9.2

75 41 0
                                    

Perdeden heyecanla uzaklaştım derhal. Kalbim güm güm atıyordu. Ben ona karşı sessiz kalmıştım o gördüklerim yüzünden ama o kalmazdı belki de.  Ya her şey sarpa sarsaydı? Ya benimle bağını koparsaydı her şeyi yanlış algılayarak?

Ama o da yaptı?

Yeni dolu dolu vakit geçirmeye başlamıştık. Birbirimizi daha derinden tanımanın yollarını aradığımız aşamadaydık. Birlikte olmamız, hakkımızda her detayı öğrendik anlamına gelmiyordu. Görseydi Eymen'i, ne yapardı, ne derdi çıkaramıyordum. Tek savunmam evinde onun da bir kız olmasıydı. Kısasa kısas.

Eymen içeriye girdiğinde apar topar öbür koltuğa geçtim. Bu hallerimle ona yakalandım sayılırdı. "Ne oldu?" dedi bir anda. Nasıl açıklayabilirdim karşı komuşumu kestiğimi? "Bir şey mi oldu?"

"Yok ya," dedim öksürerek vakit kazanmayı çabaladıktan sonra. "Öyle bir baktım dışarıya falan." Güler yüzümü geri takınarak kuşkucu bakışlarını silmesini başarmıştım. "Çok mu sigara içiyorsun sen?"

Yavaş yavaş eski yerini alırken kafasını salladı sorumu onaylayarak. "Hayat içtiriyor." Çenesiyle beni işaret etti ardından. "Ya, sen?" Sonrasında arkasına yaslanarak sorusunun cevabını bekledi. "İçiyor musun?"

Koltuğumun öbür ucuna fırlattığım sigarayı kaparak kaldırdım yukarıya. "Asla." Sehpanın üstüne koyarak ben de onu taklit edercesine ardıma yaslandım. "Sigara içmek öldürür."

"O'nsuzluk da öldürüyor be yavrum."

"Ah, ulan be!" Çakmağı yakarak bir sağa bir sola gezdirdim alaycı şekilde. "Yak abime yak." Gülerek geri elimdekini koyduktan sonra onun da gülme evresi sona erdi. Neyse ki şaka anlayışımız benziyordu şu ana kadar.

"Senin ilişki durumun ne? Aktif, pasif; boşanık, dul, evli?"

"Hah, ne güzel nokta atışı yapıyorsun sen?" dedim elimi koltuğun kol kısmına vurarak. Çıkan kumaş sesi kulakları çınlatırken çenemle pencereyi işaretledim. "Aha, tam karşıda."

Gözleri kocaman büyüdü, sanki beklemiyordu ya da farklı bir olay vardı. Sırtını yasladığı yerden çekerek öne doğru eğildi hafifçe. "Kızım," dedi balkonu işaret ederek. "Sigara içerken adamın teki bana bakıyordu. Dedim, bu niye bana bakıyor." Dudaklarını sımsıkı bastırdı. "Ah ulan, baştan desene!"

"Ay, ben ne bileyim Eymen!" Sinirle oturduğum yerden kalkarak başımı ellerimin arasına aldım. Kaşlarım çatık olduğundan, suratsız gözüktüğüme emindim. "Onun da evinde bir kız var, üstelik sevmediğim bir arkadaşı!" Parmağımla işret ettim camı yeniden. "Beni ekti! Biz kutlama yapacaktık, ekti o kız yüzünden beni!"

"Yavrucuğum," dedi o da ben gibi yerinden ayaklanarak ama benim aksime sırıtıyordu o. "Bir sakin mi olsan? Kim o kız, gel anlat." Beni belimden tutarak az önce kıçımın yapıştığı kumaşa yeniden oturttu. "Anlat tek tek."

"Bak o kız var ya, aha, bunun," dedim yeniden camı bir hışımla işaret ederek. "Arkadaşı!" Bağırıp Eymen'i ceketinin omuzlarından silkeledim. "BİZ KUTLAMA YAPACAKTIK SEVGİLİMLE AMA O? O, O ZİLLİYİ TERCİH ETTİ!"

"Zilli?"

"EVET!"

"Sen içine atmışsın çok. Gözlere bak, ağlamaklı."

Kafamı salladım iki yana. Ağlamıyordum ki, beni kandırıyordu. Bunun için ağlayamazdım, aynı durumun içindeydik üstelik. O da ağlasın o zaman.  Ben ağlayacaksam o da kendini ağlatsın.

Gözlerimi elimin tersiyle silerek burnumu çektim. Bu ıslak gözlerimin sebebi hüzün müydü, yoksa sinir miydi? Ya da, kimsenin yeniden ilk tercihi olmamamın yüzüme çarpışı mıydı?

Deli Divâne | +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin