13.Bölüm: Canım

1.9K 138 202
                                    

Hepinize merhaba bölüme geçmeden önce duyurmak istediğim bir konu var. Daha önce de dediğim gibi BU KURGU BİR DEVLET,TEŞKİLAT YA DA ORDUYA BAĞLI OLARAK YAZILMAMAKTADIR. Hatalar, yanlışlar olur diye böyle bir şeyin altına girmedim. İsimler Türk çünkü ben Türk'üm, yabancı isim seçmek istemedim.

*

NİLÜFER - SON ARZUM

MELİKE ŞAHİN - BEDELİNİ ÖDEDİM

*

Geçmiş (18

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Geçmiş
(18.05.2021)

Siyah.. her yer siyahtan oluşuyordu.. oturduğum sandalye bile siyahti.. kaçırıldığım yerden başka insanlar tarafından kaçırılmıştım. Şimdi işkence görmüyordum, bağlı değildim. Üstelik ben baygınken yaralarımı bile tedavi etmişlerdi. Kaç gündür baygındım bilmiyordum. Tedavime ve kendimi iyi hissetmeme bakılırsa uzun bir süre geçmişti. Buradaki insanlar maskeliydi. Hiçbirini tanımıyordum. Sesleri bile tanıdık değildi. Başım çok ağırıyordu aslında sadece başım değil her yerim çok ağırıyordu. Özellikle de karnım çok ağırıyor, midem daha önce hissetmediğim bir şekilde bulanıyordu.

Ata.. Ata neredeydi? O işkencelerin içinde tam karşıma tavandan zincirlemişlerdi onu. Kaç gün boyunca işkence görmüştük bilmiyordum ama oradaya girdiğimiz de tarih ... 'ydı. Bulunduğum odadaki kapı açıldığın da başımı oraya çevirdim.
Atlas görüş alanıma girmişti. Tam oradaydı, kapıyı kapatıyordu. Ayağa kalktım.

"Atlas?" bana doğru döndüğün de yüzümde bir gülümseme oluştu.

"Merhaba Alya." dedi, bakışları o kadar yorgundu ki, gözleri o kadar kırmızıydı ki günlerdir uyumuyor gibi bir hali vardı. Beklemeden ona sıkıca sarıldım.

"Ata gelecek mi? Neredeyiz?" O sarılışıma karşılık verirken. Bir süre sessiz kaldı.

"Dışarıda fırtınalar koparken, olabileceğin en güvenli yerdesin."

Yavaşça ayrıldı. "Otursana, ayakta yorma kendini." Sesi çok yorgundu. Üzgündü, kilo vermişti. Onu ne zamandır görmüyordum ki?

"Neyin var?"

"İyiyim ben."

Sandalyeye oturdum. Onu süzüyordum. Ata'yı sormuştum ama cevap vermedi.

"Ata nerede?"

"Bırak şimdi Ata'yı." dedi karşımdaki sandalyeye oturdu. "Minik bir Yiğiter taşıyormuşsun." sanki yeni aklıma gelmiş gibi elimi karnıma koydum.

"Öyleymiş, bana da kuyucu mafyasının adamları söyledi. Henüz iki aylık."

Gülümsedi. Sanki şimdiye kadar aldığı en iyi haber gibi davranıyordu. "Ona iyi bakmalısın." hafifçe öne doğru eğildi. "Bir daha ki karşılaşmamamızda amcası ona dünyaları verecek."

HÜMA (ara verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin