31.Bölüm "PAHALI TEŞEKKÜR"

8.2K 479 781
                                    

Sınır; 400 vote ve 650 yorum e tabi bu bölüm fazlasını da hak ediyor orası ayrı🤓

Keyifli okumalar🤎

Yağan şiddetli yağmur ve çakan şimşeklerin ardında ki küçük çocuğun çığlıkları bütün evi doldurmuşken ev halkı o sese kulaklarını tıkamış gibiydi.
Şiddetlenen yağmurla evde devam eden kavga sesi de şiddetlenmiş ama kavga yağmurdan önce durmuştu.
Küçük kızın minik gözleri babasının mavi gömleğinde ki kan izlerine gitti.

Annesinin kanı...

Yerde kanlar içinde yatan annesine baktı.
Daha birkaç saat önce saçlarını ören eller şimdi iki yana cansızca düşmüş, başından ise oluk oluk kan akıyordu.

Tam o an babasıyla göz göze geldi.

Nefretin gözünü kör ettiği adamın gözleri kızını buldu.

Babasından gözlerini çekip annesinin yanına kıvrıldı.
On yaşındaydı daha, annesinin ellerini tutup seslendi. Ama annesi duymuyordu.
Birkaç kez daha annesine seslense de annesinden cevap yoktu. Annesi değil miydi 'Seslenildiği zaman cevap verilir' diyen? Şimdi neden kendisi cevap vermiyordu?

Babası kolundan kaldırıp hızla odanın bir köşesine fırlattı küçük bedenini.

"Odana çık Bade"

Annesinin cansız bedenini yerde sürükleyen babasını izlemeyi tercih etti küçük kız, parkeye bulaşan kan izleri bahçeye kadar çıktı. Sonrasını görememişti.

Hızla başını yastıktan kaldırıp derince nefes çekti içine. On üç yıl önce yaşadıkları şimdi rüya olarak zihnine düşmüştü.

Aldığı telefonun bu durumu tetiklediğini biliyordu.
Yanında uyuyan adama baktı. Kendisini o karanlık kuyulardan çekip kurtaran elin sahibi.

Yasir derin uyumaya devam ederken bir müddet daha onu izledi Bade.

Telefonda duyduğu sesin yapacaklarından korkuyordu.

Gerçekten alabilirler miydi kendisini bu adamdan?

Yaşadıkları evin ne kadar korunaklı olduğunu biliyordu, Merdanoğlu bahçesinde gezen kediyi bile bilir tanırdı. Yabancı sinek bile girmezdi.

Akşam aldığı telefonu kocasına söyleyemediği için içi içini yiyordu.

Biliyordu, söylese Yasir yerinde durmaz elini bir de bu durumdan kana bulardı.

Daha olaylar yeni durulmuşken bir kaos daha kaldıramazlardı.

Yataktan sessizce çıkıp mutfağa ilerledi. Birkaç saat sonra güneş doğacaktı. Hava açılmaya başlamıştı bile.

Kendisine kahve yapıp üzerinde ki ölü toprağı atmaya çalıştı. Düşünmemeliydi
Ağır hareketlerle kahvaltıyı hazırlamaya başladı.
Elleri titriyor ne yapacağını bilemiyordu.

"İstemiyorum, onu da kaybetmek istemiyorum"

Göz yaşları akarken bir yandan da önünde ki domatesi doğruyordu.
Akan yaşlar görüşünü kısıtladığında elinin acısıyla olduğu yere çöküp hıçkırarak ağlamaya başladı.

Sanki her şeyi bir yerde toplamıştı da bıçak elini değil orayı kesmişti.

Hıçkırıkları kesintisiz devam ederken, kendisini durmaya çalışmadı bile.

Ağladı, ağladı, ağladı. Kaybedeceği adama, kaybedeceği aşka.

Bir süre sonra ağlaması durmuş, iç çekişlere dönmüştü.
Elleriyle yerden destek alıp banyoya girdi. Elini, yüzünü az buçuk toparlayıp çıktı.

MERDANOĞLU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin