*8*

1.9K 227 8
                                    


Merhabalar. Her hikayemin okur kitlesi ayrı olduğu için buraya da yazma gereği duydum. Yaşadığımız ve hala atlatamadığımız şeyler fazlasıyla ağır, umarım iyisinizdir. Herkesin kafasını dağıtmasına az da olsa yarayacak olan bir bölüm yazmak istedim. İyi okumalar olsun.

(Bu arada her deprem videosunu romantize etmeyi seven tiktok halkının paylaştığı editlerden birinde Mabel'in boyalıda saçların şarkısına denk geldim içim gitti. Ciddi ciddi gör beni'deki Kerem karakteri bende o şarkıya karşı bir travma bıraktı. Şaka gibi kurgusal bir karakter ama yazdıklarımın en etkilisi oldu benim için. Neyse aklıma gelmişken söyleyeyim editler yapıp deprem videolarına müzik eklemeyin arkadaşlar. Videonun has hali o görüntüler bile yeterince acıklı. Empati kurun o ailelerden birine denk geldiğinde o videolar ne kadar üzüldüklerini anlayamazsınız bile. Etkileşim için insanların bu kadar üzülmesine göz yummayın. Vebale gitmek olur bu. O kadar can kaybı var, yapanlarınız varsa bile yapmayın lütfen kayıplarımıza saygıyla yaklaşalım...)


Sabahın erken saatleriydi. Normalde evin en erken uyanan üyesi Hande'ydi ancak gece boyunca amcasının Zehra'ya attığı bakışı düşünüp durduğu için sabaha karşı yorgunluktan ancak uykuya dalabilmişti. Bu yüzden de ondan hemen sonrasında uyanmaya alışmış olan Zehra Hande'den önce uyandığında yatağın sağ tarafındaki yer yatağında kıvrılarak yatan kadını hala yatarken bulduğu için şaşırmıştı. Hande'ydi bu, erkenden kalkar işe koyulurdu ama bu sabah öylece yatağında tortop olmuş bir şekilde uyuyordu. Zehra, elleri yatağının şiltesinin üzerinde arkasına yaslanırken kafasını yer yatağında yatan kadından odaya küçük bir sabah ışığının düşmesini sağlayan aralık kalan perdenin açıkta bıraktığı pencereye döndü. Buğulanmış camdan bile dışarıda sulu kar yağdığı görünüyordu. Hava rüzgarlıydı. Beyaz kar tanecikleri uçuşarak terli cama yapışıyor ve camın ılıklığında anında eriyerek pencerenin tabanındaki çerçevesine doğru süzülüyordu. Belliydi Hande'nin neden bu kadar büzüşerek kıvrıldığı. Hava soğuktu. Zehra da yorganı üzerinden atar atmaz bunu hissedebilmişti.

Hızlıca yataktan kalkarken ilk yaptığı şey Hande'nin beline kadar inen yorganı genç kadının boynuyla çenesi arasındaki boşluğa kadar çekti. Uykusunda homurdanarak ona doğru dönüp uzun parmaklarından birini ayak bileğine temas eden kadının yüzüne baktı şefkatle. Çatık kaşlarının arasındaki çizgi yorganı üzerine çektiği anda kaybolmuştu. Düz, iri alnı kırışlardan sıyrılınca masum bir bebeği andıran temiz yüzü ortaya çıkmıştı. Saçlarını sürekli ördüğünden yüzü apaçık ortadaydı. Zehra, aslında içten içe ona tanıdık olan yabancıyı izlerken iç geçirdi ve Hande'yi uyandırmaya kıyamayacağını anladığı anda çömeldiği yerden doğrularak üzerini hızlıca giyinmeye koyuldu. Bugün Hande yerine o hayvanlarla ahırda ilgilenecekti. Kendi isteğiyle kendine zaman ayıramayan kadındı Hande ve eline dinlenme fırsatı geçmişken Zehra bu şansı onun elinden almayacaktı.

Sessizce açtığı odanın kapısını aynı özenle dikkatlice geri kapatırken odanın içine sinsice süzülen rüzgar sobasının içinde yanan ateşi titretti. Hande, uyanır diye endişelenen Zehra, kapıyı kapatır kapatmaz üşüyen sırtını üzerindeki şalı elleriyle sımsıkı tutunarak daha da sırtına bastırdı ve pencerenin önüne geçip odalarına baktı. Şükürler olsun ki, Hande uyanmamıştı, hala uyumaya devam ediyordu.

"Huzurla uyu" dedi, elini ıslak cama koyup hızlıca koyduğu gibi geri çekerken. Buğulu camdaki el izi saniyesinde karla kaplanan buharlı görüntüsüne geri döndü ve Zehra sırtını odalarına döndüğü gibi ahırların bulunduğu avluya inen taş merdivenlere yöneldi. Eşinin her gün ilgilendiği hayvanlarla tanışmanın zamanı gelmişti nihayet...

Hande, takırtı sesiyle göz kapaklarını açar açmaz hızlıca yattığı yerden doğrularak yatıştırıcı bir şekilde elini öne doğru uzatıp ona doğru bakan Zehra'yla göz göze geldi. Genç kız sobanın önüne serdiği örtünün üzerine peynir tabağını bırakırken bir taraftan da ürkmemesi için uzattığı eliyle onu yatıştırmaya çalışıyordu.

"Beyanî baş." (Günaydın)

Gülümsüyordu Hande'ye. Hande, gözünü açar açmaz ona gülen bir yüzle bakan birini görmeye alışık değildi ki, bu yüzden de kaşlarını çatarken karısına kafasının üzerinde boynuz çıkarmış gibi bakıyordu. Zehra da şaşkınlığını fark ettiğinde bunu daha da eğlenceli hale getirmek için elini kafasının üzerine üzerine bastırarak gülümsedi. "Hayırdır, boynuzlarım mı çıktı? Neden bana öyle bakıyorsun?"

Hande, sonunda gülümseyebildi. Yorgun bir tebessümle hayranlık dolu bakışlarını gözlerini dikkatlice izleyen yeşillerden kaçırarak neredeyse fısıltıyla, " Günaydın" dedi ve kulağına kadar utancından kızarmanın teninde bıraktığı hararetle yatağından kalkarak döşeği aceleyle kenara doğru katladı.

"Zahmet etmişsin."

"Etmedim" dedi; Zehra, Hande sofranın başına geldiği anda ayağa kalkarak Hande'nin şaşkınlıkla peşinden bakmasını sağladı. Odalarının girişinde yerde küçük bir leğen ve içi sıcak suyla dumanı tüten demir bir sürahi vardı. Hande, peşinden gelir gelmez Zehra eğilerek sürahiyi aldı ve suyu avuçlarını birleştirip hazırda bekleyen kadının avucuna doğru döktü. Yüzünü ve ellerini hızlıca yıkayan Hande daha farklı bir manzarayla uyanışının şokunu atlatamadan bir de bambaşka bir nezaketle karşılaşmasının üzerinde yarattığı sersemleten bir mutlulukla dolup taşıyordu.

"Teşekkür ederim" dedi; dalgın dalgın, sürahiyi elinden yere bırakıp temiz bir havluyu avucunun içine koyan genç kızı izlerken, içinde onu hiç tanımadığı yerlere sürükleyen heyecana engel olamamanın eşiğindeydi. Nihayet geçip sofraya oturduklarında Zehra örtüyü dizlerinin üzerine çekip, "Bu sabah sadece seninle kahvaltı yapmak istedim" dedi ve sesindeki titreme Hande'nin zihninde acaba o da utanıyor mu sorusunun doğmasına neden oldu. Yanılmıyordu Hande, Zehra da garip bir telaş içindeydi fakat bu daha önce alışık olmadığı bir deneyimdi ve bu yüzden de duygularının farkına Hande kadar doğrudan varamıyordu. Böldüğü ekmeğin ilk dilimini Hande'nin önüne bırakarak sadece peynir ve domates olan tabağı da Hande'nin önüne çekti ve hemen ardından çaydanlığı sobanın üzerinden alarak her ikisinin de bardağını doldurdu. Hande'yi dalgın düşünceleriyle bardaktan çıkan dumanı izlemeye teşvik etti.

"Ahırdaki hayvanların bakımını yaptım, yemlerini ve sularını da verdim."

Ekmeğinin arasına peynir koyarken Zehra, bunları söylediği anda Hande'nin değişen yüz ifadesini göremiyordu. Hande, üzüntüyle başını önüne eğerken, "Özür dilerim!" diye mırıldandı. Zehra, anında kafasını sağında oturan kadına çevirdi. "Neden özür diliyorsun?" Sesi şaşkın ama bir o kadar da yanıt olarak ne duyacağını tahmin etmenin verdiği hırçınlıkla öfkeli çıkıyordu.

Hande, başını kaldırarak doğrudan mahçup bakışlarıyla gözlerine baktı. 

"Benim yapmam gereken işi sen yaptın. Bu senin vazifen değil."

"Senin de değil" dedi Zehra ve güçlükle yutkunurken bakışlarını kısa bir anlığına Hande'nin gözlerinden kaçırıp örtünün üzerine, önüne indirdi. "Bu evde onca insan yaşıyorken her şeyi yapmak senin vazifen değil."

"Ben çalışmayı severim, bu benim için sorun değil."

"Öyleyse benim için de değil. Madem birbirimize eşiz, o zaman sana yardım ettiğim için benden özür dileme."

Hande, hiçbir cevap vermedi. Sadece başının küçük bir hareketiyle onu onaylarken bir taraftan da gülümseyerek öfkeyle ekmeğini bölen kızı izlemeyi sürdürdü. Onun acılarını unutmak için gökten indirilmiş bir melek olduğu düşüncesinde yanılmıyordu değil mi? Öyle olmasına ihtiyacı vardı. Öyle olmasını diliyordu...

"Afiyet olsun" dedi, hala dalgın bir şekilde yüzünden silemediği gülüşüyle bardağından ilk yudumunu alırken. Zehra, az önce olanları unutup yeniden yüzüne içten bir tebessümle dönerek, "Sana da" diye cevapladı ve Hande'nin ısrarcı, adını koyamadığı bakışlarının arasında boynuna kadar kızarırken bakışlarını alelacele önüne doğru kaçırarak güç bela örtüden kaldırabildiği bardağını dudaklarına dayadı. Neden yeniyetmeler kadar heyecanlandığını anlayamıyordu ama bugün kesinlikle mutluydu. Onun sayesinde ilk defa bu evi yuvası gibi görmeye başlamıştı...


O kadar minnoşlar ki resmen yazarken kafam rahatladı. Umarım sizde okurken aynısını hissetmişsinizdir ♥️

SUEDA / gxg / g!pHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin