluyorsun ve o sırada asansörün aynasından kendine bakıyorsun.

Uyku mahmuru gözlerin Levi'nin aptal alarmı yüzünden kızarık, asansör durduğunda vücudunu aynadan çevirip koridora çıkıyorsun. Sasha'nın kaldığı odanın kapısını tıklattığında birkaç saniye geçmeden kapı aniden açılıyor.

"Sen, neredesin?"

Sasha muzip bakışları, sarı yüzü ve göz altı torbalarıyla sana bakıyor.
"Bazı kuşlar bana senin, Levi ile aynı süitte kaldığını söyledi. SÜİT, koskoca kral süiti. Ve sen bunu bize anlatmaya gerek bile duymadın."

Sasha seni tişörtünün yakasından yakalayıp odanın içine sokuyor. Odada nereden geldiğini tahmin bile etmek istemediğin bir ekşi kokusu alıyorsun. Burnunu kırıştırıyorken, Sasha elini yakandan çekip kapıyı arkanızdan kapatıyor.

"Üzerine kusmamızı istemiyorsan, her şeyi, şuan anlatıyorsun."

İçeriden bir anda Mikasa çıktığında gözlerini ona çeviriyorsun, gergince gülümsemeye çalışırken yutkunuyorsun.

"Düşündüğünüz gibi değil-"

"Hm hm, seviştiniz mi?"
Mikasa gözlerini kısarak üzerine yürüyor. Şaşırarak ağzını açıyorsun ve kendini korumak için ellerini havaya kaldırıyorsun, "Hayır ne-"

"Geceniz güzel geçti mi? Biz burada kusmuk içinde yüzerken?"

"Hayır hayır," ellerini sallarken sırtın duvarla çarpışıyor, Mikasa ve Sasha seni karambole alırken ne tepki vereceklerini kestirmek zor.

"Hadi Y/n, uzatma da anlat."

"Anlatacak bir şey yok, yemin ederim."

Mikasa buna inanmıyor, tek kaşını kaldırarak şüphe içinde soruyor,

"Bize neden haber vermedin?"

Gözlerini kaçırdın, "B-bilmiyorum."

Sasha kahkaha attı, "Çok açık değil mi? Bizdense Levi'i tercih ediyor,"

"Abime her zaman bir ilginin olduğunu biliyordum, ama onun sana ilgisini hiç beklemezdim," diyerek alt dudağını ısırdı Mikasa. Düşünceli görünüyordu ama yüzünde hala sinsi bir ifade vardı.

"Özür dilerim, size söylemeliydim ama yorgundum, cidden. Sadece biraz kafamı dinlemek istedim," diye mırıldandığında Sasha bir anda kahkaha atıyor. Kaşlarını hafifçe kaldırarak ona bakıyorsun. Sasha elini yumruk yapıp hızla omzuna şaka amaçlı bir yumruk atıyor. Omzun acırken inliyorsun ve elinle omzunu ovuşturuyorsun.

"Bir de özür diliyor Mikasa," Sasha gülmeye devam ederken Mikasa dudaklarını yalayıp omuz silkiyor, bir adım daha atıp üzerine yürüyor. O üzerine gelince daha çok geriliyorsun.
"Sadece, korunun." diye fısıldadığında gözlerin sonuna kadar açılıyor. Mikasa'ya bağırmak ve onu omzundan ittirmek üzereyken Mikasa sırıtarak senden kaçıyor.
"Bana dokunursan üzerine kusarım!"

Sasha yine kahkaha atarken Mikasa da çığlıkla karışık bir şekilde gülüyor. Ellerinle yüzünü kapatıp utanç içinde homurdanıyorsun.

"Eminim, tatil bitene kadar sevişirsiniz."

"Hayır Sasha, öyle bir şey olmayacak."

Sasha muzip bir ifadeyle seni süzüyor. "Sen öyle diyorsan," ardından yüzü garip bir ifade alıyor, avcunun içini dudaklarının üzerine bastırıp arkasını dönüp lavaboya koşturmaya başlıyor.

Onların arkasından kafanı iki yana sallıyorsun, işlerin ne yapacağını gerçekten bilmediğin bir noktaya gelmesi her şeyi daha karmakarışık hale getirmişti.

Sasha'nın kusma sesleri eşliğinde ve Mikasa'nın bilmediğin bir şarkıyı söylemesi esnasında onların odasından çıkıyorsun. Omuzlarını indirip etrafına bakınıyorsun. Aklına gelen şeyle resepsiyona inmek için asansöre yaklaşıp beklemeye başlıyorsun.

Kral süitinde kalmak, otelde kalan diğer sakinlerinden daha fazla ayrıcalığa sahip olmak demekti. Otelde ve denizde yapılacak çok eğlenceli aktiviteler olduğunu duymuştun, çünkü tüm yolculuk boyunca herkesin konuştuğu konu buydu.

Arkadaşların hastalıklarıyla savaşırken kendi eğlenceni düşünmen her ne kadar bencilce olsa da hayatında ilk defa Maui'ye geliyordun, bunun tadını çıkarmadan gitmen sıkıcı olurdu. Sen kendi kendine gülümserken asansörün kapısı kayarak açılıyor, gözlerin onunla buluştuğunda kalbin az önceki diyaloglardan dolayı saçma bir şekilde hızlı atıyor.

Levi sana tepkisiz bir şekilde bakarken küçük kabine adımlıyorsun, "Restorandan yemedin değil mi?" diye soruyor yeniden zemin katı tuşlayarak. Kafanı sallıyorsun.

"Güzel. Ben de öyle tahmin etmiştim."

***

selaam :"D
boş zamanlarımda buna devam etmek istiyorum çünkü beachboy'u çok seviyorum 😭

bölümler baya geç gelebilir kusura bakmayın, sizleri seviyorumm kendinize dikkat edinn<3333

𝙗𝙚𝙖𝙘𝙝𝙗𝙤𝙮,  𝘭𝘦𝘷𝘪 𝘢𝘤𝘬𝘦𝘳𝘮𝘢𝘯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin