~İyi okumalar~
Oy vermeyi unutmayınızzz♬ Sia - Soon We'll Be Found ♬
Bazı zamanlar neden her şey yalnızca kötüler için yolunda gitmek zorundaydı?
Ya da neden kötüler her zaman iyilerden daha fazla şansa sahipti?
Hayat o kadar acımasız bir yapıyla işliyordu ki tutarsız serüvenleri bir insanı koşulsuz kötü olmaya sevk ediyordu. İyiler ise bu çalkantılı yaşamda hırpalanıp duruyordu. En basitinden, yaşadıkları dünyada en şevklendirici şeyler bile ben iyi biriyim diyen tüm insanlığa yasak kılınmıştı.
Bu hayatta gerçekten mutlu olanlarsa... yalnızca şeytanlardı.
Harin, keyifle gülümseyerek önünde şaşkına dönmüş Jungkook'a ve sarhoş hâliyle kendisine hayran bakışlar atan Noppanut'a bakmıştı. Evren sanki kendisi için işe girişmişti. Böyle bir denk gelişi istese sağlayamazdı. Güzel kızın keyfine denecek yoktu.
"Sen nasıl tanıdın onu hemen?" Noppanut'un kıza karşı gülerek sorduğu soru genç oğlanın daha da gerilmesini sağlamıştı.
"O... bana sorduğun arkadaşım... Sana anlatmıştım..." arkadaşının ağzından çıkarken yuvarlanıp duran kelimelerle bakışları Harin'e kaydı. Güzel kız dizlerine kadar uzanan kar beyazı bornozu ve ıslak saçlarıyla öldürücü bir şekilde kendisine bakıyordu.
"Ah evet... Anlattığın kadar yakışıklıymış," ancak bu sözler Noppanut'u rahatsız etmiş ve kollarını Jungkook'un etrafına sarıp kaşlarını çatmıştı.
"Jungkook... benim arkadaşım," dedi kıskaçlık içinde parmağıyla kendisini işaret ederek. "Ayrıca da!.. eski sevgilim... Değil mi Jungkook?"
"Noppanut!"
İşte bu Harin'in beklemediği bir şeydi. Kaşları çatılırken Noppanut aracılığıyla henüz yeni öğrenmiş olduğu eşcinsel kavramını Jungkook ile birleştirmiş ve bu, kanı donmuş gibi kaskatı kesilmesini sağlamıştı.
"Ne?"
"Şansına küs... çünkü!.. kızlar... Jungkook'un... kapsama alanına... girmiyorlar," sarışın gencin bir hâyli sarhoş olması bir anda ortalığı karıştırmıştı. Harin bir an için ne düşüneceğini bilemedi.
Ne yani hoşlandığı adam hemcinslerine mi ilgi duyuyordu?
Yanlış anlamayı umdu. Hatta zihni bunu tamamen reddediyordu ancak kalbi ne kadar reddetse de zihni şeytanlık yapıp aklını farklı yönlere çekiyordu. Jungkook'u Noppanut ile- onu da geçmişti bir erkekle düşünemedi. Sonra ise bambaşka bir şey anımsadı.
Kim Taehyung...
Aklına neredeyse ışık hızında düşmüştü bu isim. Anıları da aynı bu hızla birbirine girdi. Bu anılar içinde öfkeyle harlanan ateşe daha da tutuşması için odunlar atıyordu.
Jungkook'un bir anda hayatlarının merkezine yerleşmesinin sebebini anlamıştı sanki.
Ve kendisinin olmasını istediği bedene ikizinin çoktan sahip olması ihtimaliyle yüzleşiyordu.
O gün 123'teki gösteriyi de mantıklı bir sebebe otutturabilmişti.
Dayılarına dahi hesap sorma girişiminin nedeni belliydi.
Ama sonra yine şüpheye düştü. Kabullenemiyordu bir türlü.
Gerçekten de Taehyung ve Jungkook arasında da bir şey olabilir miydi?
İkizinden, bir erkekle gizli ilişki yaşaması gibi büyük bir cesaret gösterisi beklemiyordu. Ancak Taehyung gerçekten de değişmişti ve güzel kız -sebebi Jungkook'sa- bu değişimi epey mantıklı bulmuştu çünkü karışındaki oğlan ilahtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bird in Cage • Taekook
Fanfiction"Birini sevmek, o kişinin eksikliklerini tamamlamaya gönüllü olmak demekmiş. Bu yüzden sana özgürlüğümü adıyorum kafesteki kuş." -Taekook 𐤀