*21*

1.7K 244 57
                                    

Bölüm Şarkımız ;)

Zehra, her zamanki gibi sol avucunu sağının üzerine kapatmış sağ yanağını da birleştirdiği ellerinin üstüne yaslayarak yüzü Hande'nin yer yatağına dönük uyumuştu. Hande, tüm gece zerre uyumadan kafasını yatağın üzerine bıraktığı bileklerine yaslayarak huzurlu bir şekilde uyuyan karısını izlemişti. Hande, heyecanlıydı. Kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Gece boyunca düşünmekten gözüne uyku girmemişti fakat buna rağmen sevimli karısı uyurken sessiz bir şekilde onu izliyor ve uyandırmaya kıyamıyordu. Zehra'nın düzenli nefesinin sesini dinlerken yüzünde mutlu bir tebessüm vardı.

Artık ona eskisi gibi uzaktan hayran hayran bakmakla yetinmiyor, tıpkı şu anda yaptığı gibi dilediği her an uzanıp ona dokunabiliyordu. Aralarındaki bu gelişme Hande için bulunmaz bir lütuftu. Zehra'nın yanağını okşarken çenesine kadar kaydırdığı parmaklarına değen nefesinin ısısı yılların soğuttuğu kalbini ısıtıyor, onu görünmez duvarlarının arasından çekip çıkarıyordu.

Yıllarca karşılaştığı herkes bir şekilde onu insan olmadığına inandırmaya çalışmıştı ancak Zehra tüm o kargaşalar içinde hayatına doğan güneşten farksızdı. Gerçek bir güneşti, tıpkı soyadı gibi...

Aklına karısının soy ismi geldiğinde ilk önce yüzünde tatlı bir tebessüm belirdi fakat hemen sonrasında onu asla kendi soy isminde göremeyeceğinin verdiği hüzünle yüzündeki tebessüm belli belirsiz kırık bir çizgiye dönüştü. Hiçbir zaman tam anlamıyla devletin gerçek gördüğü bir birliktelikleri olmayacaktı oysaki onun bir Baladın olmasını ne kadar da çok isterdi...

Yavaşça mırıldanıp tatlı rüyasından uyanmaya başlayan karısı göz kapaklarını ağır ağır açtığında karşısında onu bularak gülümsedi. Zehra'nın yüzündeki neşeli tebessüm Hande'ye de sıçrayarak anında yüzündeki hüzünlü tebessümü daha parlak olan gerçeğiyle değişti.

Onu karşısında bulduğu için irkilmemiş, şaşırmamış, rahatsız olmamıştı. Sanki olması gereken buydu ve Zehra her sabah uyandığında ilk onun yüzünü görüyormuşçasına yanağını okşayan elinin yüzündeki varlığını bile yadırgamamıştı. Tüm bunları canlı bir şekilde yaşamak, hissetmek Hande için gözlerini dolduran bir yenilikti. O da tıpkı Zehra gibi aralarındaki sınırın sessiz bir şekilde kalkışına yadırgamamak, normalmiş gibi alışmak istiyordu ancak yaşadığı onca zorluklardan sonra hayatın ona birden bire en çok istediği şeyi bu kadar kolay bir yoldan; hiç savaşmadan, hiçbir bedel ödemeden, hiç didinmeden vermesine hayret ediyordu. Yine de buna alışmak istiyordu. Tüm bu yaşananların bir gün hayretlerle izlediği, gerçekleşmesine inanmadığı bir manzaradan çıkıp onun gerçeğine, normaline dönüşmesini düşlüyordu.

"Sana bugün sürprizim var," dedi, Zehra'nın yanağındaki elini eline alıp okşamasını izlerken. Elini izleyen karısının kaşları o kadar çatıktı ki, Hande bir an için söylediğini duyup duymadığından endişe etti.

"Elin için annemin bir zamanlar askerden dönen abime yaptığı o merhemden yapacağım. Abimin silahın kabzasından suluk yapan eline iyi gelmişti o merhem umarım sana da iyi gelir."

Evet, yanılmamıştı. Zehra, söylediğini duymamıştı çünkü hala da elinin içini okşarken yüzündeki dalgın, hüzünlü bir ifadeyle onunla konuşmaya devam ediyordu.

"Bu evde herkesten daha fazla senin çalıştığını görmek içimi acıtıyor."

"Üzülme," dedi Hande ve uzanıp bir diğer eliyle Zehra'nın yanağını okşadı. İzlemeye doyamadığı yeşiller anında kendi çekik gözlerine kaydı ve Hande gülümseyerek bu gözlere ömrü boyunca bakabilmekten başka hiçbir dileğinin olmadığını düşündü.

SUEDA / gxg / g!pHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin