Bölüm Şarkısı: Carlos / Yaren - Yanarım
Evdeki Saat - Kendimden Kaçarken-------------------------------------------------------------
Bu bölüm nisadnmez456 'e ithaf edilmiştir. <3
----------------------
"İçiyoruz yine bu gece."
Eymen kadehini kaldırıp bana uzattığında benimkini onunkine çarptırarak 'çın' sesini beraberinde getirdim. İki huysuz bir date'e çıkmıştık ve kim kimi daha iyi destekler resmen yarış içindeydik. Bir o anlatıyor, bir ben... Ama asla benim ağlamalarım dinmiyordu.
Bu ağlamalar belki de artık Eymen'in canını sıkıyordu çünkü garsondan peçete istemekten yorulmuştu. Her gelen peçeteyi burnuma götürüyor, sümüklerimi alıp tabağının kenarına sıkıştırıyordu.
Konuşmaktan çenem yorulmuştu. Üstüne üstlük şarabın etkisi ağzıma yansıdığından artık, dediklerim anlaşılır da çıkmıyordu. Beni yine de dinliyordu çünkü o da çakırdı artık.
Dertlerimizi yanmaktan içkiye vurmuş, içkiler de bizi vurmuştu zamanla. Aval aval yüzümüze bakınıyor, ikimiz de telefonlarımızı kontrol ederek 'onların' aramasını bekliyorduk fakat ne arayan ne soran vardı. Öylece telefonun başında bekliyorduk.
"Çaresiz çaresiz bekliyoruz harbiden."
Sinirden telefonunu ısıran Eymen'in elinden telefonu almak için çaba gösterdim."Salaksın Eymen." Telefonu ağzından çektiğimde geri masaya koydum ve kadehimi yeniden kavrarken. "Biri aldatılır, biri umursanmaz..." Bir yudumu midemden kaydırıp geçirirken ekşiyen yüzümle yeniden dudaklarımı konuşmak namına araladım. "Sikerler böyle işi!"
Mekandaki herkesin duyduğuna emindim bu mütevazi cümlemi. Ufak ufak bakışları üzerimde hissettikten sonra utançla karşımdaki adama geri döndüm. Gözlerini pörtleterek bana bakıyordu, tek utanan ben değildim bu durumda. Birilerini daha utandırmıştım belli ki. Doğruları söylemek ne zaman utanmak oluyorsa!
Masanın üzerindeki elimi dürten parmaklarla sarsılarak gözlerimi kısarak bakındım. 'Kendine gel' dercesine bir hareketti bu, belliydi. "Kızım, sus! Herkes bize bakıyor." Benim ardımdan o da şarabından bir yudum alarak kadehi masaya çarptı. Çıkan 'dank' diye sesle yine yeniden gözler bize döndüğünde kahkahamı engelleyemedim. Birazdan güvenlik tarafından defolacağız diye korkuyordum.
"Kanka, ne yapıyo'sun ya sen öyle?"
Ağzımı yayarak konuşuyordum normalde, şimdi dalga geçmek istediğimden iyice yayılmıştı. Tam ağzıma çarpılmak bir hareketti bu farkındaydım. Onun bana yaptığını ona yaparak elinden dürttüm. "Herkes bize bakıyor oğlum!" Kahkahamı yeniden patlayarak ardıma yaslandım. Zaman epey geçmişti belli ki, camdan baktığımda yoldan geçen insanlar noksanlaşıyordu.
"Kalkalım artık biz."
Eymen elini kaldırıp garsondan hesabı isterken ben de çantamdan cüzdanımı çıkarmakla uğraşıyordum. Elime değen cüzdandan kartımı çıkardığımda gelen garsona kart ulaştırma yarışı yapıyorduk ikimiz."Allah aşkına çek elini."
"Hop, bende o iş."
"Abi'm, bana sal."
"Canım, bendensin."
"Abi biriniz kartını okutabilir mi artık?" Garsonun tekaze etmesine hak vererek elimi çektim Eymen'in ödemesine izin vererek.
"Hesabı ödemene seyirci kalamam." diyerek kafamı başka yere çevirdim ve sağ sola bakındım gülerek. Eymen'de sevdiğim noktalardan biri ortak bir şaka anlayışımız olmasıydı. Yaptığım her şakayı anlaması çok etkileyiciydi kesinlikle. "Tüh ya."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Divâne | +18
Teen FictionBir yaşam ne kadar vasat olabilirse, o kadar vasattı bazı yaşamlar. İki yaşam ne kadar alakasız olabilirse, o kadar alakasız ve bağımsızdı. Hazen, hayatını bir boşluğa adamıştı. Kimi zaman o boşluktan kurtuluyor ama bir şekilde yine kendini tanıdık...