Başlamadan önce defalarca söylediğim ama hala dikkate alınmayan önemli bir konu hakkında biraz konuşmak istiyorum.
Fark etiğiniz üzere 24. bölüme geldik.
Çoğu okuyucu hala hikayede bir gelişme olmadığından şikayetçi.
Ama aslında gecikmiş bir şey yok.
Eğer dikkat ederseniz hikayede daha iki hafta dahi olmadı.
Farkındayım biraz yavaş gidiyorum.
Ama olaylar değil bölüm sayısına oranla günler yavaş.
İlk bölüme bakarsanız eğer ilk başladığımda kareli bir defterde 40 satır etmeyen bir bölüm ile başladım bu hikayeye..
Şimdi ise aynı defterde 100 satır yazıyorum.
Evet bölümler uzadı ama ayrıntılar da uzadı. Bir roman tarzında yazmaya çalışıyorum ve roman olarak yazsam 50-60 sayfa anca eder ki bu da bir olayın olması için erkendir. (ki zaten duygular belli ana karakter dışında)
Merak ediyorum acaba okuyucuların kaçı hala Salı gününde olduğumuzun farkında ? Bu Metenin süprizinin ve fotoğraf çekiminin olduğu gün.
Şimdi diyeceksiniz " Neden bu kadar yavaş yazıyorsun öyleyse :mad: "
Cevabım 'Benim de bir hayatım var.'
Gönül ister ki sizlere daha sık daha uzun bölümler yazayım ama ne yazık ki başka işlerim var. İşlerim olmasa bile [B]yazmak kolay değil[/B]
Öyle aklıma geleni yazmıyorum.
Gördünüz mü seneryo gibi yazdığımı hiç ?
Yıldız:
Bla bla bla.. (Meteye döner)
Mete:Bla bla bla..
Hayır. Hiç yazmadım.
Sırf okuyucuların okumasını kolaylaştırmak için en düzgün cümleyi arıyorum. Aynı anlama gelen cümleyi 3-4 kez yeniden yazmış, kulağa nasıl geliyor diye sesli tekrarlayıp birde kardeşime sormuşluğum var.
Lütfen eleştiri yapmaya devam edin. Ama eleştiri yaparken bu yazdıklarıma da dikkat ederseniz sevinirim.
Şimdi iyi okumalar. ^-^
Jong Hyun yatakta doğruldu ve odaya bakındı. Han nehrinin kenarında değil evindeydi.
Yorganı yatakta değildi. Woo Bin düşerken onu da yanında götürmüş, şu an da yastık olarak kullanıyordu.
İki uzun boylu adamın tek kişilik bir yatakta birlikte yatmalarının pratikte teoriden daha zor olduğunu düşündü Jong Hyun. Kafalarını ters yöne koymaları bir işe yaramamıştı.
Jong Hyun düşenin kendisi olmadığına sevindi. Ama ne yazık ki çok uzun sürmemişti çünkü rüyasında parçalar hatırlamaya başlamıştı.
Türk kız.. bir hafta içinde onun kafasını karıştırmayı başardı.
Jong Hyun onu rüyaları dahil her yerde görmekten usanmıştı. Ama yine de saçma bir çelişki olmasına rağmen onu tekrar görmek istiyordu. Rüya, hayal veya gerçek! Sebebi veya nerede olduğunu önemsemeden. Zaten hiç bir zaman onu nerede ve nasıl göreceğini tahmin edememişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Starry Night
Fiksi PenggemarYıldızla tanışın; O zamanında belki de sizin gibi bir hayrandı. Bu ve Manhwa yazıp kendi ayakları üzerinde durma hayali yüzünden ailesinin desteğini kibarca reddedip Kore'ye taşındı ve zaten çok beklentisi olmadığı bu ülke, Yıldız gibi bir kızın dah...