8.1 | Ya Kal Ya Da Git

82 42 0
                                    

"Oğlun?" dedim kaşımı kaldırarak. Şaşkınlık içerisindeydim. Neye uğradığımı hala anlayamıyordum. Şaşkınlığımı minik çocuğa belli etmemek için çaba sarf ediyordum ve güler yüzümü takınıp küçük bebenin boyuna eşit şekilde değildim.

"Selam! Tanıştığımıza çok memnun oldum."

"Ben de."

Sarışına yakın bir oğlandı, babasına hiç çekmemişti. Belli ki annesinin genlerini taşıyordu. Güzel çocuktu, annesinin hakkını yiyemeyecektim.

"Hiç sana benzemiyor bu." dedim kafamı Uygan'a kaldırarak. Bi gülme seansı almıştı kendisini. Halâ olanları aklım almıyordu ama bir şekilde adapte olmak zorunda olduğumu düşünüyordum.

Sarışın civcivin saçlarını sevecen bir tiple okşayarak olduğum yerde doğruldum, yeniden Uygan'ın boyuna yaklaşarak. Bir yere gidiyor gibiydiler, el eleydiler.

"Gidiyorsunuz sanırım, sizi tutmayayım."

"Canı hamburger çekmiş, beyefendinin."

Söylemine karşı gülerek kafamı salladım onaylarcasına. Sabırsız olduğu babasının elini iki eliyle çekiştirmesinden belliydi. Babası diyordum ama halâ karşımdaki adamın baba oluşuna inanamıyordum. Koca bir şaka gibiydi her şey.

"O zaman afiyet olsun size." dedim Atlas'a bakarak. Beni sevmiş gibiydi, göz göze geldiğimizde gülümsüyordu. Çocuklarla çok pozitif iletişim kurabilen biri değildim ama ilk defa benimle tanışmak isteyen bir çocuk gördüğüm için heyecanlanmıştım. "Karnınızı iyi doyurun."

El sallayarak onlarla beraber apartmana geri girerek evime yöneldim. Daireme girer girmez soğumuş yemeğime dönerek yemeğe devam ettim hiçbir şey olmamışcasına.

Çocuk ona benzemiyor ki? Bence yalan söylüyor.

Hadi ama. Kandırma kendini, o bir baba ve sana ayıracak bir vakti yok.

Doğru.

Benden hoşlanması neyi değiştirirdi ki? Ben bir babayla birlikte olamazdım herhalde? Saçmalık olurdu bu. Bana vakit ayıramazdı, benimle rahat bir biçimde iletişim kuramazdı, belki de beni çocuğuna alıştırmazdı. Hadi ama, benden hoşlandığını söylemen neyi değiştirir Uygan?

Boşa çıkan yemek tabağımı yıkanmaya atarak çalan telefonumla irkildim. Masada titreyerek kendini duyurmaya çalışan ve can çekişen telefonuma gözlerimi çevirdiğimde kayıtlı olmayan bir numara olduğunu öğrendim.

Genelde kayıtsızları açmazdım ama iş olaylarım olduğu için açıyordum bu günlerde. Telefonu kavrayıp parmaklarımı sola kaydırarak aramayı cevapladım bir "alo" diyerek.

Telefonun ucundaki, katı erkek sesi sesime karşı cevap verdi hemen ardımdan. "Alo? Hazen Hanım'la mı görüşüyorum?"

"Evet, buyurun."

"Bugün başvurunuzu yapmışsınız sanırım. Ve, yarına bir fotoğraf çekimi hazırladık sizin için. Ajans kaydınız için."

Dakika bir gol bir. Başvurumun ardından kamera karşısına geçeceğimi düşünmemiştim hiç. "Ajans için derken?"

"Yani, tekliflere sizi sunmamız için bir çekim lazım. Gerilmenize hiç gerek yok."

Gerginliğim telefonum öbür ucuna bile yansımıştı belli ki. "Ha, tamamdır. Olur. Saat kaçta?"

"Sizi yarın 14.00'te bekliyoruz uygunsa."

"Evet, uygundur."

Zaten yaptığım bir iş mi var ekstra? Ya yatıyorum, ya uyuyorum, ya yemek yiyorum ya da karşı komşumu kesiyorum işte.

Deli Divâne | +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin