Kelepçeli bileklerim yatağının soğuk demirine bağlanmış haldeydi, o ise vücudunu sergilemek istercesine karşımda duruyordu. Vücudunun iriliği korkutacak nitelikteydi. Kırmızı ışığın altında bir eser gibi parlıyordu, gözlerimi alıyordu. Bakışlarının altında yazan hınzırlık ufaktan kalbime heyecanı depoluyordu.
Yavaş yavaş adımlıyordu yanıma. Kaşla göz arasında açtığı 'slow' müzikler aramızdaki çekim kuvvetini daha da arttırıyordu. İri gözlerimle bana yaklaşmasını seyrediyordum, bir an önce tenime temas etmesini arzuluyordum.
Adımlarının sonucunda yatağa ulaşmış, dizinin önünde emekleyerek üzerime çıkmıştı. Mırıltıları kulağıma çok rahat geliyordu. Üzerime eğildiğinde önce bağlı bileklerimi öptü birkaç kez. Islak dudakları dokunduğu yeri yakıp geçiyordu.
Bieklerimden kayan dudakları önce saç tutamlarına, sonrasında dudağıma kaydı. Dili, dilimi dansa kaldırarak öpüşmemizi şahlandırmıştı. Kasılan karnım sürekli hareketlendiğinden kendini ele veriyordu. Terleyen parmak uçları elbisemi yukarıya kıvırarak kasıklarıma çıktı. Ani refleksle kendime çekilen bacağımı geri eski yerine yönlendirerek kaldığı yerden devam etti.
Yavaşça öpüyordu beni, incitmeden ve kırmadan. Zaman zaman gözümü kısık şekilde aralıyor, dokunuşlarının arzuyla hareket ettiğini görünce geri yumuyordum.
Ayrılan dudaklarımın ardından elbisemi pilelerinden tutarak bileklerime kadar çıkardı. Muhtemelen onu tamamen bedenimden ayırmak istiyordu ama kelepçelenmiş bileklerim buna müsaade etmiyordu. Göğüs arama çarpan dudaklarını, ellerini sütyenimin etrafında çevreleyerek destekliyordu. İçimdeki kıvılcım koca bir yangına dönüşüyordu zamanla.
Dudakları iniyor, karnımdaki ince tüyleri teğet geçerek bacak arama yöneliyordu. İyice araladığı bacaklarımla beraber çamaşarıma değdiriyordu ıslak dilini. Kasılan ve gerilen göğüs kafesim bu hareketi yüzünden şahlanıyor ve hareketleniyordu.
Tek kelime bile etmiyordu o. Zaman zaman ben adını sayıklıyordum usulca ama tepki bile vermiyordu. Bir helkeltraş gibi narince yaklaşıyor, eserini düzgün bir biçimde yaratmak istiyordu. Tüm dikkati vücudumdaydı şu anda. Öpüyor, dilini temas ettiriyor; aramızdaki sessizliği böyle demoralize ediyordu.
Kafamı hafifçe kaldırdığımda, bacak aramdan başını yükseltip göz kuntağı kuran adama gülümsedim. Gülüşüme karşılık almamla bana daha çok yaklaştı olduğu konumdan ayrılarak. Kasıklarımın üzerine oturdu tam da. İkimizin de gözlerinin içi alev püskürtüyordu.
"Seni ilelebet benim yapacağım." dedi usulca bana tepeden bakarak. "İstiyor musun?" diye eklemeyi de unutmadı. Ona 'evet' dememi dört gözle bekliyordu. Zaten ben de bazı şeyler için daha fazla bekleyemiyordum.
Kafmaı salladım söylediğine onay vererek. "İstiyorum seni." dedim kısk bir tonda. Beni duyabildiğien emindim.
Çamaşarımı bacaklarımdan kurtarak üst bölgeme yöneldi. Önce avuç arasına aldı göğüslerimi, sütyenimden tam olarak onlara ulaşamıyordu. Bu onu delirtebilecek nitelikteydi. Elini sırtmın arkasına attı, kopçayı çözdü ama bir işe yaramadı. Ellerim bağlıydı çünkü. Üşenmeden bütün askılarını çözerek nihayetinde bedenimi bütün kumaş parçalarından kurtardı. Şimdi tüm benliğim ile altında onu izliyordum.
Şimdi avuçlarının altı dopdoluydu. İStediği kadar sıkabiliyordu onları. Zamanla ufak iniltiler dudaklarımdan çıkıveriyordu. Acıttığını anladığından uçlarını öperek gönlümü almaya çalışıyordu.
Geri çekildiğinde kemerine yöneldi direkt. Kemerini çözdükten başucuma koydu. Ardından pantolonundan kurtularak kemerini yeniden kavradı. Kemerin toka kısmını göğüs aramdan tutup kasıklarıma kadar sürüklüyordu ve metalin soğukluğu huylandırıyordu içimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Divâne | +18
Novela JuvenilBir yaşam ne kadar vasat olabilirse, o kadar vasattı bazı yaşamlar. İki yaşam ne kadar alakasız olabilirse, o kadar alakasız ve bağımsızdı. Hazen, hayatını bir boşluğa adamıştı. Kimi zaman o boşluktan kurtuluyor ama bir şekilde yine kendini tanıdık...