42) İdda

724 55 72
                                    

'Hayır' diye tekrarlıyordu Yıldız içinden. 'Hiç bir zaman olmadı ki..' ama yalnızca 'Saçmalama Mika.' diyebildi sesli olarak.


"Ah hadi ama! Yakışıklı olan sadece yüzü değilmiş. O kasları sende gördün."


"Sana saçmalama dedim."


Yıldızın sesi yüksek çıkmamıştı. Hatta öfkeli bile değil diye düşünürdü Yıldızı tanımayan herhangi biri. Ama sesinde herkesin anlayamayacağı bir tını vardı ve Mika mesajı almıştı.

Yıldız bu tonda konuşmasın, bağırmasından daha kötü olduğunu, daha sinirli olduğu anlamına geldiğini biliyordu. Bu yüzden sadece yüzünü buruşturdu ve kendini koltuğa attı.

Yıllardır uyumamış gibi yorgun olduğunu fark etti yumuşacık minderlerin üstünde gevşerken.

Yıldız da hemen onun yanına oturmuştu. Cebinden çıkarttığı telefonunun şifresini değiştirirken gözünün önünde canlanan Jong Hyun u kafasından atmaya çalıştı.

Yine sebebini anlayamadığı bir mahçupluk hissediyordu. Aynı fotoğraf çekiminde hissettiği gibi.

Göğüsü sıkışıyordu, aldığı oksijen yetersiz geliyordu ve zamanı geri sarmak istiyordu.

Bu his, kaba davrandığı için duyduğu mahçupluk hissi olmalıydı.. değil mi ?



"Şey.. biraz önce.. sizi şirketten gelen stajer falan sanmıştım."

Mete üzerine koyu kahve bol bir kazak giymişti. Boğazlıydı ama yakası bol olduğu için köprücük kemikleri görünüyordu. Kazağın uzun kollarını avucunun içine kadar çekip, ellerini yumruk yapmış, yavaş adımlarla kızların olduğu yöne doğru geliyordu.


Yıldız onu gördüğü anda Jong Hyunu unuttu.

Mete.. Ağabeyi gibi olan arkadaşı.. Yıldıza hiç bir zaman kızmış gibi bakmayacak kadar yakışıklı fotoğrafçı.. Öz güven timsali olması gerekirken utangaç davranıyordu.


Mika bunun mantıklı olmadığını düşündü. Yani Mete gibi biri böyle davranıyorsa, diğer erkekler kendini eve kapamalıydı.


"Sorun değil." dedi Yıldız."Ama birdahakine daha dikkatli ol derim. Burada senin gibi erkeklerin peşine takılabilecek çok çatlak var. Az önce onlardan birine denk gelmediğin için çok şanslısın."


Mika gözlerini devirdi.

"Hala İngilizce mi konuşuyoruz ? Ah! Ben bir japonum. Telaffuzumun ne kadar kötü olduğunun farkında olmalısınız. Mete, Korece öğrenmek gibi bir niyetin yok mu ?"


Mete durdu.. biraz düşündü. Korede uzun süre kalmak gibi bir niyeti yoktu. Ama fazladan bir dilden zarar gelmezdi. Hatta bundan çıkarı bile olabilirdi.

"Hayır. Ama siz öğretirseniz hayır demem."


"Ciddi misin ?" diye yerinden fırladı Mika hevesle. "Öğretmeye bayılırım!"


"Ama bu konuda iyi olmadığın bir gerçek."


Starry NightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin