thirty four

862 109 10
                                    

Daha önce hiç nefes almamış ölü bir bedenin arkasından ağlamak nedir bilir misiniz? Yüzünü hiç görmediğiniz, sesini hiç duymadığınız biri... Belki onunla güzel anılar biriktirebilirdiniz hatta bunun hayalini birçok defa da kurdunuz ama olmadı işte, hayat yine acımasızlığını gösterdi. Daha tam olarak oluşmamış bir bedeni toprağa vermenize neden oldu.

Kırgınlık, öyle büyük bir kırgınlık hissi var ki sanki kalbiniz cidden camdan yapılmış ve sertçe yere fırlatılarak paramparça edilmiş... Kırıklar ciğerlerinize batıp nefes alışverişinizi zorlarken ise kendinizi kasmaktan dolayı bedeniniz buna düzgün bir tepki veremiyor. Seungmin tam olarak bu halde dağılmış iken yaslandığı arkadaşı onu bir kez daha teselli ediyordu.

Genç omega kaybı sonrası tamamen eve kapanmıştı ve Felix'le Chan dışında kimseyi içeri almıyordu. Müsait olduğu zamanlar Jeongin uğrar ve kısaca onunla sohbet ederdi ancak yakın arkadaşının ağlamasını görmek istemediğinden fazla kalmaz, derin sohbetlere girmeden giderdi. Lider çift ise gence duygusal destek sağlayıp yanında oluyordu. Bunun dışında Seungmin diğer üyeleri etkilemek istemediğini söyleyip onları reddediyordu.

Changbin ise iki gün içerisinde adeta delirmişti. Derin bir acı çekerken omegasından ayrı oluşu alfaya epey koyuyordu. Birbirinin derin yarasını birlikte saracakken ikisi de bu çöküşü tek başına yaşıyor, daha ağır etkileniyordu. O da evini paylaştığı lider çiftten destek alırken iki tarafla fazlasıyla uğraşan Chan ve Felix çok yoruluyordu. Sürü üyeleri için değerdi ancak onlar birlikte daha iyi olacakken ayrı bir şekilde işkencelerini çekiyorlardı.

Changbin pişman olmuştu. Biraz olsun sakinledikten sonra düşününce yaptığının ani ve hatalı bir karar olduğunu farketti. Seungmin'in de dediği gibi bilmeden yargı dağıtmış, kendi kafasınca intikam almıştı. Kendi suçuydu, biliyordu. Üyelerin onu durdurmamasını da bahane olarak kullanmazdı çünkü o anki hali buna hiç de elverişli değildi. Sonuç olarak pişmanlığı ne o alfayı ne de bebeğini geri getiriyordu. İki can da o gün ruhunu sonsuzluğa teslim etmiş ve ardında acılı ailelerini bırakmıştı.

Felix de ona pişmanlığını, suçluluğunu dile getiren alfaya sıkıca sarılmaya devam etti. Onun her bir cümlesini özenle dinledi, yatıştırıcı feromonlarını usulca saldı. Hyungunun bu zor günlerinde yanında olmak onun elinden gelen tek şeydi.

"Seungmin'in sözlerinden sonra her şey bir anda kafama dank etti Lix, o an kendime geldim. Bir cinayet işlediğimi, bir kurdu yargısız infazla katlettiğimi o an farkettim. Bencillik ettim, olaya tek taraflı yaklaştım, empati kurup kendimi onların yerine koyamadım. Az daha düşünüp mantıklı bir karar vermeye çalışsam bu kadar ağır bir ceza vermezdim. Belki biraz hırpalar bırakırdım ancak o an tüm öfkemi ondan çıkardım. O kadar pişmanım ki Lix. Bizim gibi bir aileye daha bu acıyı yaşattığım için kendimi de öldürmek istiyorum. Ama beni burada tutan tek neden Seungmin, onun bensiz ne hale geleceğini bilmesem ilk işim kendi boğazımı kesmek olur."

Gencin sözlerini aniden kesip devam etti, bu kadarına dayanamazdı. Yakın arkadaşının intihar düşüncelerini dinlemek onun için fazlaydı.

"Kendine gel Changbin, yaptığın hiçbir hata veya hissettiğin hiçbir üzüntü senden daha kıymetli değil. Bu senin sen olduğunu, bizim değerli Binnie'miz olduğun gerçeğini değiştirmiyor. Sen yaşamaya devam etmek için hala birçok sebebe sahipken intihar fikri ile kaçmaya çalışma. Yalnızca kendini cesur sanan korkaklar intihar eder. Baş edemediği bir çöküntüden kurtulamadığından, güçsüz olduğu için kaçar. Sense tanıdığım en güçlü adamlardan biriyken kendine bu hakareti yapma."

Bir cevap vermedi, veremedi. Yalnızca düşünerek ona söylenenleri kendine yedirdi. Omeganın omzuna başını yeniden koyup iç çekişlerine, dertli düşüncelerine gömüldü. Sarışın da biraz olsun sakinleyen bedenin saçlarını usulca okşamaya başladı. Son olarak ise şu sözleri fısıldadı: Geçecek hyung.

"Geçmeyecek Chan, ona olan öfkem dinmeyecek!"

Diğer bir yandan Seungmin'i ikna etmeye çalışan lider alfa omeganın bağırışlarına maruz kalıyordu. Zaten duygusal açıdan stabil olmayan genç her şeye çok daha tepkiliydi. Konuşulan konuda haklılık payı olsa da alfa onu hala ikna etme peşindeydi.

"Bak Seungmin anlamıyorsun beni. Changbin hatasının farkında ve bundan fazlasıyla pişmanlık duyuyor. Kendini kaybetme eşiğinde diyebilirim. Bebeğinizin acısı da var ve bunların hepsini aynı anda kaldıramıyor. Sen de berbat durumdasın, ikiniz birbirinize iyi gelebilecekken neden ısrar ediyorsun?"

Derin bir soluk verip önüne döndü genç. Bir yanı eşini affedip ona sıkıca sarılıp tüm gününü ona bağımlı halde geçirmeyi isterken diğer tarafı aklının başına gelmesi için biraz daha böyle kalmasını söylüyordu. Ayrıca Changbin'in yaptığı bu davranışı hala kendi içinde kabullenmekte zorluklar yaşıyordu. Evlendiği adam böyle biri değildi, yargısız infaz yapmaz, bu kadar cani olamazdı. Sıkıntılı bir nefes daha verip konuşmaya başladı.

"Bilmiyorum Chan. Olanları sindirmek benim için hiç kolay değil. Changbin'in sinirli kişiliğini az çok görüyordum ama birini öldürecek kadar ileri gitmesi tüylerimi diken diken ediyor."

"Seungmin." Gencin elini tutup göz göze gelmelerini sağlarken devam etti. "Changbin de kendinden korkuyor. Onun için bu durum daha zor. Girdiği krizlerin çoğuna tanıklık ettim. Kendinden şüpheleniyor, yeniden böyle bir şeye kalkışmaktan korkuyor. Geceleri kendini odasına kilitliyor, bize zarar vermekten korkuyor. Bıçaklardan, zarar verici her şeyden uzak duruyor, nedenini sorduğumda ise ondan korkmamızı istemediği için yaptığını söyledi. Bizim de ondan şüphelendiğimizi düşünüyor, herkese karşı bir korkusu oluştu. Ona yardımcı olabilecek tek kişi sensin, lütfen."

Gözlerinden süzülen damlalar dostunun parmaklarına düşerken yeni bir şok daha geçirmişti. Eşinin bu durumda olabileceğini tahmin dahi edemezdi. Changbin'i nadiren duygusal açıdan zayıf gördüğünden bu kadar etkilendiğini düşünmemişti. Kulakları ona yalan söylüyor olmalıydı.

Aniden ayaklandı, eşine koşmalıydı. Günler sonra ilk defa evden çıktı, hıçkıra hıçkıra ağlarken hızlı adımları hemen karşısındaki eveydi. Zihninde kendine biraz daha suçluluk yüklerken alfasıyla ilgilenme planları kuruyordu. O, kendisinden daha çok yara almıştı. İçeri girer girmez salonda oturur halde gördüğü Felix'e eşini sordu, aldığı cevaba karşılık ise çabucak koltuğun önüne geldi.

Ruhen derin yaraları yalnızca küçük yarabantlarıyla sarılı eşi omeganın dizinde usulca uyuyordu. Onun bu masum görüntüsü gözyaşlarını hızlandırırken dizleri üstüne çöküp başını başına yasladığı bedene hafifçe sarıldı.

"Özür dilerim. Özür dilerim Bin'im. İnce ruhunu gözardı ettim. Bencillik ettim, lütfen affet beni."

Hareketlilik nedeniyle çabuk uyanan alfa karşılaştığı manzara karşısında başta sessiz kalsa da eşinin tuzlu yaş akıtma merasimine kendisi de çok geçmeden katıldı. Zaten son günlerde ağlamaya fazlasıyla meyilliydi. Omegasını sonunda görebilmek ise duygusallığını arttırmıştı.

İkili yere çökerken kucaklaşmalarını sıkılaştırmıştı. Zemine temas eden dizleri, birbirine sarmalanmış kolları ve mühürlere sürtünen burunları ile tuhaf bir kavuşma sahnesi gerçekleştirdiler. Hemen yanlarında oturan omegayı ve kapıdan onları izleyen alfayı önemsemeyerek derince özlem giderdiler. Birikmiş duygularını birbirine aktardılar.

"Seungmin beni bırakma."

Dakikalar sonra çekilen eşinden duyduğu cümle paramparça kalbine bir hançer daha saplarken gencin yüzünü parmakları arasına alıp kızarık yüzü ile yanıtladı.

"Seni asla bırakmayacağım Bin'im."



________

Ay duygusal bir bolumm kisa geldi sma yapacak bir sey yok

Sizce sonraki bolumu final yapmali miyim buyuk ihtimalle yok diyeceksiniz ama gerçekten sıkıldım bu ficten bir yil oldu yeter yeni fivlerle ilgilenmek istiyorum

Fam' // Skz ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin