bara gitmek için hazırlanmaya başladık. felicity'e bu akşam bara gideceğimizi söylediğimizde ilk başta mızmızlansa da sonradan kabul etmişti. üstüme gece mavisi bele kadar düz inen belden sonra da pileli bir şekilde inen mini elbisemi giymiştim bu elbiseyi seviyordum. saçlarımı salıp uçlarını maşa yaptım ve pembe bir ruj hafif allık ve rumel sürdükten sonra hazırdım ha birde tabiki siyah topuklu ayakkabılarımı da unutmayayım. üstüme kot bir ceket alıp:
'' Ben hazırım'' dediğimde felicity ve Allison yanıma geldi çok güzel görünüyorlardı. felicity'nin üstünde mavi üstünde hafif sarı çicek desenleri olan mini bir elbise vardı ve altına da elbisenin renginde mavi bir stiletto giymişti. elinde çantasıyla tarz görünüyordu. Allison'ın üstünde ise siyah benim elbiseme benzer mini bir elbise giymişti o da oldukça şıktı. hepimiz hazırdık.
'' bu gece partinin dibine inmeye hazır mısınız kızlar? diye sevinçle gülümsedim.
''Hazırız!'' diye sevinçle bağırdılar. sonra evden çıktık.
Bu sefer Allison'ın arabasına binip gitmiştik onun arabası kıpkırmızı bir mini cooper dı. tatlı bir arabası vardı. araba da sohbet ederek gülüşerek bara geldik. etrafında birkaç genç ve bir kaç çift vardı. içeri girdiğimizde her yeri bangır bangır müzik sesi kaplamıştı. ışıklar rengarenk yanıp sönerken etraftakiler delice dans ediyordu. barmenin yanına gidip bize üç tane ver dediğimizde kafasıyla onaylardı ve gülümsedi. bizde etrafa bakmaya başladık. etrafta gizlice stefan'ı ararken arada da bizimkilerle konuşuyordum. etrafta olmadığını görünce kızlara döndüm. sonra eğlenmeye başladık biz Allison ile votkaları ard arda götürürken felicity çok yavaş geliyordu ve de bu yavaş haliyle bile sarhoş olmaya başlamıştı. bize şaşkınlıkla bakıyordu. 'siz nasıl sarhoş olmuyorsunuz benden 2 kat içmenize rağmen' bakışı atıyordu. biz ise gülüyorduk. Öylece gülerken Allison'ın gülümsemesi solmuştu. baktığı yöne baktım. bize gözlerini dikmiş bir şekilde stefan' a bakıyordu. ne zaman gelmişlerdi bunlar? yanında Matt ve birkaç arkadaşı daha da vardı. arkadaşları eğlenirken o ise bana bakıyordu. bende inadına önüme döndüm ve kızlarla konuşmaya başladım. Allison da beni anlamışçasına gözlerini kırptı ve bende aynı şekilde karşılık verdim. sonra biz tekrar üst üste içerken felicity bize hayranlıkla bakıyordu. bizde ağırdan almaya karar vermiştik. göz ucuyla stefan'a bakıyordum. o ise arkadaşlarıyla konuşmaya başlamıştı. baya eğlenmişe benziyordu. bende onu takmamaya karar verdim ve dj müziği daha da hareketli bir müzikle değiştirince dans etmeye karar verdim. Allison'a işaret ettim o da bana eşlik etti. biz dans pistinde delice dans ederken stefan'ın gözleri bizi arıyor gibiydi çünkü felicity'nin olduğu masaya bakıyordu sonra gözleri etrafa bakınırken bense daha da çok dans ediyordum. sonra Allison:
''Benden bu kadar!'' diye bağırdı sesini duymam için. Bende '' TAMAM.'' diye bağırdım. O gittiğinde ben bir yandan dans edip bir yandan da içiyordum. Sarhoş olmam gerekiyordu ve ben 2. şişemi bitirmek üzereyken bile sarhoş değildim. birden yanıma bir çocuk geldi ve benimle dans etmeye başladı. ilk başta noluyor diye baksam da stefan'a baktığımda ise o delici gözlerle bana bakıyordu. gözlerinden alev fışkırıyordu. bende çocukla dans etmeye başladım bu durumu görünce. çocuk dans ederken ara sıra bana dokunsa da bir şey demedim. Stefan'ın çenesi seğiriyordu. Allison'a baktığımda ise '' devam devam'' der gibi işaret yaptı. bende güldüm ve bağırarak dans ediyordum. sonra çocuk iyice yanıma yaklaştı ve eli her yerimi sardı. bende çocuğa:
'' çekilt elini yoksa kırmak zorunda kalırım.'' dediğimde beni aldırış bile etmeden:
''Eminim yaparsın güzelim, çok güzel bir vücudun var biliyor musun?'' deyişinde Stefan'a baktığımda çocuklar onu tutuyordu ve hepsi bana bakıyordu. bende Stefan'ı düşünmeden çocuğun elini alıp kırdım. acı içinde bağırdı ve yere çömeldi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONUNA KADAR SEN.
Fantasy"Hayatına dehşetten başka bir şey getirmemiş bu adama karşı bir mıknatıs tarafîndan çekiliyormuş gibi bir çekim hissediyordu ve bu gerçek yüzünden kendinden nefret ediyordu. Ondan uzak durmayı denemiş ama yapamamıştı, nasıl durabilirdi ki? Karanlık...