Kalemini parmakları arasında döndürmeye devam ederken aklına pek bir fikir gelmiyordu. Hamile olduğu için mesleği olan mimarlığı yalnızca birkaç çizimle devam ettirebiliyordu. Odun kesip biçimlendirmek benzeri ağır işler şimdilik onun için uygun değildi. Ancak minik meleği için bir şeyler tasarlayıp eşine yaptırmaktan da fazlasıyla zevk alıyordu.
Çizim sehpasının üstünde, biraz ötede duran kağıdı parmakları arasına alıp gülümsedi. Yavrusu büyüyünce oynayabilsin diye sallanan sandalye tarzı bir oyuncak tasarlamıştı. Tahtadan hazırlanacak bu eşyayı doğumdan sonra alfasıyla yapmayı planlıyordu ve yanına adımladığını fark ettiği Minho'ya gülümsedi, fikrini anlatmak için oldukça heyecanlıydı.
Parmakları arasında tuttuğu birkaç minik parça ve koca gülümsemesi ile eşinin dibinde biten alfa gence arkasından sıkıca sarılırken yanağına sulu bir öpücük bıraktı. Alışkanlık edindiği bir davranış olan Jisung'un karnını hissetmeye çalışmayı yeniden istemsizce yaparken şirin omega meraklı gözlerini eşinin elindekilerinde tutarak konuştu.
"Bunlar ne? Yoksa minik portakalımıza ördüğün kazak bitti mi?"
Minho ise buna karşılık tuttuğu üç küçük parçayı masanın üzerine sererken açıklamasını yaptı. "Doğru tahmin! Diğerini de Jeongin yapmış, kazağı bitirmeme yardım etmesi için yanına gittiğimde verdi."
Jisung bir çift küçük patiği avuçları arasına alırken büzdüğü dudaklarıyla kendini gizlemeden alfasına döndü. Dolu gözleriyle Minho'ya duygu yüklü bir bakış gönderirken aniden ağlamaya başlaması pek de şaşılır gibi değildi. Hamileliğinin yaklaşık yedinci ayında olduğundan duygusallığı son günlerde hat safhadaydı.
"Minik portakalmız minicik ayaklarına mı giyecek bunu? Ama o zaman yavrumuz çok küçük olacak demek bu. Ya miniğimize bir şey olursa? Ya onu koruyamazsak?"
Minho omegasının bu haline sıkıca bir sarılmayla karşılık verip gencin başını boynuna yasladı. Rahatlatıcı feromonlarını yayıp hamile gencin sakinleşmesi adına elinden geleni yaparken yatıştırıcı sözlerini de sıraladı.
"Kötü şeyler düşünme omegam, minik portakalımıza fazlasıyla iyi bakacağımızdan eminim ben. Harika birer anne ve baba olacağız ona, her şeyden koruyacağız."
Yavaşça geri çekilip sulu gözlü eşine hafif bir gülümsemeyle bakarken konuyu değiştirmek adına atıldı.
"Bunlarla aklını boş yere yorup kendini üzeceğine ben yokken ne yaptığını anlat bakalım. Şuralarda birkaç çizim gördüm sanki."
Ruh hali çabucak düzelen omega burnunu çekip göz yaşlarını silerken yüzüne minik bir gülüş yerleşmişti bile. Kıyafetleri bir kenara çekip masanın üstündeki çizimini eşine gösterdi ve düşüncesini anlattı. Minho'nun kurdu eşinin heyecanlı ve hevesli hali nedeniyle sürekli ulurken bu fikri redddetmesi mümkün değildi.
İkili bir süre daha yavruları ile ilgili tatlı hayaller kurduktan sonra omeganın yorulması nedeniyle oturma odasına geçti. Jisung koltuğa uzanıp büyük karnını ovarken diğeri de ona atıştırmalık bir şeyler hazırlamaya Amerikan tarzı mutfağa adımlamıştı. Arada eşini göz ucuyla kontrol etmeyi unutmazken birkaç meyve soyup dilimledi, sağlıklı beslenme hamilelik sırasında önemli bir şeydi. Ayrıca kuru yemiş ve ceviz de küçük bir kaseye koyup tabağın kenarına sıkıştırdı, bu öğünü her gün omegasına mutlaka yediriyordu.
"Baba yiyecek getirdi minik portakalım! Hadi yiyelim bakalım, yine acıktırdın zaten anneyi."
Jisung bir yandan yavrusuyla konuşurken diğer bir yandan koltukta doğruldu, sırtına yastık yerleştiren eşinin yanağına bir öpücük bıraktıktan ise nabız ölçercesine sordu.
"Prensler gibi bakılmaya çok alıştım, bu hareketleri doğumdan sonra da beklerim haberin olsun."
Sırıtarak gencin yanındaki yerini aldı alfa. Omegasına hizmet etmeye her zaman hazırdı ve bunu sonsuza kadar yapabilirdi. Yine de muzip bir bakış atıp Jisung'un ağzına bir parça meyve sıkıştırdı.
"Çok konuşma da ye, acıkmışsın."
Yapmacık bir sinirle ağzındakini çiğnedi omega, Minho'ya kızmış gibi davranmaya çalışsa da kısa süre sonra alfayı öpücüklere boğması sinirinin sahte olduğunun kanıtıydı.
________
Lider alfa ılık bir duş aldırdıktan sonra saçlarını kurutup giydirdiği eşini yatağına yerleştirdi ve üstüne dikkatlice örttü. Onu baygın gözlerle bakan Felix'e biraz daha yaklaşıp dudaklarıyla alnından ateşini ölçmeye çalıştı. İyi niyetli sevgilisi sürü üyeleri için ilaç hazırlarken ve diğerlerinin sağlığına çabalarken şifayı kapmıştı.
"Üstüne bir şeyler giy alfa yoksa sen de hasta olacaksın."
Eşinin soluk bedeninden çıkan cılız sözlere karşılık gencin yanına oturup saçlarını okşadı. Endişeli bakışları sürerken cevabını vermeyi de unutmadı.
"Hem alışkınım hem de vücudum dayanaklı, bana endişeleneceğine kendine bak. Ateşin biraz düşmüş ama hala halsiz görünüyorsun. Yaptığım çay demlenmiştir, çabucak geleceğim."
Sarı papatyasının saçları arasına hafif bir öpücük bırakıp yataktan kalktı alfa, eşinin verdiği tarifi kullanarak hazırladığı karışımı ona içirmeliydi. Devamında ateşi düşmesse de ıslak bez koymak gibi başka tekniklere başvuracaktı.
Yaklaşık yarım saat sonra ikili sıcak yatakta uyuyakalırken Chan hasta eşini sımsıkı sarmalamıştı. Felix hep çevresindekileri düşünmekten çoğunlukla kendini unutuyordu ve Chan da bunu ona hatırlatması gereken kişinin kendi olduğunu düşünüyordu. Ayrıca alfasına hep çok düşünceli davranan omegaya ilgi göstermekten oldukça zevk alıyordu. En değerli varlığına değerini hissettiriyordu başka bir deyişle.
Yaklaşık iki saat sonra uyanan kişi alfa lider olurken eşinin bu kadar çok uyuyabilmesini hasta oluşuna bağladı. Normalde omega ondan çoğu zaman erken uyanır, hatta bunun gibi arada birlikte yaptıkları şekerlemelerde de yine ilk uyanan Felix olurdu.
Gencin ateşini kontrol ettikten sonra düştüğünü farkettiğinden yüzünde minik bir gülümseme belirdi. Devamındaysa eşini dikkatlice kalın yorgana dolayıp odadan dışarı adımladı. Elinde boş çay kupası ile mutfağa girdiğindeyse hazırlaması gereken bir akşam yemeği vardı. Bu nedenle kollarını sıvayıp ilk olarak bulaşıkları halletti. Normalde bu işi müzikle yaptığından biraz olsun keyif oluyordu ancak içindeki eşinin durumundan kaynaklı hafif hüzün ne şarkı dinlemesine ne de sıkılmamasına engel olmuştu. Ancak Chan'ın gülümsemesini sağlayacak tatlı neden dakikalar içinde ona büyük gelen alfasının hırkası ile mutfak kapısında belirmişti.
Eşinin yokluğunu hisseden omega huzursuz bir şekilde uyanıp halsizce buraya gelmişti. Hafifçe büzdüğü dudakları ve isteksiz adımlarıyla onu izleyen alfaya yaklaştı ve yemek yapmaya yeni başlamış bedenin kolları arasına girdi. Başını feromonların en yoğun olduğu noktaya bastırıp gülümsedi, işte şimdi en huzurlu ve rahat olduğu yerdeydi.
Alfa olan ise bu davranışa karşılık kocaman sırıttı ve yeni banyo yapmış eşinin yumuşacık saçlarına burnunu gömüp dudaklarını bastırdı, şimdi oldukça iyi hissediyordu.
"İyileştim gibi ama alfamı istiyorum."
Duyduklarına sesli bir şekilde kıkırdayıp kısa süreliğine yaptığı işe ara verdi ve geri çekilip omegasına baktı Chan. İlgi isteğiyle yanıp tutuşan Felix'in şirin bakışları ve bitkin duruşu alfayı çabucak ikna etmeye yetmişti bile.
"Gel buraya bakalım."
Hiç beklemeden omegasını kucakladı alfa ve bacaklarını beline sabitlerken gencin başını yeniden boynunda hissetti. Yemek hazırlama işine geri dönerken omegasıyla ilgilendiğinden de emin olmuştu. Şimdi rahatça ve keyifle mutfakta çalışabilirdi. Belki müzik dinlemiyordu ve eşi hastaydı ancak Felix'le olduğundan yine yaptığından zevk almanın bir başka yolunu bulmuştu.
İkili tüm zamanını birbirine ayırdığı bu gününü sıcacık ve mis kokulu yuvalarında geçirdi, bir sürü güzel anıya şahitlik edecek bu güzel yuvalarında.
________
Yumuş yumuş olmayan varsa bicaklarimi bilemeye gidiyorum 😼🔪
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fam' // Skz ✓
FanfictionChan ve gelecekte eşi olacak Felix'in arasındaki arkadaşlığı bitirecek ilk olay; omeganın, alfanın yatağında kızgınlığa girmesiydi. FAM - Stray Kids