(Kuzgun)-Bilmem. Borçlu musun?
Kuzgun yüzünde büyük bir gülümsemeyle Ejder'in yanına ilerlemiş ve bağdaş kurarak oturmuştu.
(Kuzgun)-Neden kendinden geçtikten 1 saat sonra uyandığını ve zamanı 7 ay ileri sardığını söylemedin?
Kuzgun, Ejder'in gözlerinin içine baktı ve doğru cevabı beklemeye başladı. Kardeşinin kendisine yalan söylemeyeceğini biliyordu. Söylemek istese bile yapmayacağından emindi. Ejder'e sonuna kadar güveniyordu.
(Ejder)-Tek isteğim beni olduğum gibi bırakıp sevgiyle doldurmaya çalışmamasıydı. Her zaman davrandığı gibi davranması yeterli. O yüzden onu ruhuma hapsettim ve onları söyledim. Sonra da zamanı 7 ay ileri sardım ki zihin durumumun uzun süreler kendime gelemeyeceğim kadar kötü olduğunu düşünsün.
(Kuzgun)-Kısaca Medusa'yı kandırdın.
(Ejder)-Evet. Ve bununla hiçbir sorunum yok. Söylediğim gibi. Hiçbir duyguya sahip değilim. Medusa'yı sevdiğimi söylesem bile... ona karşı gerçekten bir şeyler hissetmiyorum. Etkilenmek hariç. O gerçekten etkileyici bir kadın.
Ejder konuşmanın sonlarına doğru Medusa'yı düşünmeyi başlamıştı. Onu gerçekten sevdiğini hiç hissetmemişti. Ama ondan etkilendiği kesindi. Medusa her yönüyle etkileyici bir insandı. Eğer Ejder'in içinde biraz bile duygu kalmış olsaydı ona kesinlikle aşık olabilirdi. Ama şu anki durumda Ejder nefret hariç hiçbir duyguya sahip değildi.
Yani istese bile Medusa'yı sevemezdi.
(Kuzgun)-Yani seni seven bir kadınla oynuyorsun.
Kuzgun Ejder'in alınmayacağını, alınsa bile takmayacağını bildiği için doğruca aklından geçen şeyi dile getirmişti.
(Ejder)-Hayır. Medusa beni sevmiyor. Sadece çektiğim acıların bir kısmının onun yüzünden olduğunu düşünüyor ve bundan pişman. Sürekli olarak beni düşündüğü için de en sonunda bana takıntılı hale geldi. Yani bana aşık değil, sadece öyle olduğunu düşünüyor. Ayrıca, sende Efsane'ye farklı bir şey yapmadın. Onu kullandın ve orada kaldı.
(Kuzgun)-Ejder ben zaten ölüyüm. Ölü birisinin bir insanı sevmeye hakkı olduğunu mu düşünüyorsun? Şu anda hayatta olmamın tek sebebi senin geçmişle oynaman. Ki ben biliyorum ki bunları düzelteceksin.
Kuzgun mantıklı bir şekilde Ejder'in sözlerini savuşturmuştu. Ama yine de...
(Ejder)-Seni hala gerçekten diriltebilirim abi. Bunu biliyorsun. Ayrıca senin aksine ben hala Medusa'yla birlikteyim. Onu arkada bırakmadım.
(Kuzgun)-Arkada bıraksan daha iyi olurdu sanki be ufaklık. Ha ne dersin? Birkaç milyar kez öldürmektense.
(Ejder)-Hık... Buna diyecek bir şeyim yok.
Kuzgun lafı Ejder'in ağzına tıkamıştı. Ejder'e karşılık veremeyeceği bir yerden vurmuştu. Abisinin lafını yiyen önce susmuş sonra da konuyu değiştirmeye karar vermişti.
(Ejder)-Her şeyi hatırlıyorsun değil mi?
Ejder'in havası aniden değişmiş ve hiç olmadığı kadar sakin bir hal almıştı. Bakışları nedensiz bir sakinlikle dolmuştu ama bu sakinlik korkutucu değildi. Hatta hüzünlü bir havası bile vardı.
(Kuzgun)-Elbette. Bunca zamandır seninleydim nasıl olsa.
(Ejder)-O zaman neden... neden... beni ilk kez görüyormuş gibi bir tepki verdin?
Ejder en çok merak ettiği şeyi sorarak abisini zor duruma sokmuştu. Kuzgun'un buna bir cevabı vardı elbette ama bu şekilde sorulunca biraz üzülmüştü. Sonuçta onu yaparken ki amacı Ejder'i üzmek değildi.