༽24

561 53 31
                                    

"Girmek istemiyorum."

"Burası senin evin."

"Yok ya ben vazgeçtim."

Levi, seni sırtından iterek kapıya yaklaştırdı. "Abim evde bile değil." diye mırıldandın.

"O zaman sorun ne? Seni kapıyla arama alıp kapıyı kırmamızı mı istiyorsun?"

Levi'nin kastettiği şeyle hızla arkana döndün. Levi'nin dudaklarında muzip bir gülümseme olduğuna yemin edebilirdin ama Levi'nin suratı tamamen ciddiydi. Daha birkaç saat önce birlikte olmamışsınız gibi şüpheyle gözlerini kıstın. "Ne zamandan beri libidon bu kadar yüksek?"

"Asıl senin ne zamandan beri libidon bu kadar yüksek?"

"Her şeyi bacak arasına çekiyormuşsun gibi hissediyorum."

Gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken, Levi'nin dudağı seğirdi. "Hm öyle mi olmuş, tch."

Pes edercesine çantandan evinin anahtarlarını çıkardın ve anahtarı deliğine soktun. Kilidi açıp kapıyı araladığında içerisi tahmin edildiği gibi boştu. Neden boşu boşuna bu kadar çıldırmıştın bilmiyordun.

Bir anda Reiner'ın ruhu ortaya çıkıp dün gece neden Levi ile seviştiğini sorgulayacakmış gibi hissediyordun.

Levi içeri girdikten sonra sen de onun peşinden ilerledin. Levi arkasını dönüp sana baktı, "Ee, arayacak mısın?"

Elinde tuttuğun kapalı telefonunu sıkarken Levi ile bakıştın. "Beni öldürecek."

Levi'nin çenesi kasılırken ciddiyetini bozmamaya çalıştı, "Aç hadi telefonunu."

Telefonunun açılmasını beklerken kapının yanına yere çökmek üzereydin. Levi bunu gördüğü için seni omuzlarından iterek salona yönlendirdi. Telefonun açıldığında gelen bildirimlere bakmamak için oldukça çaba sarf etmen gerekti.

"Neden böyle bir şey yaptım ki?" diye fısıldarken, Levi parmaklarıyla sırtını okşuyordu. Rehbere girip parmaklarını abinin numarasının üzerinde oyaladın. En sonunda onu arayacağını bildiğin için bunu daha fazla uzatıp kendine eziyet etmemeye karar verdin.

Ona bencilce düşündüğünü ve dün akşam acil bir işin çıktığını söyleyecektin. Sana inanmayacaktı ama bunu yine de söyleyecektin çünkü henüz onunla ve onda bir tek senin gördüğün şeytanlarla başa çıkacak güçte değildin.

Telefon ikinci çalışında açtığında sesi uykuluydu. "Reiner?"

"Saat kaç?"

Abinin saate bakmakla ilgili bir sıkıntısı mı vardı anlayamamıştın ama büyük ihtimalle yeni uyanmıştı. Sertçe yutkunurken düşünmeden edemedin, geceyi nerede geçirmişti?

"Öğleye yaklaşıyor. Neredesin?"

"Uçak rötar yapmış ya. Havalimanının sikik kusmuklu koltuklarından birinde yattım. Sen nerelerdesin? Akşam ulaşamadım."

Levi, kusmuklu koltuk betimlemesini duyunca yanından kalktı. Karşına geçip, büyümüş irisleriyle sana baktı. Onu dezenfekte etmeden eve alma.

Levi'nin dudaklarını oynatarak söylediği şeye gülmemek için avcunun içini dudaklarına bastırdın. "Telefonu şarj etmeyi unutmuşum, kusura bakma."

Reiner telefona doğru esnerken, onun bu kadar rahat olması daha rahatsız etmişti çünkü eğer Reiner çok fazla rahatsa bir problem kesinlikle vardı. Resmen kinayeli uygulama yapıyordu.

"Neyse. Beni almana gerek yok, taksi tutarım. Gündüz ya, sikmezler."

"Tamam. Adresi atarım yeniden."

𝙗𝙚𝙖𝙘𝙝𝙗𝙤𝙮,  𝘭𝘦𝘷𝘪 𝘢𝘤𝘬𝘦𝘳𝘮𝘢𝘯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin