3 | İlkimsin ve Sonum Değilsin

137 52 0
                                    

"İlaçlarını almıyorsun."

Başlamıştık işte. Karşısındaki koltuğa geçtiğim andan beri tırnak etlerime eziyet çektiriyordum. Dudaklarımı kemiriyordum istemsizce.Bu kadının doğruları gözümden anlaması kanıma dokunuyordu ama ilelebet kendimi savunmaya istekliydim.

"Alıyorum, gayet düzenli ilerliyorum."

"Hazen," dedi nefesini bıkkınlıkla bana doğru yönlendirirken. "İlaçlarına devam etmezsen çok büyük zorluklarla karşılaşacaksın." Parmaklarını kenetleyip masaya yasladı kollarını. Olayın ciddiyetini yansıtmaya çalışıyordu karşısındaki sorumsuz kadının tekine. "Bilincine var bunların artık."

Kafamı sallayarak onaylayabiliyordum sadece söylediklerini. Bilincindeydim her şeyin ama belki de bunu yaşamak istiyordum.

"Daha çok çabalayacağım."

Yerimden kalktığımda arkamda duyduğum tek şey "Lütfen." cümlesi olmuştu. Kapıyı örtüp çıktığımla yüzleşmek istemediğim gerçeklerle yüzleşmek aklımın tilkilerinin bir o yana bir bu yana dolaşmasına neden olmuştu.

Binadan ayrıldığımda temiz hava yüzüme az önceki gerçeklerin çarptığı gibi çarpıvermişti. Rüzgârın esintisiyle beraber omuzlarımdan geriye uçuşan saç tutamlarımı ardımda bırakarak adımladım.

Yol kenarında tek boş kalan bankı da ben doldurduktan sonra, geçen sene kendime doğum günü hediyesi olarak aldığım el çantamdan paketimi çıkardım. Bir dalı parmaklarımın arasına yerleştirerek ucunu yakıp dudaklarıma yönlendirdim.

Kahrolası dünyayı yaşanabilir kılan tek şey şu ciğerlerimi yakıp kavuran zıkkımdı. Ergen isyanları basmıştı sanki. Bünyemdeki her olayını arşa çıkarıyor, kendime daha da büyük sıkıntı ediyordum.

Duman dudaklarım arasından temiz hava diye adlandırdığım atmosferi delip geçerken gözlerime bir sis bulutu çökmüştü. Ellerim banka yaslandığımda başım öne düşmüştü. Kafa karışıklığımdan yerdeki taşların dizilimine bakıyordum artık.

Bir, iki, üç derken çektiğim nefeslerin ardı arkası gelmiyordu. Parmak ucumla kaç tane sigara izmariti ezdiğimi saymaktan vazgeçmiştim artık.

Telefonuma gelen bildirim sesiyle irkildiğim vakit çantanın içini maden arar gibi teştim. Nihayetinde telefonla temas ettiğim vakit tuş eşliğinde ekranı açtım. Sosyal medyadan gelen bir bildirimdi.

Ne?

Karşı komşumun beni takip etmek istemesine dair bir bildirimdi. Dudaklarım hafifçe kıvrılırken geri bildirim yollayıp yollamamak konusunda kararsızdım.Telefonu "balım" diye açtığını unutmamış, başıma iş almak istemediğimden birkaç dakikalığına düşünmeye almıştım kendimi. En sonunda geri takibi yolladıktan sonra yerimden ayaklanmıştım.

Eve nasıl geldiğimi bile hatırlamıyordum. Bedenimin yorgunluğu psikiyatristten ayrıldığımdan beri meydandaydı. Kendi üç dünyama dönmüştüm, çıkamıyordum. Bir kabus içindeydim, birinin beni tokatlaması gerekiyordu. Uyanamıyordum.

Her zamanki yerden ilacımı almış ve bir yudum suyla boğazımdan kaymasına izin verdikten sonra sabahtan akşama kadar pineklediğim koltuğuma yerleşmiştim. Bir şeylerle meşgul olmam gerekiyordu. Bir işe girmem gerekiyordu ya da bir hobiyle uğraşmam gerekiyordu. Duvarlar üstüme üstüme geliyordu artık.

İş ilanı sitelerinden birine girdiğimde parmağım sürekli ekrandan aşağıya kaymak durumunda kalıyordu çünkü asla kendime göre bir iş bulamıyordum. Bulsam dahi paraları çok azdı.

Dakikalarımı hebâ ettiğime değmeden iş arama olayına tam o an ara vermiştim. Yeterliydi. En sonunda kafama yatan bir fikirle telefonu bırakıp yatak odasına koştum. Fazla dağınıktı burası, aradığımı bulabileceğimi sanmıyordum.

Deli Divâne | +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin