ED SHEERAN- GİVE ME LOVE.
Parti için hazırdık. chris çok güzel bir takım elbise satın almıştı. ben ise mor dantelli bir şekilde düz inen mini elbise giymiştim. sırtımda ''V'' şeklinde bir dekolte vardı saçlarımı salmıştım ve maşalı saçımı sol yanıma doğru atmıştım. altına krem rengi bir stiletto giydim ve elime ayakkabımın renginde küçük bir el çantası aldım. kırmızı bir ruj sürdüm ve aynaya baktığımda hiçbir eksiğimin olmadığını düşünerek aşağı indim. chris aşağıda beni bekliyordu felicity ile beraber. aşağı indiğimde chris beni baştan aşağı süzdükten sonra gülümsedi.
''nasılım?'' diye sordum gülümseyerek.
''muhteşemsin.'' dedi içtenlikle. bende buna karşılık gülümsedim ve felicity'e döndüm. o da müthiş görünüyordu. saçlarını maşa yapmış, gözlüklerini çıkarmış, altın sarılı bir elbise sırtında benimkisine benzer dekolte vardı. hafif bir makyaj yapmıştı. kıyafetine uygun çanta ve ayakkabıyla tamam görünüyordu.
''müthiş görünüyorsun.'' dedim gözlerimi açarak. bana gülümsedi, yüzü kızararak konuştu.
'' teşekkürler, sende öylesin.'' dediğinde gülümsedim ve chris konuşmaya başladı.
''gidelim mi artık güzeller?'' dediğinde ikimizde gülümsedik. sonra chris, iki kolunu da ceketine getirerek bize göz kırptı.
'' hadi bakalım ikinizde girin koluma.'' dediğinde felicity ile birbirimize baktık ve koluna girdik.
*****
partiye geldiğimizde sesler dışarıdan duyuluyordu. arabadan indikten sonra yine chris'in koluna girdik ve parti kapısından ilk adımımızı attık. ben endişeyle etrafa bakıyordum. stefan'ın tehtini unutmamıştım ama chris benimle gelmek istiyordu ve o da her şeyi biliyordu. chris beni fark etmiş olacak ki bana döndü felicity yanımızdan ayrılmıştı. Birkaç arkadaşını görmüş ve gitmişti.
'' hey, sakin ol bakalım. çok telaşlısın. buraya onu kıskandırmaya geldik, sakin ol ve partinin tadını çıkar.'' dedi sakince. hiç telaşlı gözükmüyordu. nasıl sakindi anlamıyordum.
'' çok sakinsin. sanki bena bir şey yapacaklarını söylediler.'' dedim kaşlarımı çatarak.
'' ben vampirlerden korkmam katie. sen bana her şeyi öğrettin zaten. şimdi sende rahatla. hadi gel benimle.'' deyip elimi tuttu. bende onun peşinden gittim. stefan'ı delirtmeyi benden daha çok istiyordu. partide dans eden insanların arasından geçtikten sonra boş bir masa bulduk ve oraya geçtik. Chis bana lydia ile komik anılarını anlatırken bende gülüyordum. sonra bana geçti.
'' hatırlıyor musun? seni küçükken oyuncak yılanla nasıl korkutmuştum.'' deyip kahkaha attı. bende güldüm.
'' evet, benim yılandan ne kadar çok korktuğumu bildiğin halde bana o şakayı yapmıştın.'' dedim gülerek.
'' seni sinir etmek hoşuma gidiyordu.'' dedi gülmeye devam ederek.
'' bu ara nedense herkes beni sinir etmekten hoşlanıyor.'' diye mırıldandım. o seste çok duyamamıştı.
'' efendim?''
'' ne günlerdi ama.'' dedim ve masadaki içeceğimden bir yudum aldım. bana karşılık olarak güldü. etrafa bakındığımda Stefan'ı görmüştüm yine o yelloz yanındaydı. gülümsemem anında solmuştu. hem o kızı görünce hem de Stefan'ın bize kötü bir şekilde bakmasından dolayı. Olumsuz anlamda başını salladı stefan. bende kaşlarımı çattım ona karşı olarak. Chris'e baktığımda o da Stefan'a duygusuz bir ifadeyle bakıyordu. sonra elimi tuttu. şaşırarak ilk başta elimi kavrayan eline; sonra yüzüne baktım. Bana göz kırptı. gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONUNA KADAR SEN.
Fantasy"Hayatına dehşetten başka bir şey getirmemiş bu adama karşı bir mıknatıs tarafîndan çekiliyormuş gibi bir çekim hissediyordu ve bu gerçek yüzünden kendinden nefret ediyordu. Ondan uzak durmayı denemiş ama yapamamıştı, nasıl durabilirdi ki? Karanlık...