''Biraz konuşabilir miyiz? " dediğinde Allison ile ikimiz birden ayağa kalktık. Stefan da kalktı. Bana dönüp:
"Ben içeri giriyorum. Siz konuşun. " dediğinde başımı salladım. Alnımdan öpüp odaya girince Felicity bize biraz daha yaklaştı.
"Evet? "Dedi Allison sabırsızca. Ben de merak ediyordum. Matt' in konuşması işe yaramıştı sanırım.
"Şey... kendinizi açıklamanızı istiyorum. Yani bana neden söylemediğinizi öğrenmek istiyorum. " dediğinde gülümsedim. Sonunda kendimizi açıklama fırsatı olacaktı. Bu fırsatı doğru değerlendirmeliyim.
"Peki konuşalım. Misafir odasına gidelim. Orada kimse yok. Sakin sakin konuşuruz. " dediğimde bir şey demedi. Anlaşılan hala tedirgindi.
"Felicity...Merak etme. Sana asla bir şey yapmayız. " dediğimde başını salladı.
"Yok ondan değil.. Neyse hadi gidelim. " dediğinde hemen boş bir oda bulmaya gittik.
Odaya girdiğimizde üçümüzde yatağa oturduk. Felicity karşımıza oturdu. Derin bir nefes aldım. Allison benden önce davrandı."Felicity bunca yıldır sana söylemedim biliyorum, bilme hakkın tabii ki vardı; ama ben seni korumak için söylemedim." Dediğinde Felicity gözlüklerinin ardındaki o yeşil gözleriyle Allison'a baktı. Bakışlarında hüzün vardı.
"Neden Allison? Bunca yıldır ne tehlikesi vardı da beni ondan koruyordun? " dediğinde yutkundum. Haklıydı. Bilmeye hakkı vardı. Ne olursa olsun.
"Felicity... geçen sene birkaç vampir kasabaya gelmişti ve ben seni geceleri evde tutmak için kıvranıyordum. Eğer benim vampir olduğumu bilseydin sen de tehlikeye girerdin. Seni kullanıp bizi tehdit edebilirlerdi. Seni etki altına alıp bizim yerimizi öğrenebilirlerdi. " dediğinde başını salladı.
"Yani bir yandan da kendini korumak için söylemedin." Dediğinde dudağımı ısırdım. Evet, hem Onun için hem de bizim için bilmemesi önemliydi.
"Felicity,lütfen anla beni. Sana çok değer veriyorum. Sen benim kaç senelik en iyi arkadaşımsın. Lütfen artık çok yoruldum. " dediğinde gözleri doldu. Ağlıyordu. Gercekten çok değer verdiği belliydi.
"Hey, ağlama. " deyip elini tuttu. Allison gülümseyerek yeşil gözlerinden akan yaşları sildi. Bu arada hepimizin gözlerinin yeşil olduğunu fark ettim. Stefan' ın bile öyleydi. Matt hariç. Her neyse.
"Felicity, lütfen bizi affet. Gerçekten evden ayrıldığında seni çok merak ettim. İyi ki Matt seni bulmuş. Stefan beni ölmek üzereyken kurtardığı zaman uyandığımda senin olmadığını öğrenince üzüldüm. Senin güvende olup olmadığını merak edip Matt'e seni yalnız bırakmamasını söyledim. " dediğimde endişeyle bana baktı.
"Evet, Matt söylemişti. Nasılsın? Neler yaşadın? Çok merak ettim." Dediğinde gülümsedim.
"Merak mı ettin? " dediğimde öksürdü.
"Evet, yani sonuçta ne kadar inanmadığım bir şey olsan da benim arkadaşımsın. " dediğinde tebessüm ettim.
"Çok kötüydü. İlk başlarda bana işkence etti. Tahta kurşunlara boğdu beni. Mine tozunu sprey haline getirip bana sıktı ve sıktığı yerler yandığı için fazlasıyla acıdı. Sonra geçince de tekrar ve tekrar yaptı. Kan içemeyince güçsüz kaldım. Vampir özelliklerimi kullanmakta zorluk çekiyordum. Stefan gelip beni kurtarmasaydi ölecektim; ama Stefan kahramanım oldu. Zaten hep öyleydi. " dediğimde kaşları çatık bir şekilde:
"Onun yüzünden acı çektin ve neredeyse ölecektin ama! " dedi hırçın bir sesle.
"Evet ama beni kurtardı. " dediğimde başını salladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/39502770-288-k622153.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONUNA KADAR SEN.
Fantasy"Hayatına dehşetten başka bir şey getirmemiş bu adama karşı bir mıknatıs tarafîndan çekiliyormuş gibi bir çekim hissediyordu ve bu gerçek yüzünden kendinden nefret ediyordu. Ondan uzak durmayı denemiş ama yapamamıştı, nasıl durabilirdi ki? Karanlık...