Black Out Days-Phantogram
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız!
*
Sabaha karşı 02:48 bütün pilotlar üssün bahçesinde üniformalarımızla hazır olda yüzbaşı Kaya'yı bekliyorduk. En fazla iki saat uyuyabilmiştim ama sorun değildi. Uykum da kabuslardan ibaretti ya zaten. Era hemen sağımdaki yerini almıştı. Kolumuzdaki bordo işaretler bizim uçuş partneri olduğumuzun göstergesiydi. O işaretleri kaybetmemek, başka birinin takmaması için yeminliydik. Bu işaretler başkası tarafından kullanılmazdı. Bunun cezası işimizden atılmakla sonuçlanırdı. Yüzbaşı üssün kapısından çıkıp yanımıza doğru yürürken arkasındaki asker üniformalarını, maskesini, gözlüğünü takmış kara kuvvetlerini görmemek mümkün değildi. Yaman'ın komutasındaki, Baran'ın şehit olmadan önce komutanlığını yaptığı tim, yüzbaşının hemen arkasından dil duruşları, yere sağlam basışlarıyla belli kendilerini belli ederek bize doğru geliyordu. Hangisi Kutay'dı? Hangisi Çisem'di? Bilmiyordum ancak Yaman o yürüşüyle bile orada olduğunu belli ediyordu. O ortama girdiğinde her zaman güvendeyiz. düşüncesine kapılmadan edemiyordum ancak güvende değildik. Hiçbirimiz güven de değildik. Devletimizdeki vatandaşları güven de tutmak görevimizdi.
Görev kutsaldır.
Tim önümüzde sıralandığında Yüzbaşı Kaya aramızda oluşan bir metrelik mesafenin tam ortasında durdu. Yaman tam karşımdaki yerini almıştı. Göremiyordum ama gözlerine yansıyan bir intikam ateşi olduğuna emindim, o ateş hep oradaydı. Şimdiye kadar söndüğünü hiç görmedim. Sönmemeliydi de çünkü biliyordum, benim bittiğim yerde onun ateşi hepimizi yakacaktı.
"Rahat asker!"
Yüzbaşı Kaya bize rahat emri verdiğin de ellerimi arkada bağladım. "Kara TİM bu gece gerçekleşecek kırmızı kodlu operasyonda bizimle olacak ancak gerçekleşecek operasyonun vatandaşlarımızı etkilememesi için deniz de ve deniz üstünde olacağız. Y-18 adlı uçak gemisiyle denize açılacağız. Kara Timi, Yüzbaşı Sungur'un komutasındadır. Benim emirim onun emri."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜMA (ara verildi)
General FictionBen savaş uçağı pilotu Hüma, bu hikayede yaşanan olaylar tesadüf değil. Tesadüf değildi, yaşadıklarım tesadüf değildi. Çektiğim hiçbir acı, döktüğüm göz yaşı, attığım çığlık, hissettiğim yalnızlık tesadüf değildi. Unuttuğum o iki yıl her ne yaşandıy...