Artık her şeyi kabullenmiş ve bitkin bir halde Levi'den ayrıldın. Levi beline sardığı elini kalçana doğru kaydırdı. "Abi. Vay canına."
"Mika." diye mırıldandın, artık bunu uzatmanın bir anlamı yoktu, her şeyi açıklayacaktın. Mikasa elinde kokteyl bardağıyla ikinize baktı. Yalpaladığında ayakta durabilmek için boşta olan elini duvara yasladı.
"Uff kafam sikildi,"
"Aşkım."
Eren de aynı halde yalpalayarak karaoke için kiraladığınız odadan çıktı. Bir anda Mikasa'nın beline sarılıp onu kendine çekerken, Levi'ye döndün. Eren ve Mikasa birbirlerini resmen yemeye başladıklarında kaşlarını çattın. Levi hala gözlerinden akmaya devam eden yaşlarını sildi. "Gel hayatım."
Levi elini yakalayıp seni çıkışa doğru sürüklemeye başladığında ona ayak uydurdun çünkü yapacak bir şeyin kalmamıştı. Mikasa da bir şeyleri sorgulayacak kafada olmadığı için abisinin ve en yakın arkadaşının neden sarıldığını sorgulamayacaktı.
Levi seni dışarı çıkardığında yüzüne vuran serin havayla ıslak yüzün üşüdü. Dudaklarını yaladığında Levi'nin seni otoparka götürdüğünü fark etmiştin.
Levi arabasının arka kapısını açtı. Seni bindirdikten sonra kapıyı kapattı ve dolaşıp yanına oturdu. Tavan lambasını açtığında o akşam ilk defa Levi'nin yüzüne doğrudan baktın. Seni ensenden yakalayıp kendisine çekti ve birkaç saniyeliğine dudaklarıyla seni ödüllendirdi.
Ayrıldığınızda istemsizce hala çenenden aşağı yaşların döküldüğünü fark edememiştin. "Bana olanları anlatmak ister misin Y/n?"
Sırtını arabanın koltuğuna yaslayıp ellerinle yüzünü kapattın. "Anlatmayabilirsin de, sadece senin yanındayım. Her zaman da olacağım, bunu biliyorsun değil mi güzelim?"
Levi'nin konuşması daha da ağlamak istemene neden olmuştu. Burnunu çekip yüzünü buruşturdun. "Levi."
"Bana bir daha benim yüzümden ya da başkalarının yüzünden ağlamayacağına söz vermiştin, değil mi?"
Arka koltukta otururken Levi uzanıp ellerini yüzünden çekti. Dizleriniz birbirine değerken Levi diğer elini uzatıp senin bacağını kendi dizinin üzerine attı. Parmakları dizinden aşağı inip ayak bileğine geldi ve yavaşça avcuna alıp masaj yapmaya başladı.
"Bunu uzatmamaya karar verdim." diye mırıldandın neredeyse fısıldar biçimde. "Geçmişimden kaçmayı."
Levi cevap vermeyip ayak bileğine masaj yapmaya devam etti. Gözlerini kapatıp alt dudağını ısırdın.
"Ne kadarını duydun?" diye sordun Levi'ye."Çoğunu." dedi sessizce. Sertçe yutkunup gözlerini açtın, ona bakarken Levi de gözlerini ayırmadan sana bakıyordu. "Y/n." diye fısıldadı. "Neden bana hiçbirini anlatmadın?"
"Bahsetmek istemedim. Geçmişte kaldığını düşündüm."
Levi elini ayak bileğinden biraz daha yukarı çekti, masaj yapmaya devam ederken diğer eliyle de topuklu ayakkabılarını çıkarmaya başladı.
"Görünüşe göre geçmişte kalmamış hayatım. Üzgünüm." dedi.İstemeden sinirle ama gözyaşları içinde güldün, "Ne için üzgünsün?"
"Her şey için. Geçmişte yaşadıkların için."
Masajını derinleştirdiğinde alt dudağını ısırıp inlememeye çalıştın. "Levi, senin de geçmişinde yaşadıkların çok zor. Hatta sen bir çocuk yetiştirmişsin resmen, kendine haksızlık etme."
"Kendime haksızlık etmeyeyim mi? Bir çocukla yaşamaya çalışmak kolay, aşkım. Ama kötü bir geçmişle yaşamaya çalışmak... Sanmıyorum. Asıl sen kendine haksızlık ediyorsun, bir şeylerden kaçmaya çalışmak onlardan kurtulduğun anlamına gelmiyor inan bana. Bunu geç olsa da ben de öğrendim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙗𝙚𝙖𝙘𝙝𝙗𝙤𝙮, 𝘭𝘦𝘷𝘪 𝘢𝘤𝘬𝘦𝘳𝘮𝘢𝘯
أدب الهواة•En yakın arkadaşının soğuk nevale abisi Levi sadece memelere yükselen, röntgenci, libidosu boyundan yüksek biri değildi. Ya da sen öyle sanıyordun. *** •"Bunu nasıl açıklayacağımı bilmiyorum, Y/n. Ama seni çok...