Oy vermeyi unutmayınızzz
~İyi okumalar~♫ Zayn Malik - There You Are ♫
Wooseok karşısındaki manzarayı hâlâ şokla izliyordu. Taehyung'u hiç böyle görmemişti. Resmen küçük bir çocuk gibiydi. Yaklaşık bir saat geçmişti ve yerinde duramıyordu. Kıpır kıpırdı. Sürekli gülüyor durmadan Jungkook'la birbirlerine bir şeyler anlatıp duruyorlardı. O zibidinin anlattığı saçmalıklardan nasıl böyle zevk alabilir, anlayamıyordu.
Hele de o zibidi... Karşında koskaca Kim Taehyung vardı ve o sanki normal bir bireymiş gibi ona dokunuyor, gözlerinin içine bakıyor, onunla şakalaşıyordu. Wooseok, bu görüntüden iyice bunalmıştı. Bir yanda da korkuyordu. Her şeyi ayrıntılarıyla planlamış olsa bile her an bir sorun patlak verecek diye ödü kopuyordu.
"Ee, şimdi ne olacak? Jungkook böyle hep yanıma gelebilir mi?" patronunun sorusuyla kendisine geldi kıdemli asistan. Gerçi şu durumda pek de patronluğu söz konusu değildi. Karşısında Dain varmış gibi hissediyordu.
"Bay Kim..." diye başlayacaktı konuşmaya fakat Taehyung onu durdurdu.
"Hyung, sorun yok. Jungkook bizden, benimle resmi konuşmak zorunda değilsin,"
Taehyung hatırlamak istemediği o günü hafızasından silmiş olmalıydı ancak Wooseok unutmamıştı. Hatta hâlâ içinde bunun acısını taşıyordu. Taehyung'la büyümüştü, daha doğrusu onu büyütmüştü ve o yeni tanıdığı bir kişi için neredeyse işine son verecekti. Üstelik bunu yapması kendi için de tehlikeliydi.
Normal şartlarda varis yoldaşları aileye aitti. Onlar varislerin arkasını gizlice toparlasalar da aile kurallarına bağlı olurdu. Wooseok ise canı pahasına, tamamıyla Taehyung'a aitti. Bu sebeple bir varis olarak Taehyung, gizli kapaklı işler çevirebiliyordu ve az da olsa özgürlüğe sahipti. Diğer kıdemli asistanlar hayatlarını kurtarmak için sorumlusu olduğu varisi satmaktan çekinmezdi çünkü işler sorgulanma raddesine ulaşırsa ailenin vereceği gaddarca cezaları hiçbir yürek kaldıramazdı ancak Wooseok, Taehyung'u ne olursa olsun ateşe atmazdı ve tüm hayatını zorunluluktan değil, gönüllü olarak ona adamıştı. Bu oldukça garipti. Çünkü Taehyung, Jungkook için kendisini az da olsa özgür kılan bu tek kişiden vazgeçmeye hazırdı. Bu durumu Wooseok'un aklı almıyordu. Ona göre karşısındaki zibidi kesinlikle Taehyung'a büyü yapmıştı.
"Pekâlâ... Onu yalnızca iyi olduğunu gör diye getirdim. Bu bir daha olmayacak Taehyung. Dikkatini toparlaman için yaptım," kurduğu cümleler Taehyung'u derin bir hüzne sevk ederken Jungkook'un yüzünde tatlı bir gülümseme oluşmuştu. Taehyung'un da kendisinden farksız olmaması içten içe hoşuna gitmişti. İkisinin hissettikleri farklı olsa da bu bile yeterliydi Jungkook için. Sevdiği kişi tarafında değerli olduğunu bilmek de yetiyordu işte.
"Neden olmasın ki tıpkı şimdi olduğu gibi zaman zaman birbirimizi göremez miyiz?"
"Onun nerede olduğunun farkında mısın? Kim holding! Yani buraya girmesi bile imkansızken bu riski bir kereliğine göze aldım ve inan sırf şu birkaç saat için bir haftadır uğraşıyorum," yüzü iyice asılmıştı artık Taehyung'un.
"Hey moruk! Onun moralini bozup durma! Altüstü birlikte olmanın bir yolunu arıyoruz," Wooseok bir anda dişlerini sıkıp konuşan oğlana doğru atıldı ama Taehyung elini aralarına uzatarak onları durdurmuştu.
"Bana moruk deyip durma! Ben henüz otuz yaşındayım ve senden çok daha dinç duruyorum!"
"Götüm," dedi Jungkook burun kıvırarak ve Taehyung gözlerini kocaman açarak Jungkook'a uzanıp onun ağzını kapattı. Bir yandan da şok olmuş gibi bakan Wooseok'a bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bird in Cage • Taekook
Fanfiction"Birini sevmek, o kişinin eksikliklerini tamamlamaya gönüllü olmak demekmiş. Bu yüzden sana özgürlüğümü adıyorum kafesteki kuş." -Taekook 𐤀