ne zaman söylemeyi düşünüyordun vampir olduğunu?'' diye ciddi bir yüz ifadesiyle sordum.
'' söylemeyecektim. sizi tehlikeye sokamazdım. '' dedi ve derin bir iç çekti ve sözlerine devam etti.
'' sen vampirleri nereden biliyorsun. mine çiceğini felan?'' diye sordu.
gerçekleri anlatmak zorundaydım. başka çarem yoktu...
____
Derin bir iç çektikten sonra konuşmaya başladım:
"Senin etkin altına alinamadım çünkü... bende vampirim. " dedim. Acaba ne tepki verecek diye beklerken birden:
"Saka yapma katie. " dedi inanmamiscasina.
Öylece baktim.
"Gerçekten mi? İnanamiyorum katie burada tek stefan'ın vampir olduğunu biliyordum tek vampir arkadasim oydu. Şimdi sende geldin. Katie... kendimi cok yalnız hissediyordum. " dedi ve bana sarıldı. Yüzündeki mutluluk ifadesi o kadar cok belli oluyordu ki bende ona eslik etmiştim. Aslında ilk başta şaşırdım ama bunu pek takmadım.
*****
Allison ile ayrıldıktan sonra felicity ile eve geldik. Felicity hicbir şeyden haberi yok öyle oturup televizyon izliyordu. Bugün matt' e de bakamamistim. Onunla konusacagimi söylemiştim Felicity' e fakat bu olay olduktan sonra gümbürtüye gitmişti. Yatagimda oturup kara kara düşünürken birden telefonuma mesaj geldi hemen kilidi açıp mesaj bölümüne girdim.
NE? Bilmedigim bir numara "1 saat sonra hazır ol kapının önünde olacağım". Sonuna da not eklemiş " bekletilmeyi sevmem tam zamanında aşağıda ol."
Bu benim numaramı nereden biliyordu? Olamaz iyice dadanmisti bana ne yapacağımı hiç bilmiyordum bende vampirdim ama ondan korkuyordum.. nedenini bilmiyorum fakat o bakışları... anlatılamaz bir şey.
Bu düşünceleri saate baktığımda kafandan silmistim. 1 saat mi? Ben nasıl yetişecektim?
Hemen hazırlanmam gerekiyordu. dolabımı açtım ve bir türlü karar veremiyordum. elbise mi giysem yoksa pantolon tişört kombini mi yapsam ya da gömlek? off ne saçmalıyorum ben böyle? onunla buluşmak bile istemiyordum. ama bir kız her ne olursa olsun güzelliğini düşünür bir kere. o yüzden bende kıyafetime önem vermek istemiştim. evet evet aynen bu yüzden. siyah pileli uçları beyaz mini etek üstüne de göbekten bağlamalı kot gömlek giymeye karar verdim. süper olmuştum. ''
bu kombini sevdim nereye böyle'' diye arkamdan bir ses geldi. stefan ile bulaşacağımı bilmiyordu aslında ondan saklamak istemiyordum. ama beni soru yağmuruna tutacaktı ve gitme diye uyaracaktı ve benim sadece 15 dakikam kalmıştı.
'' bir arkadaşımla buluşacağım.'' dedim gülümseyerek
''hmmm.Bu arkadaş baya yakın galiba'' dedi sırıttı.
''hayır hiçte yakın değil normal arkadaşım eğer kıyafetimden bahsediyorsan ben hep böyle giyinirim.'' dedim kaşlarımı fark etmeden çatmıştım.
'' tamam tamam hemen kızma bir şey demedim.'' deyip iki elinin de havaya kaldırdı.
''kızmadım'' diye söylendim. kolumdaki saate baktığımda
''olamaz 10 dakikam kaldı.'' dedim fark etmeden de olsa bağırmıştım.
''tamam işte hazırsın zaten bir de ruj sürdün mü tamamdır'' deyip eline kırmızı bir ruj alıp dudağıma götürdü.
'' hayır istemiyorum gerek yok.''
''aaa olur mu bu rujla tamamlanacaksın.''
'' kırmızı istemiyorum o kadarına gerek yok'' deyip çantamdan parlatıcı rujumu çıkarıp sürdüm.
'' peki '' deyip gülümsedi. bende ona karşılık gülümsedim.
''ben aşağıdayım'' dedi ve öpücük atıp odadan çıktı.
çantamı hazırlamaya başladım. parfümümü sıktım ve camdan dışarı baktım. dışarı da siyah bir mercedes duruyordu ve arabaya yaslanmış birisi bana bakıyordu. olamaz. gelmiş iyi de daha 5 dakika var dedim kendi kendime. hala bana bakmaya devam ediyordu. hemen perdeyi çekip arkamı döndüm. gerçekten korkuyordum ondan. kalbim küt küt atmaya başladı kalp atışlarımı kulaklarımda hissediyordum. derin nefes alıp verdim ve çantamı alıp aşağı indim. tam kapıyı açmıştım ki o sırada babam aramıştı. bir telefona baktım bir de stefan'a... '' o kim '' dercesine bana bakıyordu. bugün okulda telefon yüzünden neler yaptığını iyi biliyordum ama açmak zorundaydım sonuçta buraya yeni taşındım ve babamdan zar zor izin almıştım. telefonu açtım:
''selam tatlım bir an açmayacaksın sandım.'' dedi sesi mutlu ve meraklı geliyordu. sesini özlemiştim.
''selam baba.'' dediğimde stefan'ın kızgın bakışları yerine meraklı bir bakış geldi.
''nasılsın canım? evine taşındın mı ? okulun nasıl ? arkadaş edindin mi? dedi beni soru yağmuruna tutmuştu. bense onunla konuşamayacaktım. stefan bekliyordu ve bekletilmeyi sevmediğini söylemişti.
'' baba, her şey çok güzel gidiyor; fakat şu anda biraz meşgulüm de seni sonra arasam olur mu? '' dedim çekinerek.
'' tabi canım.'' dedi ama bozulmuştu bu belliydi sesinden. ama şu an kapatmak zorundaydım.
''söz veriyorum arayacağım'' dedim üzülmesin diye
''tamam tatlım. seni seviyorum.'' dedi. mutlu olmuştum yüzümde belli belirsiz bir gülümseme oluşmuştu. stefan' da bu gülümsememe bakıyordu. o da gülümsemişti.
''bende seni seviyorum baba.'' deyip telefonu kapamıştım ve stefan'a baktım.
''gidelim mi artık nereye gideceksek?'' dedim. ona karşı hep soğuk davranıyordum ve buna sinir oluyordu.
''atla'' dedi soğukça.
arabaya binip emniyet kemerimi takmıştım. sonra bana dönüp:
''cidden mi? emniyet kemeri mi? sen vampirsin senin için gerekli değil.'' demişti gülerek.
'' evet gerek yok unutmuşum. sonuçta tanımadığım insanlar genelde vampir olduğumu bilmiyorlar da.'' dedim ve cama döndüm. arabayı çalıştırıp gaza bastı.
yolda giderken göz ucuyla ona bakıyordum ama yine fark etmişti çünkü hep bana bakıyordu ama hiçbir şey söylemiyordu. cama dönüp hafifçe gülümsedim o görmeden.
sonra önüne döndü.
'' off, çok sıkıcısın. biraz müzik açacağım.'' dedim ve müzik butonuna tam basacakken o da basmıştı ve ellerimiz birbirine değmişti. ikimizde birbirimize bakmaya başladık. ben hemen elimi çekilttim ve önüme döndüm. hiçbir tepki vermiyordum. sonra yüzündeki gülümseme gitti yerini bir kızgınlık aldı. sonra o da önüne baktı.
sonunda gelmiştik. beni bir eve getirmişti. Ev bor harikaydı şato gibi bir yerdi büyük bir bahçesi vardı bayılmıştım neresiydi burası diye düşünürken kapıyı açıp inince bende indim ve yürümeye başladım. yürürken bana bakıyordu. artık dayanamayıp sordum:
'' neden bana bakıp duruyorsun?'' dediğimde aldığım cevap beni kızartmıştı ve şaşırtmıştı.
'' güzel görünüyorsun.'' dedi beni süzdükten sonra. hiçbir şey diyememiştim.
kapıya geldiğimizde ''neresi burası ?'' dediğimde:
''benim evim'' demişti. senin evin mi? neden beni buraya getirdin ? ailende içeride mi? hayır onlarla görüşmek istemiyorum.'' diye soru sorup durmuştum.
''bitti mi?'' dedi. olumlu anlamda başımı salladım.
'' ailem içeride değil ve merak etme seni yemem. vampirler birbirini yemez. o yüzden benimle geleceksin.'' dedi sırıtarak.
'' hayır.'' dedim soğukça.
''evet'' dedi ve elimi tuttu. kapıyı açtı ve beni içeri götürdü. yine bir şey diyememiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONUNA KADAR SEN.
Fantasy"Hayatına dehşetten başka bir şey getirmemiş bu adama karşı bir mıknatıs tarafîndan çekiliyormuş gibi bir çekim hissediyordu ve bu gerçek yüzünden kendinden nefret ediyordu. Ondan uzak durmayı denemiş ama yapamamıştı, nasıl durabilirdi ki? Karanlık...