Kontrol edemeyecek kadar yoruldum umarım çok fazla harf ve kelime hataları yoktur. Keyifli okumalar :)
Bir sonraki sabah uyandıklarında Zehra bitkindi. Hande, genç kızın yanaklarına, boynuna sıçrayan kırmızı lekeyi görebiliyordu. Tüm dikkati Zehra'dayken bir taraftan yer yatağını toplamaya çalışıyor, bir taraftan da halsiz bir şekilde ayakta durmaya çabalayan genç kızın neyi olduğunu anlamaya çalışıyordu. Zehra, yatağın sol tarafından dolanıp, Hande'nin durduğu sağ tarafına geçtiğinde neredeyse ayakucunda sendeleyerek onu tutmak için uzanan uzun kollar olmasaydı, yere kapaklanacağı bir güçle öne doğru devrildi.
"Zehra, sen yanıyorsun."
Hande'nin kollarının arasındaki bedenin ısısı bunaltıcıydı. Zehra'yı belinden kavradığı gibi bir eliyle de güçsüz kollarını boynuna dolaması için ensesine yönelterek hemen ardından boşalan elini dizlerinin arka büklümlerine yerleştirerek ilk defa karısıyla yakın temas çizgisini aştığını umursamadan onu kollarına aldı ve doğrudan odalarının kapısına doğru yürüdü. Kapıyı açtığı anda soğuk rüzgar vurdu henüz yeterince giyinemediği çıplak vücuduna. Üzerinde sadece atleti ve uyku eşofmanı vardı. Yalınayak bir şekilde avluya çıktığı anda soğuğa aldırmadan doğruca merdivenlere yöneldi ve sabahın erken saati olduğuna, avluda henüz kimselerle karşılaşmadığına içinden şükrederek alt kattaki eski ve sadece odun sobasıyla zar zor ısınan iri taş hamama girdi.
"Zehra, beni dinlemeye ihtiyacım var" dedi, tane tane konuşmaya özen göstererek. Zehra, yarı baygın şekilde çenesini omuzuna bastırmış sadece küçük mırıldanmalarla onu duyabildiğini göstermeye çalışıyordu. Hande, tatlı, küçük yükünü üzeri tahtalarla örtülü üzerinde oturup kurulandıkları ve kıyafetlerini giyindikleri hamamın iç bölümündeki banka bıraktı ve Zehra'nın ayaklarının arasına çömeldiği gibi yüzünü elleri arasına alarak zar zor açık tutabildiği yeşil gözlerinin odağını yakalamaya çalıştı. Ateş doğu topraklarında kış gününde onlarınki gibi kasabaya uzak bir köy için ölüme neden olabilen bir hastalıktı ve Zehra şu anda havala geçirmenin eşliğindeydi. Ateşini düşürebilmesi Hande'nin tıpkı soluduğu nefesi kadar öncelik verdiği en önemli şeydi şu anda ama her şeye rağmen ona dokunmadan önce rızasını almaya ihtiyaç duyuyordu. En azından bilinci üzerindeyken.
"Seni yıkaması için kızlardan birini çağırırsam evdekiler neden karıma kendim yardım etmediğimden işkillenip daha çok üzerine gelebilir ve bu benim istediğim en son şey bile değil. Sırf benimle olduğun için yeterince zorlukla mücadele ediyorsun."
Cümlesini yarıda keserken her iki avucuyla da Zehra'nın terden kızarmış yanaklarını okşayarak bir elini alnında bir diğerini ise ensesinin arkasında tutarak Zehra'nın yüzünü kendi yüzünün önüne getirdi ve genç karısıyla göz teması kurarak neredeyse burun buruna birbirlerine dokunabilecekleri bir şekilde yüz yüze kaldılar.
"Üzerindekileri çıkarıp sana ılık suyla duş aldıracağım. Lütfen bunu yapmama izin ver çünkü çok fazla ateşin var."
Zehra, başını yan dönüp içeri girdikleri kapıya baktı. Hande'nin anında nefesi korkudan boğazına yapıştı.
"Başka birisinin sana yardım edebilmesini çok isterdim ama maalesef benden başka bir seçeneğin yok. Bunun için üzgünüm."
Başını önündeki kadının utancını paylaşarak önüne eğdi Hande. Uzanıp Zehra'nın avucunda duran elini tuttu ve yeniden eğilip onun dizlerinin önünde çömelirken avucunun arasında sıktığı elini yanağına yaslayarak avuç içini dudağına bastırıp öptü.
"Hatırlıyor musun bir keresinde duymadığımı sandığın ama duyduğum bir cümle fısıldamıştın kendi kendine."
Zehra, yüzünü kapıdan dönüp onu dolu gözlerle izleyen badem gözlere baktı. Alnından yavaşça akan ter damlası Hande'nin takip ettiği bakışları arasında çenesine doğru süzüldü. Hande, zaman kaybetmeden bakışlarını tekrar yeşillere çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUEDA / gxg / g!p
Romance"Sonra o çıkıverdi karşıma, hem de en ihtiyaç duyduğum anda... O, güven duygusuna en muhtaç olduğum anda çekip çıkarıverdi beni..."