Saatlerce şirketin önünde Min Hyuk u bekleyen Mika yorulmuş ve yaklaşık yarım saat önce midesi onunla iletişime geçmişti.
Yakınlarda karnını doyurmak için bir şeyler alabileceği yerler olmasına rağmen, Min Hyuku kaçırırım korkusu ile açlığına direnmiş, ama tuvaletinin gelmesiyle kararlılığı sarsılmaya başlamıştı.
Genç kız, sonunda planının işe yaramadığını kabullendi. Başını önüne eğip uyuşuk adımlarla evin yolunu tuttu. Tam o sırada arkasından biri seslenmişti.
"Bakar mısınız ?" Mika arkasını dönüp, şaşkın bir şekilde 'Ben mi ?' dercesine işaret parmağı ile kendini göstermişti.
"Evet siz."
Çocuk Mikaya bir şerden tanıdık geliyordu ama..
Hee Jun!?!
Evet, FNC çaylaklarından Hee Jun du bu.
"Şey.." dedi genç adam. Soracağı sorunun saçma olduğunun farkındaydı. "Bir süredir şirketin önünde beklediğini fark etti ve.." Mikanın kocaman açılmış gözlerini görünce duraksadı.
Hemen sonra da, genç kız bir şey söylemeden arkasına dönüp kaçtı.
Yakalanmıştı! Rezil olmuştu! Kendini o kadar kötü hissediyordu ki yanından geçen şirket aracını, ve dolayısıyla içinde oturan Min Hyuku dahi fark etmeden sokaktan çıktı.
Yıldızın yanına gidip her şeyi anlatmak istiyordu ama bir yandan da rezil olmaktan korkuyordu.
***
Ertesi sabah erkenden kalkan Yıldız, uyanır uyanmaz duşa girmiş, ardından sağlam bir kahvaltı yapmıştı.
Cep telefonundan maillerini kontrol ettikten sonra önceki geceden ayarladığı kıyafetlerini giydi ve eline geçenleri çantasına doldurmaya başladı.
Nemlendirici krem, not defteri, kulaklığı, şarj cihazı.. vs.. Bir an kitaplığa göz attıktan sonra favori kitabını bile yanına almıştı.
Sonunda ayna karşısına geçtiğinde, uçları hala nemli olan saçlarını, parmaklarıyla tarayıp hacimlendirdi ve yeşil, uzun kazağı ile aynı renk şapkayı kafasına geçirdi.
İlk durağı, hikayesi ile ilgili önemli konuları konuşmak için gideceği şirketti.
***
Saniyenin akışı düzgün görünse de zamanda bir tuhaflık var gibiydi.
Restoranın duvarındaki saate olan güvenini yitiren Jong Hyun, emin olmak için birde cep telefonunu kontrol etti. Hayır, saat doğruydu. 14:20.. Yani Yıldız 20 dakika gecikmişti.
Jong Hyun un ekildiği anlamına mı geliyordu bu ?
'Benden intikam alıyor' diye düşündü genç adam. İlk buluşmalarında da Jong Hyun gecikmişti. Sahi bu ikinci planlı buluşmalarıydı değil mi?..
İlkinde Jong Hyun gecikti diye tartışmışlardı ve o andan sonra birbirlerine gıcık olmaya başlamışlardı. 'Zamanında gitmeyi başarsaydım ne olurdu acaba' diye düşünmeden edemiyordu.
Girişte duran ziller, kapının sert bir şekilde açılmasıyla restoranı rahatsız edici bir sesle doldurduğunda, genç adam düşüncelerinden sıyrılıp, kafasını sesin geldiği yöne çevirdi.
Yıldız girişte nefes nefese, restorandaki masaları tarıyor, Jong Hyun u arıyordu. Yanakları ve burnu kızarmıştı. Bu manzara Jong Hyun u ister istemez gülümsetti.
Yıldız onu fark edip te yaklaşmaya başladığında, gülümsemesini zorlukla gizleyebilmişti. Ardından yapmacık bir ifade takındı ve ilk seferinde Yıldızın ona söylediklerini taklit etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Starry Night
FanfictionYıldızla tanışın; O zamanında belki de sizin gibi bir hayrandı. Bu ve Manhwa yazıp kendi ayakları üzerinde durma hayali yüzünden ailesinin desteğini kibarca reddedip Kore'ye taşındı ve zaten çok beklentisi olmadığı bu ülke, Yıldız gibi bir kızın dah...