''Bırak onu.'' dedim donuk bir sesle. Kadının boynundan hafif ısırmıştı ve kanlar akmaya devam ediyordu. Gözlerimi kapatarak yutkundum. Stefan'ı hiç beklemiyordum. Açıkçası şu anda düşündüğüm tek şey Stefan'ın karşımda olmasıydı; ama kadını kurtarmaya gelmiştim. Stefan kaşlarını çatarak kadına baktı ve pis bir şekilde sırıttı.
''Katie Argent. Uzun zamandır görüşemiyorduk. Nasılsın?'' Gözlerimi irileştirerek ağzımı şaşkınca araladım. Nasılsın mı? Gerçekten mi? Çok rahat gözüküyordu. Benim tanıdığım Stefan asla böyle rahat olmazdı. Tabii beni bırakıp giderken hala aynı Stefan olduğunu düşünmüyorum da.
''Stefan son kez söylüyorum bırak kadını.'' dedim dişlerimi sıkarak ve yayımı ona doğru kaldırdım ve oku gerdirdim. Stefan kaşlarını kaldırarak güldü. Ben ise sinirden dişlerimi sıkmaya devam ediyordum.
''Demek beni vuracaksın, öyle mi? Beni, aşık olduğun adamı?'' dediğinde derin bir nefes aldım ve hırçın bir sesle.
''Sen artık benim aşık olduğum adam değilsin.'' dediğimde gülmeyi kesip gözlerini kısarak bana baktı.
''Emin misin? Ben pek öyle düşünmüyorum.'' Bu ne küstahlık böyle! Vampir kulaklarım Mark'ın Allison'a sessizce:
''İnsanlığını kapamış.'' dediğini duydum ve gözlerimi kısarak Stefan'a baktım. Doğru olabilirdi. Evet, doğruydu. Stefan böyle bir konuşmayı asla yapmazdı, insanlardan beslenmezdi, kendini tutardı.
''Stefan, yeter. Bırak kadını gitsin. Yoksa kötü olacak.'' dediğimde gülerek oku gösterdi.
''Bunun benim canımı acıtacağını mı düşünüyorsun? Katie, hadi ama. Sen de vampirsin. Bunun beni engelleyeceğini nasıl düşünürsün acaba?'' dediğinde gözlerimi kısarak Stefan'ın kadını tutan kolunu hedef aldım ve oku fırlattım. Ok hızlıca koluna girince Stefan kaşlarını çatarak dişlerini sıktı ve kadını bıraktı. Kadın hızla yanımıza koştu. Hemen Allison'ın kadını güvenli bir yere götürmesini istedim ve Stefan'a döndüm. Tısladığını duyabiliyordum. Acı içinde oku kolundan çıkardı ve sinirli bir şekilde bana baktı.
''Demek tahtadan ok yaptın.'' dediğinde gülerek:
''Mine çiçeği tozunu da unutmayalım.'' dediğimde yanaklarını ısırdığını gördüm ve elindeki oku ortadan ikiye ayırdı.
''Demek artık beni sevmiyorsun öyle mi Katie?'' dediğinde yutkunarak başımı salladım.
''Hayır.'' dediğimde gülerek başını sağa sola salladı.
''Çok kötü bir yalancısın.'' dediğinde kaşlarımı çatarak yayı aşağı indirdim. Arkadan Mark yanıma geldi ve Stefan ile konuşmaya başladı.
''Stefan, bunca zaman nerelerdeydin? Neden birdenbire gittin? Neden haber vermedin? ''Evet, bu soruları ben de en az onun kadar merak ediyordum. Stefan Mark' a dönüp gülerek:
''Çok uzaklarda kardeşim; ama nerede olduğum sizi ilgilendirmez. Sonuçta sen beni bırakıp giderken hiçbir şey söylememiştin. Ödeştik.'' Mark bir şey söyleyemedi. Araya ben girdim.
''Peki neden beni bıraktın?'' dediğimde gülmeyi keserek gözlerimin içine baktı. Sonra kaşlarını çatarak dudağının kenarındaki kanı sildi.
''Bunun artık bir önemi yok.'' Şaşkınca Stefan'a baktım. Önemi yok mu?
''Önemi yok mu? Stefan bir şey yokken çekip gittin ve bunun bir önemi yok mu?'' dediğimde yutkunarak başını dikleştirdi ve omuz silkti.
''Evet, benim için bir önemi yok. Artık yok; ama seni bilemeyeceğim. Sen hala bana aşık gibisin. Yani doğru benim gibi birisine aşık olmayı bırakmak zor olabilir.'' Kendimi zor tutuyordum. Bana bunları söylemeye hakkı yoktu. Matt sessizce:
![](https://img.wattpad.com/cover/39502770-288-k622153.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONUNA KADAR SEN.
Fantasy"Hayatına dehşetten başka bir şey getirmemiş bu adama karşı bir mıknatıs tarafîndan çekiliyormuş gibi bir çekim hissediyordu ve bu gerçek yüzünden kendinden nefret ediyordu. Ondan uzak durmayı denemiş ama yapamamıştı, nasıl durabilirdi ki? Karanlık...