MARK

114 12 12
                                    

Her tarafım ter içinde ve korkuyla uyanmıştım. Kabus gördüğümü anlayarak elimi kalbime götürdüm ve rahat bir nefes aldım. Yanıma baktığımda Stefan yatakta yoktu. Endişeyle "Stefan? " diye seslendim belki lavobodadır diye. Ama ses yoktu.Uyandığımda Stefan yanımda yoktu. Kalbimi korku kaplayarak yataktan kalktım. Dudağımı ısırarak odadan çıktım. Diğer odalara baktığımda ise hala onu göremiyordum. Kalp atışım hızlanmıştı. Etrafı bulanık görmem ile ve gözlerimin yansımasıyla dolduğunu fark ettim. Yoksa kabus değil miydi? Hemen odama koşup telefonu elime aldım. Stefan' a bastığımda bu numaranın kullanılmadığını söylediğinde artık tamamen korkuyordum. Telefonu yatağıma attığımda komidinin üstünde bir şeyin eksik olduğunu fark ettim. Stefan ile beraber fotoğrafımız yok! Artık iyice panik olmuştum. Ben uyurken ne oldu? Çekmeceyi açıp fotoğraf albümüne baktığımda kızlarla olan fotoğraflarımız çoğunluktaydı. Sayfaları çevirdigimde Chris ve babamla olan fotoğraflarımız geliyordu ama Stefan ile olan fotoğraflarımız yoktu. Artık göz yaşlarım benden bağımsız bir şekilde yanağımdan süzülüyordu. Yutkunarak yatağa oturdum ve haykırarak ağlamaya başladım. Stefan yoktu. Onunla beraber bütün hatıralar da gitmişti. Sanki hayatımda hiç olamamış gibiydi. Ağlayarak başımı sağa cevirdigimde üst üste katlanmış bir kağıt gördüm. Göz yaşlarımı silerek kağıdı elime aldım ve nefes alışlarımı düzene soktum. Birden bir ses duydum. "Katie? Katie? " sesin nereden geldiğini anlayamıyordum. Derinlerden geliyordu; ama bir o kadar da yakından.

"Katie, uyan. Kabus görüyorsun. "
Yataktan titreyerek ve terler içerisinde uyandım. Sanki astımım varmış gibi nefes alışlarımı kontrol edemiyordum. Elimi tutan kişiye baktığımda Stefan' ı bana endişeli gözlerle bakarken görünce gülümseyerek boynuna sarıldım.

"Buradasın. " dedim verahat nefes alarak geri çekildim. Şaşırmıştı doğal olarak. Şaşkın ifadesiyle:

"Dün geceden beri yanından hiç ayrılmadım ki." Dediğinde beni ne kadar mutlu ettiğini fark etmesi gerekmiyordu. Rüya içinde rüya görmüştüm. Daha doğrusu kabus içinde kabus. 

''Ne gördün?'' dedi hala endişeli ses tonuyla ve bakışlarıyla. O an tekrar rüyayı hatırladım. Pardon, kabusu. 

''Sen... gitmiştin.'' dediğimde kaşlarını çatarak bana baktı.

''Nereye?'' dedi sakinliğini koruyarak.

''Bilmiyorum; ama beni bırakıp gitmiştin. Seninle ilgili hiçbir şey bulamıyordum. Ne fotoğraflarımız, ne mesajlarımız.. Arıyordum. Bu numara kullanılmamaktadır diyordu. Çok korktum Stefan. Beni bırakıp gitmiştin. Yanında bütün anılarımızı alarak.'' dediğimde yine gözlerim dolmuştu. Derin bir nefes alarak kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Stefan yüzümü elleriyle kavrayarak gözlerimin içine baktı. Bakışları çok içtendi. Gözlerine bakınca hemen sakinleştim.

''Şşt. Ben yanındayım.'' dediğinde başımı salladım yutkunarak. Evet, sakinleşmem gerekiyordu. Stefan yanımdaydı. Sadece kötü bir kabustu. Hep yanımda olacaktı. Beni asla bırakmazdı. 

''Hadi hazırlanalım. Bugün büyük gün.'' dedim gülümseyerek. Kaşlarını çatıp sorarcasına bana baktı. Gözlerimi devirdim.

''Bugün maçın var Stefan! Okulun büyük basketbol maçı.'' dediğimde o da gözlerini devirdi. Yatağa uzanıp:

''Benim için o kadar büyük bir maç değil. Sıradan bir maç işte.'' dediğinde gülerek yaklaştım.

''Kazanacağına bu kadar eminsin yani?'' dediğimde beyaz dişlerini göstererek güldü. 

''Ben bir vampirim Katie. Bütün hepsinin ellerinden topları hızlıca alıp potaya tek hareketimle zıplayıp  atabilirim.'' dediğinde güldüm. Doğru söylüyordu. Reflekslerimiz çok iyiydi ve de çok hızlıydık. Çocuk top nerede diye bakınırken Stefan çoktan topu potaya sokardı.

SONUNA KADAR SEN.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin