*22*

1.7K 230 100
                                    




Evet bölüm şarkımızı yine bölüme uyan bir şekilde seçtim :) Yakında DJ'liğe de başlayacağım az kaldı :D

Doğrusu, yanlışı, ağrısı, sancısı ne varsa yaşanacak
Gözyaşı, ayrılık, pişmanlık, dargınlık hepsi benim olacakAl beni, sarıl bana, beni koru kollarında, korkuyorumİçimde yılgın rüzgarların ayak sesleri
Sende daha yeni yeni kavak yelleri...





Eve yaklaştıklarında kapının ağzında gördükleri atlar Hande'nin kaşlarını çatmasını sağladı. Zehra, önde oturmuştu her zamanki gibi bu yüzden de bileklerine tutunduğu elleriyle bileklerini sıktığında Hande bakışlarını atların üzerinden çekip kollarının arasında oturan karısına döndü.

"Babamlar gelmiş," dedi Zehra, şaşkın bir ses tonuyla. Sesi anında en neşesiz en kısık haline dönüşürken Hande'nin içindeki endişe bir o kadar arttı.

"Misafir gelmelerinin nesi kötü olabilir ki? Niye bu kadar gerildin?"

"Gerilmedim," dedi Zehra ve sonunda ses tonundaki düşkünlüğünden kaçınarak kafasını kaldırıp onu izleyen çekik gözlere baktı. "Sadece sevinmedim. Her kız evladı babasını göreceği için sevinmez."

Kafasını salladı Hande, onu anlıyordu. Nede olsa Zehra, onu köyün görmezden geldiği ve insandan saymadığı birisiyle evlenmeye zorlayan bir babaya sahipti. Adamı neden sevmediğini anlayabiliyordu.

"Hey!"

Bakışlarının önündeki düşünceler dağılan sis gibi parçalanıp yeniden Zehra'nın yüzünü ortaya çıkardığında Hande onu izleyen yeşillerdeki hayranlıkla karşılaştı. Zehra, yanağındaki elini şakağına çıkararak çatık olan kaşlarının arasına getirdi ve kaşının üzerini okşarken kıkırdayarak onun da gülümsemesini sağladı.

"Seninle evlendiğim için pişman değilim. Bu belki de babamın bilmeden bana yaptığı en büyük iyilikti ancak evlendiğim kişi senin yerine bir başkası da olabilirdi. Bana eziyet edecek, hor görecek, incitecek biri..."

"Kim senin kadar güzel bir kızı incitmek ister ki," dedi Hande ve elini uzatarak o da tıpkı Zehra gibi karısının yüzünü okşadı.

Zehra, bir süre ona her şeyden habersiz masum bir aşkla bakan çekik gözleri izledi. Sonra ise kafasını sağa sola sallarken, "Bu toprakların erkeklerinden tiksiniyorum," dedi. Hande'nin sol bileğinde duran elini sıkarak kafasını karısının omuzuna yatırdı. "O erkeklerin de başında beni bir mal gibi gözden çıkaran babam geliyor."

"Sen çok değerlisin."

Hande'nin kulağına fısıldadığı üç kelime onu tüm huzursuz düşüncelerinin içinden çıkarıp gülümsemesini sağladı. "Hadi içeri geçelim," dedi, bu sefer daha bir neşeyle. Attan inip onu almak için kollarını uzatan karısının bileğine tutunduğunda kapıya bakarak, "Hem belki kardeşlerimden birini yanında getirmiştir."

---

"Êvar baş hemûyan." (Herkese iyi akşamlar)

Hande, odaya girer girmez onunla göz göze gelen yeşillerdeki tiksintiyi görmezden gelmeye çalıştı. Ona nasıl davrandığının bir önemi yoktu, o adam Zehra'nın babasıydı. Ona saygıda kusur etmek istemiyordu. Fakat yine de adamın yeşillerinde gördüğü, gizlemeye bile gerek duymadan apaçık bir şekilde ona yansıttığı tiksinti dolu bakışlar canını yakıyordu.

SUEDA / gxg / g!pHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin