Oy vermeyi unutmayınızzz
~İyi okumalar~♫ Chase Atlantic - Into It ♫
Yakından görüşüne giren devasa malikhane ile adımları savsaklamıştı Jungkook'un. Dili tutulmuş gibi hissetti bu lüks karşısında. Büyük Efendinin önünde eğdiği başını ilk kez şimdi kaldırmıştı. Büyülenmiş bakışlarıyla ilerlerken onun duraksadığını fark eden orta yaşlı kıdemli asistan yavaşladı ve şaşkın genç yanına vardığında onu dürttü. Jungkook ancak bu şekilde kendine gelebilmişti. Hızlıca toparladı kendisini ve tekrar başını eğip Büyük Efendiyi takibe aldı.
Her şey onun için öylesine farklıydı ki başını yerde tutmakta zorlanıyordu. Kim arazisine girdikleri andan beri çalışanların bir köle gibi işlediğini fark etmişti. Büyük Efendinin atacağı adımları öncesinden biliyorlardı sanki. Adamcağız, ağzını açıp konuşmuyordu bile. Çalışanlar o ilerlerken sanki düz yolda ilerliyormuşcasına her engeli yok ediyorlardı. Kapılar o söylemeden açılıyor, ceketi o söylemeden giydiriliyor ya da çıkartılıyordu.
Malikahanenin önüne geldiklerinde kapı açıldı ve ev çalışanları eğilerek karşıladı yaşlı adamı. Önce ayağındaki dışarı ayakkabıları çıkartıldı ve epey pahalı, temiz bir ayakkabı önüne koyuldu. Jungkook bir an için oturup ayakkabıyı giymesi için bir çalışanın yere kapanacağını düşündü. Öyle büyük bir hürmete şahit oluyordu ki her şeyi bekler hâle gelmişti. Aynı işlem Jungkook ve Büyük Efendinin kıdemli asistanı için de gerçekleştirildi.
Başka bir dünyaya adım attığını sandı genç oğlan. Burası onun kafasındaki ev kavramını tamamıyla darmaduman etmişti. Dizilerde gördüklerinden bile fazlasıydı. Gösterişli, lüks bir saraydaydı sanki. Yer döşemesi, duvarlar, tavan, kullanılan mobilyalar... Her şey ama her şey Jungkook'a yabancıydı. Genç oğlan, kendisini kraliyet makamında hissetti.
Artık Taehyung ile aynı ortamda, aynı havayı soluyordu ve bu düşünceyle rahatlamaya başladığı söylenebilirdi çünkü Büyük Efendiyi takip ederken her adımında ona biraz daha yaklaştığının farkındaydı. Varisin büyüdüğü ve her gün adım attığı o istikamette şimdi kendisi ilerliyordu. Hafifçe dudağındaki piercingi dişledi. Kafasını kaldırıp etrafa bakmak için can atsa da yapamazdı.
Evin büyüklüğünden olsa gerek epeyce yürüdüler ve günün yorgunluğu ayrıca stresi üzerine artık iyice bitkin hissediyordu. Buna rağmen sevdiği adam için güçlü durmaya devam etti.
Taehyung'sa o sıralarda her şeyden habersiz, aile üyeleriyle birlikte masadaydı. Yemek odası çalışanı, büyükbabanın geldiğini haber verdiği o andan beri de gergindi. Wooseok, Jungkook'u holdinge bıraktığını söyledikten sonra olanları merak ediyordu. Büyükbaba kendisini hiç aramamıştı, bu içindeki stresi daha da arttırdı. Aslında Jungkook'un başaracağına olan güveni tamdı yine de yaşlı adamın tecrübesi onu endişelendiriyordu. Kimseye çaktırmadan derin bir nefes alıp verdi. Tam da buna eş olarak hissetmişti yan tarafındaki hareketliği.
Başını çevirdiğinde önce büyükbabayı gördü. Yaşlı adam tüm heybetiyle çalışanlar eşliğinde yemek salonuna girdi. Sonrasındaysa onun arkasında kalan ve görmeyi asla beklemediği Jungkook'u. Ve bu ani karşılaşma ile apaçık dumura uğradı.
Büyük Efendinin kurnaz bakışları ise doğrudan varis torununu bulmuştu. Neyseki Taehyung bu sınavı çabucak fark etti. Masadaki herkes ayağa kalkarken hafifçe yutkundu ve kendisi de ayaklandı. Yüzüne ise içindeki heyecanı saklayan bir maske yerleşmişti. Soğukkanlı bir duruş sergilemeye çalışırken burada neler döndüğünü anlamaya çalışıyor, büyükbabasının amacını düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bird in Cage • Taekook
Fanfiction"Birini sevmek, o kişinin eksikliklerini tamamlamaya gönüllü olmak demekmiş. Bu yüzden sana özgürlüğümü adıyorum kafesteki kuş." -Taekook 𐤀