SONUNA KADAR SEN.

1.1K 92 26
                                    

Merhaba, ben bir tvd ve tw hayranı olduğum için fantastik -aşk bir kitap yazmak istedim. İleriki bölümler romantik anlarla ve tehlikelerle dolu olacak. Okumanız dileğiyle..(Gerçekten romantik yerler harika olacağından eminim. )


Londra'ya gelmiştim.Eski şehrimi, Berlin' i özleyecektim tabiki de. Sonuçta orada büyüdüm, arkadaşlarımın hepsi orada kaldı, beni çok seven sevgilim de tabiki, ama ben onu beni sevdiği gibi çok fazla sevmiyordum. Tatlı ve sempatik idi fakat.. Ne bileyim bana fazla klasik geliyordu. Belki de böyle bir sevgili istemiyordum. Beni heyecanlandıracak, beni tüketecek bir aşk istiyorum. Biraz macera ve tehlike dolu. Her neyse bu kişiyi bulmam ne kadar zor olsa da yine de ümidim vardı. Artık burada yaşamak zorundaydım babamın yanında yaşayamazdım vampir olduğumu anlardı. Evet, sırrım bu. Ben bir vampirim. Vampirler kana bayılır ve içtikten sonra üzülmez; fakat ben kanı içerken gözümün bütün içi kırmızı oluyor ve gözümün altında siyah damarlar oluşuyor. Aç olduğum zaman yanımdaki insanın kalp atışlarını istemesem de duyuyorum ve boynundaki atar damarını kesesim geliyor. Ama sadece aç olduğuma böyle hissediyorum. Normal de kendimi kontrol edebiliyorum. Babam Mine çiçeğinden içiyordu. Mine çiçeği vampirleri uzak tutar. Mine çiçeğini içtikleri anda ağızlarına kezzap dökülmüş gibi yakar ve onları gözlerinle etki altına alamazsın. O yüzden hiçbir vampir babamdan beslenemez ve etkileyemez. Babam bunları nereden mi biliyor? Çünkü babam bir vampir avcısı. Öyle böyle de değil hani. Hangi vampire sorsanız babam eminim ya onları avlamıştır ya da arkadaşlarını avlamıştır. Ben böyle olmasını ister miydim? Tabii ki de istemezdim. Vampir'im diye de böyle söylüyorum; ama vampir olmasaydım bile böyle olmasını istemezdim. Neden mi böyle oldu? Onu da sonra öğreneceksiniz.

Buraya gelir gelmez kendime ev bulmuştum. Evim çok güzeldi tabi bu evi alacak kadar param yoktu o yüzden adamı vampir yeteneğimle yani gözlerimle etkileyerek evi satın aldım. Evi düzenledim. Ev büyüktü. Bende vampir hızımı kullanarak bütün evi temizledim. Sonra kan bankasından aldığım kanı buzdolabından çıkarıp içtim. İçtikten sonra iki kolumu da belime koyup daha düzgün hale getirdiğim evime baktım ve gülümseyip derin bir nefes verdim. Güzel ve temiz olmuştu. Salon benim odamın iki katıydı. O yüzden ona göre eşya almalıyım. Evin içinde sade bir perde, gri renkte bir koltuk, şöminenin üstünde büyük bir LCD televizyon vardı. Yeni eşya almam şarttı yani. Bütün bu düşünceleri bir kenara bırakıp uyumaya karar verdim. Yorulmuştum. Aslında yorulmadım. Yani nasıl yorulabilirim ki? Hiç vampirlerin yorulduğunu ne duydum ne de kendim yaşadım. Her neyse uyumayı sevdiğim için yatak odasına çıktım ve bu oda da tek kişilik bir yatak, yatağın yanında iki çekmeceli bir komidin,kapının yanında büyük bir dolap vardı. En azından dolap almama gerek kalmayacaktı. Yatağa uzandım ve uykumun beni almasına izin verdim.

Yeni uyandım. Üstüme buz mavisi bir gömlek altına da jean şort giyip buzdolabındaki kan torbasından içtim. İçerken kendimden geçiyordum. Tadı maalesef harikaydı. Sevmemeyi o kadar çok isterdim ki. Çok denedim tadından nefret etmeyi. Ama hiçbir zaman başaramadım. Bitirdiğimde torbayı çöpe atıp evden çıktım. Yolda giderken aklım yine her zamanki gibi babama takıldı. Babam bir vampir avcısı ve doğal olarak benim vampir olduğumu bilmiyor. Vampirlerden nefret eder. Acaba bir gün babama vampir olduğumu söyleyebilir miyim? Hiç sanmıyorum benden nefret eder belki öldürmez. Belki de öldürür hiçbir fikrim yok. Babam vampir kelimesini duyunca direkt öldürme hissi uyanıyor içinde. Öldürmese bile benden nefret ederken asıl o zaman öldürmüş olur. Her gün bu soruyla kendimi yiyip bitiriyorum. zaten bu yüzden başka bir şehre geldim. Dalgın dalgın yürürken okula varmıştım. Herkes her yerde eğleniyorlar, sevgilileriyle geziyorlar, sohbet ediyorlardı. Benim vampirliği sevmemin nedenlerinden birisi de cok uzaktaki birisinin konuşmalarını duyabiliyordum. İki sevgili akşam ne yapacaklarını konuşuyorlardı .Çocukta bende kalalım diyordu kız bu fikre pek sıcak bakmıyordu. Ben de farkında olmadan gülüyordum. Sonra gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Yeni bir hayata başlıyordum ve bu baya bir zordu. Daha evde sıkıntı çekmiştim. Her neyse nefesimi dışarı verdikten sonra gözlerimi açtım. Her şey güzel olacak. Olmak zorunda. Bundan sonra babasından kaçan, annesini kaybeden o küçük kız olmayacağım.Taze bir başlangıç yapıp iyi birisi olacağım. Bunu atlatmanın tek yolu bu. 

SONUNA KADAR SEN.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin