*10*

1.9K 209 45
                                    

Keyifli okumalar bal çocuklarım benim 💕


Zehra, odaya girdiğinde Hande uyanıktı. Kendi ama günlerdir ona yabancı olan yatağında gözüne bir türlü uyku gitmemişti. Zehra, odalarının kapısını araladığı an göz göze geldi yatağa bakan koyu yeşillerle. Hafif, utangaç bir tebessümle yanağındaki gamzeleri belirginleştiğinde yatakta doğrularak sırtını yatağın başlığına dayadı.

"Uyumamışsın?"

Zehra, yarı sorgulayıcı yarı eminlikle yatağa yaklaşırken Hande'yi izleyerek sorguladı. Bakışlarındaki kuşku genç kadının yanağındaki çukurları gördüğü an yerini tebessüme geri bıraktı ve başını sağa sola sallarken elindeki tepsiyle birlikte yatağın bir köşesine oturdu.

"En azından uzanarak da olsa dinlendin. Şimdi de seni doyurma zamanı."

Elini sevecenlikle yorganın üzerinden Hande'nin düz karnının üstüne koydu ve alayla okşadı. "Acıkmış olmamız lazım."

Hande, kaşlarını çattı. Ardından ise sesli bir şekilde gülerken "kendimi sakat gibi hissediyorum" diye itiraf etti. Onunla böyle ilgilenilmesine alışık değildi. Zehra'nın gözleri anında kullandığı ifadeyle birlikte sulandı ve aniden gözlerine bakarken Hande ancak ne söylediğinin farkına varabildi. "özür dilerim" dedi, içini geren bir duyguyla. "İçinde bulunduğum durumumu hatırlatmak istemezdim." Bakışlarını onu izleyen yeşillerden kaçırarak Zehra'nın kucağındaki tepsiye indirdi. "Özür dileme" dedi Zehra ve sesinin sert tonu Hande'nin bakışlarını yeniden yüzüne kaydırmasını sağladı. "Sen sakat değilsin. Kendine bunu nasıl yakıştırırsın?" Bu sefer de ses tonu birkaç saniye sonrasında ağlayacakmış gibi boğuk çıkıyordu. Hande, elini yanağına doğru uzatırken, "Kendimi öyle görmüyorum" diye itiraf etti, sonrasında ise düşünceli bir şekilde gülümserken bakışları işlemeli yorganın kıvrımlarına doğru kaydı. "Öyle görülmeye alışmışım sadece."

"Onları dinleme" dedi Zehra tekrar ve burnunu çekerken küçük çocuklar gibi dudak büktüğünden habersiz tepsinin içindeki ekmeğe uzandı ve onu aldığı gibi ikiye bölerek sulu çorbanın içine doğradı. "Mutfakta pek fazla bir şey yoktu bende bulduklarımdan ancak sana bu sebze çorbasını yapabildim." İlk kaşığı Hande'nin dudaklarının arasına bıraktığında uzun boylu kız tebessümle yutkundu. "Tadı gayet güzel, eline sağlık."

Zehra, neşeyle diğer kaşığı doldurmak için kasenin içine bıraktığında Hande hayranlıkla onu izliyordu. Birilerinin onunla bu denli ilgilendiğine alışamayacağı ortadaydı. Bakışları ağır ağır Zehra'nın kırpıştırdığı kahve tonuna bulanmış kirpiklerinden onu çevreleyen yeşil gözerine, düz yüzüne yakışır burnuna, hafif aralık dudaklarına kaydı. Yutkunduğunu ancak Zehra yeni bir kaşığı daha ona uzatırken fark edebildi. Zehra, gerilen yüzünü fark ederek elini yarı yolda durdurdu. "Birinin sana yardım etmesinden hoşlanmıyorsun değil mi?" diye sordu nezaketle. Hande ise yorgun bir şekilde gülümsedi. Bir sorunun ağırlığı var mı diye sorsalar kesinlikle eliyle bu soruyu işaret ederdi onlara. "Bana yardım edenler günün sonunda hep benden beni yaralayacak bir şeyler aldılar." "Ben yapmayacağım" dedi Zehra mekanik olarak ve elindeki kaşığı kaseye bırakır bırakmaz elini Hande'nin yanağına bırakıp zar zor aralıklarla görebildiği gamzesinin yerini okşadı. "Bana güveniyor musun?"

Neden böyle bir soru sorduğunu bilmiyordu ama Hande'nin güçlü duruşunun altındaki çaresizliği kalbine işliyordu. Boğazı düğümlenirken nefes alamadığını hissetti. Dudaklarını aralayarak biraz da olsa oksijen çekebildi içine ve beklentiyle büyük bir merakla onu izleyen kahvelere baktı. "Güveniyorum!" Üzerine düşünülen bir cevaptı bu. Zehra bu kararın ardındaki ağırlığı vücudunu ele geçiren titremenin yoğunluğuyla birlikte hissederken elini tekrar kasenin içindeki kaşığa uzatarak bakışlarını onu delici bir ifadeyle izleyen gözlerden kaçırdı.

SUEDA / gxg / g!pHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin