ಈχ

141 13 77
                                    

Taçmin den

"Zannettiğiniz aksine bunu düşünce gücüyle falan yapmıyorum . Utku'nun da dediği gibi Zahirî evren kontrol edilebilir veya gerçeklikle alakası olan bir şey değildir. Bu gördüğünüz kablo yığını beynimin bütün loblarını sarıyor. Ve ayrıca bu kablo yığını bana beynimi hissetme yeteneği de veriyor. Yani çipli birisini yürütmek için beynimin belirli bir kıvrımını oynatmam yeterli. Şimdi diyeceksiniz ki, neden basit bir kumanda yapmak yerine böyle bir işe kalkıştın. Mantıklı bir soru, fakat hatalı. Kumanda imha edilebilir veya kontrolü başkası devralabilir. Bu savaş demektir" bir saniye düştüm ve hepsinin şaşkın yüzüne baktım.

Tek kişi şaşkın değildi. Bütün bunları bilen Berkecan, sırıtarak beni dinliyor du

"Emsal'in FBI den bunu saklama nedeni buydu. FBI tabiki bu bilgilere erişiyor ama kaba taslak olarak" Furkan kaşlarını çattı

"Bir dakika ya, bu teknolojik bir şey ve beyninde yer alıyor. Bunun enerjisi nerden sağlanıyor? Yani bunu beyninden çıkartmak imkansız. Nasıl şarj oluyor ki?" Parmağımla onu gösterdim

"Güzel soru..." Ekrana dokundum, bir kalp fotoğrafı çıktı. Kalp kapakçığının etrafını saran minik aparatlar çıktı "bu gördüğünü aparatlar statik enerji üretiyor. Yani kalbim her çarptığında enerji üreterek beynimde ki mekanizmaya güç gönderiyor" ekrana dokundum, omurganın bir fotoğrafı çıktı. Kafatasımın alt kısmında ki minik delikten inen ve omurgamdan kaburgalarıma dolanıp ordan kalbimde ki sisteme giden kablo belirdi "omurgamdan geçen bu minik hatta çeyrek santim kalınlığında ki kablo enerjiyi taşıyor"

"Peki bu şeyi beynine nasıl yerleştirdin?"

"Bir doktor arkadaşım. Zafir Kar, ünlü bir cerrah, o yerleştirdi beynime. Yaklaşık yirmi sekiz saatte anca yerleştirdi" dedim.

Utku gözlerini belirtti, şaşkınlıktan ne diyeceğini bilemiyor gibiydi "Y-yani bir gün kalbin durursa bu düzenek seninle birlikte yok olacak öyle mi?"

"Sadece beynimde ki düzenek değil, beynime bağlı bedenlerin sinir sistemleri de yok olur. Çünkü, beynimle bağlantıyı kestiği an kendini patlatarak imha... Eder"

Herkes susuyordu. Neden susuyordu lar ki?

Hadi ama, hayatımı tehlikeye attığım bir projeyi onlara açıklıyordum ve verdikleri tepki sessizlik miydi?

"Hey! Tepki verin! Ben buna yıllarımı veriyorum ve siz sadece susuyor musunuz!" diye bağırdım. Hepsi hala susuyordu

Russo ellerini çözerek önüme geldi ve elini uzattı "Ne kadar para istiyorsun? Anlaşabiliriz"

"Anlaşamazsınız!" Utku Russo'nun elini tutup fırlatır gibi itti. Gözlerini bana çevirdi "sakın, sakın ve sakın. Bu... Bunu kimse bilmeyecek"

Kaşlarımı çattım ve geri çekildim "Bunu kendine söylemelisin. FBI beni durdurmak için değil, bütün bu sistemi ele geçirmek için istiyor. Ne zannediyorsun? Beni ele geçirecekler, hapse tıkacablar ve bu konu kapanacak falan mı?-" Tuğkan lafımı atladı ve sertçe bağırdı

"Evet! Delirmişsin sen! Ne yapıyorsu, bu düzenği bu kızlara da mı kullanıyorsun! Aklından ne geçiyor! Kendine bir ordu kurmak falan mı!"

"Yavaş gel! Kimsenin bizi kullandığı falan yok!" Afşin sinirle onun gibi öne çıktı

Öyle bir şey tabiki de yoktu ve kızlar bile bunun kaba taslağını biliyordular. Ki, kimseye zorla böyle bir şey yapmazdım.

İhtiyacım yoktu

"Beynini kullan Tuğkan! FBI insanların hayrına bunu yapmıyor. Askerlerine bu düzeneği kurup sizi bir kukla gibi yönetmek istiyor! Emin ol o ağzına dikiş atıp veya dilini koparıp sesini kesmeyi iyi biliyorlar!" Bu adamlar aptal mıydı mal mıydı?

Yani biraz hak verebiliyordum, benim de onlardan kalır yanım yoktu.

"Nerden biliyorsun? Senin saçma manipülasyonların sökmüyor bize!" diye katıldı Furkan da.

O an Berkecan'ın çaktırmadan yaptığı kaosu sırıtarak izlemesine baktım. "Bencn şu anda konuşmamız gereken kişi o" Berkecan'ın konuşması lazımdı ki beni anlayabilsinler

"Sizde biliyorsunuz ki uzun zamandır peşimde. Peki neden peşimde sizce?" Hepsinin kızlar da dahil bunu bilmediklerini anlıyordum

"Sen mi anlatırsın ben mi?" bu sefer bende sırıtıyordum. Umursamaz omuz silkti

"Sen büyüksün ablacım, sen başla"

"Pekâlâ. Berkecan Aslan, Zümra Aslan'ın üvey oğlu. Yani annemin öldüğünü zannettiği ama babası tarafından saklanan çocuğu" şaşırmaları artık geçmişti ki yeni bombalar salıyordum ortaya. Aslan annemin kızlık soyadıydı.

"Ve de... Nico Andrei'nin oğlu" FBI orgenerali Nico Andrei.

"Hepiniz aptalsınız. Ablacığım doğru konuşuyor, babam hepinizi köpek gibi yönetecek" deyip büyük bir kahkaha attı

Utku'nun gene çenesi seğiriyordu. Furkan Berkecan'ın burnuna sert bir yumruk atıp onu susturdu. Bense Utku'ya baktım, şimdi anlamıştı işte

"Senden iş birliği istiyorum Utku. Bunu kimse bilmeyecek, zannettiğinizin aksine bunu bir ordu kurmak için yapmadım. Evet şu ana kadar birilerinin üzerinde bunu denedim ve gayet başarılı sonuçlar aldım ama hepsinden çipler geri çıkarıldı" ciddiydim. Buna gönüllü olan birilerini bulmak zor değildi

"Sana neden inanayım?"

"İnanma, gör. Görevin Taçmin Dolukadeh'in yanında kalmak, kal yanımda ve gözlerinle gör" gözlerimde ki ciddiyeti ve gerçekliği görsün diye en saf halimle baktım.

Bu projeyi canlandırırken aklımda ne FBI ne de ordu kurmak yoktu. Hevesti, ama sonradan elimde canlı bir bomba tuttuğumu fark ettiğim bir heves

"Siktir! Neden bu kadar doğru olmak zorundasın!" Dedi Tuğkan.

Furkan da Utku'ya yaklaşıp elini omzuna koydu "Bilader... Ne kadar inkar etmek istesem de haklı gibi duruyor"

Utku kararsız gibi duruyordu çünkü bu omuzlarında kocaman bir yüktü. Onu kandırıp bunu insanların üzerinde kullanabilirdim, veya birilerine satip para kazanabilirdim. İşte o zaman çoğu şey durdurulamaz di

Zaman lazımdı, görmesi ve anlaması lazımdı

Derin bir nefes aldı "Kabul"

...

Biri ben bölüm falan atmıyorum demişti ya?

Kim o acaba tanımıyorem eteteckvedkdk

Kapak fotolarına takılmayın, canım sıkıldı diye kapak fotosuna taktım.

Striprizci Bey ∆texting∆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin