*9*

2K 224 87
                                    


Bugün en şanslı gününüzdesiniz yağmur gibi hikayelere bölümler yağıyor 🙂 Keyifli okumalar...


Doğradığı odunları odaları ısınsın diye avludan odalarına doğru kalkan merdivenlere taşıyordu fakat daha basamaklara ilk adımını attığı anda Zehra'nın ağlamaklı sesini duydu.

"Dokunma bana!"

Öfkeyle kararan gözlerini taş basamakların üzeri boyunca yukarı kaydırdı ve amcasının karısının kollarını sıkarak yüzünü boyun girintisine gömmeye çalıştığını fark etti. Ciğerlerinden öyle boğuk, öyle öfkeli ve öyle yakıcı bir nefes fırladı ki, havaya karışan buhar sanki ağır bir taş olup basamakların üzerine düştü ve çıkardığı sesiyle önce amcasının sonra da karısının dönüp ona bakmalarını sağladı. Ellerindeki odunlar teker teker ayaklarının üzerine gelecek bir şekilde taş basamakların üzerine düştü ve Hande hissettiği acı vücut sızısını umursamadan basamakları ikişer üçer tırmanarak Zehra'nın gözlerindeki umudu parlatacak bir hızla onu orta yaşlı adamın pençelerinden alarak arkasına sakladı ve yakasını kavradığı yaşlı adamı tüm öfkesiyle arkasındaki iri taş duvara sıkarak yüzünü tam yüzünün önüne gömdü. Konuşurken nefesi uluyan yaralı bir hayvan gibi en boğuk haliyle önündeki adamın üzerine kükrüyordu.

"Seni öldürmemem için bana bir sebep söyle."

Sesi boğuk homurtusundan kurtulup son kelimesinde bağırdığında Zehra korkuyla sırtının ardından omuzlarını kavradı.

"Hande, yapma lütfen."

"Amcanım ben senin!" dedi adam pişkin bir sırıtışla ve Hande adamın iğrenç kararmış dişlerinin arasından fırlayan her tiksindirici kelimeyi yüzünü buruşturarak dinledi. "Sen hiç kimsem değilsin" dedi yaşlı adamı bir kez daha duvarın dibine sıkıp her iki eliyle boğazını sıkmaya başlarken. Babası merdivenlerin başında göründü. Zehra korkudan ağlamaya başlamıştı, muhtemelen onun sesiydi yaşlı adamı avluya getiren sebep.

"Ew jina min e. Ger ez bibînim ku hûn dîsa wisa li wî dinêrin Ger ez şahidiya ku hûn wî aciz dikin....." (O benim karım bir daha ona öyle baktığını görürsem, onu rahatsız ettiğine şahit olursam...)

Babası yanlarına gelirken kalbini tutuyordu, Hande sanki taşlaşmış gibiydi. Tüm olanlar onun öfkesinin soğumasını sağlamıyordu. Acımıyordu artık kimseye. Yıllarca babasına olan sevgi ve saygısından bu adamın yaptıklarına göz yummuştu. Amcası olacak şeref yoksunu ona hep yarım insan muamelesi yapmıştı ama bu yaptığı artık bardağı taşıran son damlaydı.

"Tu çi bikî ha? Li vî tiştî binêre, cinawirê me yê nûciwan bi serê me ye." (Naparsın ha? Bak sen hele şu işe bizim çaylak canavar kesildi başımıza.)

Gerisini dinlemedi Hande, babasının kalbini tutarak ona yalvarmasına ve Zehra'nın ağlamasına da aldırış etmedi. Sağ elini yumruk yaptığı gibi tüm gücüyle amcasının yüzüne indirdi ve orta yaşlı adamın burnunu tutarak neredeyse ağlamaklı bir ses tonuyla inlemesini izledi. Yakasını ancak o zaman bıraktı ve bir basamak aşağıya inecek bir şekilde geri çekildi. Zehra arkasından sırtına sarılırken, babası da önüne geçip ellerini omuzlarına koydu ve öfkeli bakışlarını amcası olacak adamdan kaydırarak yüzüne odaklamasını sağladı.

"Karını da al git sen" dedi yaşlı adam ve Hande izlediği kendi gözlerinin benzeri gözlerde gördüğü öfkenin yoğunluğuna güvendi. Amcası bir daha asla kimseyi incitemeyecekti...

Arkasına döndüğü gibi Zehra'yı omuzlarından sararak kollarının arasına aldı ve çenesinin altına sokulan başının üzerine izinsiz bir öpücük kondurdu. Dağılan, muhtemelen amcasının el atarak açtığı örtüsünü düzeltti gözleri dolarken ve ağlamaktan kızarmış olan yanaklarını avuçlarının arasına alarak, "Hadi odamıza gidelim" dedi, neredeyse duyulmayacak bir fısıltıyla. Zehra sadece başını salladı ve söylediğini yapmak üzere arkasına bakmadan elini Hande'nin beline sardığı gibi onunla beraber basamakları yukarı tırmandı.

SUEDA / gxg / g!pHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin