15 | Tek Dileğim Sensin

42 9 0
                                    

Bugün Nisan 7'ydi. Bugün sürpriz bir gündü. Uygan'ın doğum günüydü. Bir hafta önceden plan program çıkarmıştım. Telefonuna gizlice girerek arkadaşlarının numaralarını alıp, her birine mesaj atmıştım bugün için. Aslında devasa bir organizasyon değildi fakat yine de işi elime almak istiyordum.

Çocuklar bugün Uygan'ı oyalayacaktı. Pasta siparişi vermiştim, daha o evime gelecekti ve oturma odasını düzenlemem gerekiyordu. Ona aldığım hediyeyi ise paketlemem de cabası. Yapılacak çok iş vardı.

Öğlen civarlarında yattığım yerden kalkarak salona ilerledim. Dün aldığım malzemeler kenarda poşette duruyordu. Poşetin içinden çıkardığım balonları karşıma dizdim.

Yaş balonları şişirmeye başlamıştım ama bu devasa balonlara nefesim zor yetiyordu. Şişirirken başım ağrımıştı sürekli olarak. Neyse ki yarım saat sonra '36' yazısını görebilmiştim balonlarda. Şiş balonları bantla tül perdeye sabitledim. Bu biraz zor olmuştu çünkü orantılı yapmak istiyordum.

Birkaç ortalıkta gezinen renkli balonlarda şişirdikten sonra, başın şişirme devrini örtmüştüm. Sırada, hediyemi paketlemek vardı. Ona aldığım hediye Fenerbahçeli bebek zıbını ve bir oyuncu kulaklığıydı. Çocuğumuzla ileride beraber oyun oynamalarını düşleyerek bu iki hediyeyi almıştım onun için.

Kırmızı bir karton kutunun içine koymuştum. Ardından dışını da beyaz benekli kırmızı bir kartona sarmıştım. Çok şeker bir paket olmuştu. İçime sinmişti. "Tamam," dedim kendi kendime konuşarak. "Bu işte bitiverdi!"

Tam derken kapı çaldı. Gelen Atlas'tı, oğlu. Çok şık giyinmişti. "Hoş geldiniz amanın, bu yakışıklılık da ne." Kesinlikle büyüyünce çok can yakacaktı. Siyah bir tişört, kot pantolon giymişti küçük beyefendi. Tam babasının oğluydu gerçekten. "Geç bakalım." dedim içeriye işaret ederek.

"Çok teşekkür ederim, Hazen abla."

İçeriye geçtiğinde arkasından kapıyı örttüm. Direkt salona yönelmişti. "Woow." dedi halâ yürürken. "Çok güzel olmuş!"

"Her şey baban için bir sürpriz."

"Çok beğenecek."

O kadar emindi ki... Güvenmeden edemedim el kadar çocuğa. En azından elimden geleni ortaya koyuyordum.

Akşam için atıştırmalık bir şeyler hazırlarken saat epey geç olmuştu. Giyinmem ve ortalığı toparlanam gerekiyordu. Son yaptığım poğaçaları da geniş bir kaseye dökerek salondaki masaya götürdüm. Mutfağın dağınıklığını hızlıca alarak yatak odasına yöneldim.

Artık eşyalarımın bir kısmı da bu evde olduğundan akşam giyeceğim elbiseyi de buraya getirmiştim. Karnım artık büyüyordu ufaktan ve yeni bir şey almak zorunda kalmıştım.

Seçtiğim siyah, balık elbiseyi vücuduma geçirdim. Fena durmamıştı. Ufak da bir yırtmacı vardı, kusurlarımı örtüyordu.

Saçlarımı dalgalandırıp makyajıma yönelmiştim. Uzun zaman sonra koyu makyaj yapmıştım ve hiç de fena olmadığı kanısına varmıştım. Kırmızı rujla da noktayı koyduktan sonra hazırdım artık.

Kapı çaldığında delikten baktım, sipariş gelmişti. Kapıyı aralayıp pastayı aldıktan sonra mutfağa götürdüm direkt. İçinden pastayı çıkarıp masaya koydum. Salona götürmek için erkendi daha.

Tekrardan kapı çaldığında hiç delikten bakmaya yeltenmeden kapıyı açtım. Bu yaptığım çok tehlikeliydi ama neyse ki gelen bizim çocuklardı. Hepsi baştan aşağı süzdüğünde aralarında biri 'ok' işareti yaptı. "Yenge fişeksin."

"Buyurun canlar, hoş geldiniz. Acele edelim"

Hiç gereksiz konuşmaya girmeden yeniden söze atladım. "Geliyor mu?"

Deli Divâne | +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin