*35*

1.1K 185 24
                                    


Keyifli okumalar🫀✨🫶

---

Dağın tepesindeki eski manastır, zamanın izlerini taşıyan taş duvarlarıyla ayakta kalmaya çalışıyordu. Yüzyıllar boyunca doğanın hırçınlığına ve insanın ihmaline direnen bu yapı, şimdi iki sevgilinin sığınağı olmuştu. Manastırın dış cephesindeki taşlar, yılların verdiği aşınmayla kararmış, yosunlarla kaplanmıştı. Pencerelerden içeri süzülen yağmur damlaları, boş koridorlarda yankılanan ritmik bir melodi oluşturuyordu.

Dışarıda sağanak yağmur, toprağı döverken, manastırın içinde, eski ahşap bankların arasında, altlarına serdikleri çalı çırpının üzerinde iki genç kadın uyuyordu. Hande, yorgunluktan bitap düşmüş bir halde derin bir uykuya dalmışken, Zehra gözlerini ondan ayıramıyordu. Hande'nin yüzü, gecenin karanlığında bile belirgin olan sert hatları ve ağır işlerin yorgunluğu yüzünden çizgilerle doluydu. Ancak, Zehra için bu yüz, dünyanın en güzel yüzüydü.

Zehra, Hande'nin saçlarını nazikçe okşarken, kalbinin derinliklerinde bir huzur ve aynı zamanda bir endişe hissetti. Hande, sırf onu seçtiği için ailesi tarafından reddedilmiş, incitilmiş ve şimdi de hayatı tehlikeye atılmıştı. Zehra, Hande'nin bu fedakarlığını düşündükçe, içi hem sevgiyle hem de suçlulukla doluyordu. Onu ne kadar sevdiğini düşündü; bu sevgi, bütün korkularını ve endişelerini unutturacak kadar güçlüydü.

Manastırın içinde yankılanan yağmurun sesi, Zehra'nın düşüncelerine eşlik ediyordu. Hande'nin uyurken ne kadar huzurlu göründüğünü izlemek, Zehra'nın içini biraz olsun rahatlattı. Ancak, geleceğe dair belirsizlikler, zihninin bir köşesinde hep var olacaktı. Zehra, Hande'nin kendisi için yaptığı fedakarlığı asla unutmayacak ve onu korumak için elinden geleni yapacaktı.

Manastırın duvarları, iki sevgilinin arasındaki bu derin bağı saklayan sessiz tanıklar gibiydi. Zehra, Hande'nin yüzünü izlerken, onunla birlikte geçirdiği her anın değerini biliyordu. Bu harabe manastır, onların sevgisinin sığınağı olmuştu ve burada, yağmurun sesiyle dolu bu gecede, Zehra, Hande'ye olan sevgisini bir kez daha derinden hissetti. İyi ki kader onları bir araya getirmiş diye düşündü. Onsuz şükür edeceği bir hayatı olmazdı.

Sevgilisi uyanıyordu...

Hande gözlerini açtığında, Zehra'nın büyük bir aşkla onu izlediğini fark etti. İlk önce bir duraksadı, sonra yavaş yavaş yüzüne merhamet dolu bir gülüş yayıldı. "Hiç uyumadın mı sen?" diye sordu.

Zehra, utangaç bir gülüşle başını salladı ve yüzünü Hande'nin boynuna gömdü. Boynunda saklanarak mırıldandı. "Güzelliğine dalmışım. Sabah olduğunu gözünü açıp bana baktığında fark ettim."

Onu şımartıyordu. Hande, Zehra'nın yüzünü elleri arasına alıp öptü. Yüzünde aptal bir gülümseme belirdi. "Günaydın o zaman."

"Günüm aydı," dedi Zehra, ancak yüzünde buruk bir tebessüm belirdi.

Hande hemen bir sorun olduğunu fark edip yattığı yerden doğruldu. "Neler oluyor Zehra?" diye sordu.

Zehra, gözlerinde biriken endişeyi saklamaya çalışmadan konuştu. "Seni kaybetmekten korkuyorum Hande. Ailenden ve onlardan gelebilecek tehlikelerden..."

Hande, Zehra'nın yüzüne dokunarak onu sakinleştirmeye çalıştı. "Doğduğumdan beri bana böyle gözlerle bakan bir çift göze hasretmişim meğerse. Seninle nerede olursak olalım, vatanımdaymışım gibi hissediyorum. Sen benim özüme döndün," dedi.

Zehra, Hande'nin sözleri karşısında gözyaşlarını tutamayıp boynuna sarıldı. "Sana bir şey olmasın," diye fısıldadı.

Hande, Zehra'nın alnına bir öpücük kondurdu. "Ne bana ne sana bir şey olmayacak," dedi. "Birlikteyiz ve birbirimize sahip çıkacağız."

SUEDA / gxg / g!pHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin