"Uyan. Y/n uyan."
Gözlerini yanındaki kişinin seni dürtmesiyle açtığında kaşlarını çatıp yüzünü buruşturdun, kulakların tıkanmıştı. Yelena kaşları çatık bir şekilde sana bakıyordu.
"Uykuyla kaçamazsın demiştim, az sonra Mikasa Levi'in yanından geri gelecek ve tahmin et sıra kimde. Sende."
Ensenden aşağı soğuk bir ürperti yükseldi. Yelena'nın dediklerini tam duyamamıştın ama ne hakkında olduğu oldukça barizdi.
"Hareket et. Lavaboya git."Yelena sana yol vermek için emniyet kemerini açıp koridora kalktı. Yavaşça elini emniyet kemerine uzattın ve açıp ayağa kalktın. Yelena'nın yanından geçerken bir yerlere tutunma ihtiyacı duydun.
Yelena yerine oturup sana teselli edici bir bakış attı ama yine de gerginliğini üstünden atamadın. Lavaboya doğru yürüdün, kapının koluna uzanmadan önce kapıya vurdun ama içeriden hiç ses gelmedi. Dar tuvalet kabinin içine girdikten sonra kapağı kapalı klozetin üstüne oturdun ve aynadan yüzüne baktın.
Uzanıp sadece bir adım ötendeki musluğu açtın, akan suyun altında elini biraz beklettikten sonra suyu kapatıp elini yüzünü yıkadın. Nefesini titrekçe verip lavabodan çıktın.
Yerine dönerken Yelena sana baktı, gözleriyle arka tarafı işaret ettiğinde Mikasa'nın Eren'in yanındaki yerine geçtiğini gördün.
Mikasa seni görünce gülümsedi ve eliyle yanına çağırdı. Yavaş adımlarla Mikasa'nın yanına yaklaştın, Eren Mikasa'yı sahiplenircesine elini onun dizine koyup kafasını yavaşça Mikasa'nın boynuna gömdü.
"Levi'nin yanına geçebilirsin, yanı boş." dedi imalı bir gülümsemeyle. Kafanı salladın, Yelena'nın yanına yürürken Levi'in yanında ilgilenecek bir şeyler bulmalıydın. Yelena'nın elindeki kitabını çekip aldığında Yelena sinirle homurdandı, "Şike yapıyorsun."
Hızla onun yanından geçip birinci sınıfa doğru ilerlemeye başladın. Birinci sınıfın paravanının ardında durup derin bir nefes aldın ve perdeyi yavaşça çekerek açtın. Gözlerinle Levi'i aramaya başladın, geç olmadan onun gözleriyle senin gözlerin birleşti. Yutkunarak en yavaş adımlarınla onun yanına ilerledin.
Levi tepkisiz kalmaya çalışsa da hareketlenip koltuğundaki duruşunu düzeltti. "Selam." dedi yavaşça, sen onun başında dikilirken. Sesin içine kaçmış gibi gerildin, "Merhaba."
"Otursana."
Cevap vermeden yavaşça Levi'in yanına oturdun. Levi sessizce yanında gerinip esnedi, "Nasılsın?" diye sorduğunda aranızda hiçbir şey yaşanmamış gibi davrandığını fark ettin. Rahat koltuğa yerleşmeye çalışırken elindeki kitabı önündeki portatif masanın üzerine yerleştirdin. Levi'nin bakışları anında kitaba odaklandığında cevap verdin, "İyiyim, sen nasılsın?"
"Collen Hoover? CoHo mu okuyorsun?" diye sordu Levi. "Benim kitabım değil. Yelena'nın." dedin hemen cevap vererek, açıkçası Collen'ın ismini çok az duymuştun. Levi anladığını ifade eder bir şekilde mırıldandı.
Aranızda uzun, gerici, sessiz birkaç dakika geçti. Levi kafasını pencereden sana çevirdi ve konuştu.
"Konuşmamız gerek,"
"Evet, biliyorum."
"O gece-" hiç yaşanmamalıydı. Levi'in öyle söyleyeceğini sanıyordun. Bir anda sessiz kalıp sustu, cümlesini toparlamaya çalışıyor gibiydi.
"Bunu nasıl açıklayacağımı bilmiyorum, Y/n. Ama seni çok fena istiyorum."
Yanındaki adamın dedikleriyle ensenden aşağı bir ürperti dalgası geçti. Gözlerini kırpıştırıp ona baktın, Levi'nin gözlerinde daha önce hiç tanıklık etmediğin farklı bir duygu vardı. Özlem? İstek? Arzu?
Kaşlarını çatıp kafanı iki yana sallamaya çalıştın. "B-ben-"
"Etik değil, biliyorum. Gerçekten hiç etik değil. Ama seni düşünmeden edemiyorum, ben. Ben sadece seni, biraz daha istiyorum."
Kafanı yere çevirip fısıldadın, "Bunu yapamayız, biliyorsun,"
Levi yüzünü senin yüzüne yaklaştırıp kulağına doğru fısıldadı, "Biliyorum. Seni istediğim için özür dilerim."
Levi yavaşça parmaklarıyla çenene dokundu, bakışlarını yerden ayırmadan içini çektin. Kısacık bir süreliğine onun dokunuşunu özlemiştin, içinden kendine kızarak cevapladın.
"Bende. Özür dilerim Levi, çünkü ben de seni istiyorum."Bakışlarını sonunda Levi'nin sana arzuyla dolup taşan bakışlarıyla buluşturduğunda Levi'nin üst dudağının seğirdiğini fark ettin. Yumuşak bir şekilde gülümsediğini fark ettiğinde bir kere daha yutkundun. Levi zaman kaybetmeden seni kendine biraz daha yaklaştırıp dudaklarınla buluştu.
Seni içine çekmek istiyormuş gibi diğer elini belinle kalçan arasına yerleştirdi ve kendine daha çok yaklaştırdı.
Vücutlarınız birbirine değerken, Levi dilini dudaklarının arasından içeri yolladı. Temastan ve heyecandan titreyen ellerini onun omuzlarına yerleştirip sıktın.
"D-dur. Durmalıyız. Y/n."Levi seni kendinden uzaklaştırmaya çalıştığında gözlerini açıp nefes nefese kalmış bir şekilde ona baktın. Levi gözlerini senden kaçırdı, "Durmalıyız."
"Uçaktayız." dedin kısık çıkan sesinle onaylayarak. Levi kafasını salladı. Birkaç saniye birbirinizin gözlerinin içine baktınız. Levi elini dudaklarına yaklaştırıp başparmağıyla dudaklarının üzerine baskı yaptı.
"Sessiz kalabilir misin?" diye sordu kafasını tıpkı yavru bir köpek gibi yana eğip. Kalbin göğsünden fırlayacakmış gibi hissediyordun, ağzının içini ısırıp onun gözlerinin içine bakmaya devam ettin.
"Benim için sessiz kalabilir misin? Y/n? Sonrasında sesini dinlemek için oldukça zamanım olacak."***
ulan hayaaaaddd
önceji bölümün sınırı fslan geçmedi, zaten orda yprum yapacak bi yer yoktu ama bari buna yapın kardo okumamışsınız fibi hissediyorum eleştirin bişiler yapın işte
sessiz kalmanız beni geriyor😳
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙗𝙚𝙖𝙘𝙝𝙗𝙤𝙮, 𝘭𝘦𝘷𝘪 𝘢𝘤𝘬𝘦𝘳𝘮𝘢𝘯
Fanfiction•En yakın arkadaşının soğuk nevale abisi Levi sadece memelere yükselen, röntgenci, libidosu boyundan yüksek biri değildi. Ya da sen öyle sanıyordun. *** •"Bunu nasıl açıklayacağımı bilmiyorum, Y/n. Ama seni çok...