Oy vermeyi unutmayınızzz
~İyi okumalar~♫ Aidan Hawken - Beautiful World ♫
O gün hayatımda ilk kez birine kendimi anlattım. Jungkook'sa ilk kez alaycı tavrını bir kenara bırakıp ciddiyetle anlattıklarımı dinledi. Neredeyse hiç konuşmamıştı. Çok derine inmedim, daha çok yüzelseldi anlattıklarım. Mirasımızın büyüklüğüne zaten hakimdi. Korunaklı bir şekilde büyümemiz gerektiği için babam ölene kadar dışarıya hiç adım atmadığımdan bahsettim.
Tıpkı askeri bölge gibi bize ait bir gölge vardı. Şu an yaşadığımız ev de bu bölgedeydi. Hatta diğer Kimler de aynı bölgede yaşıyordu ancak asıl daireden yani varis Kimlerden uzaklardı. Bu koca bölge tamamıyla miras sahipleri için şekillendirilmişti.
Her şey vardı.
Bir insanın görmek isteyebileceği her şey fakat bu varlık içinde yalnızdık. Bir okulum vardı; sıralarında tek başıma oturduğum, öğretmenleriyle ders dışında hiçbir sohbetimizin olmadığı. Bir alışveriş mağazası, parklar, spor salonları, eğlence mekanları... Ancak hepsi yüzüme dahi bakmaya cesareti olmayan çalışanlarla döşenmişti. Küçük yaşlarımda onları yürüyen cesetlere benzetirdim. Çünkü hiçbir farkları yoktu.
Sonra ona uymamız gereken kuralların bazılarını anlattım. Ancak bunları hep mirası korumak için şart olan bir durum olarak, normal bir şeymiş gibi anlatıyordum. Jungkook ilk kez bu konuyu anlatırken konuşmuştu. Dikkatini çekmiş ve meraklanmıştı belli ki. Kurallara yalnızca benim değil, çevremdeki herkesin uyması gerektiğini söyledim. Çalışanların verdiği raporlardan, benimle konuşmalarının ve yüzüme bakmalarının yasak olduğundan, bir yere gideceğim zaman en az yirmi koruma ile gezdiğimden, büyükannem ve büyükbabamdan, ayrıca Wooseok'tan da bahsetmiştim.
Kurallara uyup uymadığımız en yaşlı ve kıdemli Kimler olarak büyükannem ve büyükbabama sunuluyordu, eğer bir problem varsa onlardan da aile konseyine iletilirdi. Annemin de kontrolüyle tabii çünkü o da son varisin eşi vasfına sahipti. Yönetim an itibariyle üç kola ayrılmaktaydı. Büyüklerimiz (aile), annem ve ben. Güney Kore dahi ailemizin varlığı sebebiyle başkanlık sistemine sahip görülse de aristokrasiye maruz kalıyordu. Yönetim bir nevi soylu kesim olarak Kimlere, yani bize aitti. Babamın kaybından dolayı soy içerisinde oligarşi söz konusu olsa da benim tamemen başa geçmemle monarşik dönem başlayacaktı. Yirmi beş yaşına bastığımda her şey değişecekti.
Son olarak ona biraz da şirketler grubumuzdan bahsetmiştim. Birçoğunu duymuş olsa da yeni öğrendiği markalar, özellikle Amerika ve Rusya'yla olan bağlantıları duyduğunda ağzı açık kalmış ve karşımdayken yine nasıl davranacağını şaşırmıştı. Bu halleri garip bir şekilde hoşuma gidiyordu ve ona karşı sıcak hissetmeye başlamıştım.
Onu sevmiştim.
Ve umarım o da beni sever diyordum.
O gece en huzurlu uykularımdan birini geçirdim. Benzer rahatlığı kaçamak yaparak Dain ile uyuduğumda da hissederdim. Çok hastalanmazdık ancak bir kere küçükken hasta olduğum için annem yanımda uyumuştu. O zaman da benzer hisleri yaşamıştım. Tüm bunlara rağmen şimdi bambaşkaydı. Yukarıya çıkıp yatağıma yerleştiğimde yanımda uyuyan kimse yoktu ancak ruhum huzur doluydu. Bunun Jungkook sayesinde olduğunu biliyordum. Onun varlığı tuhaf bir şekilde yalnızlığımı sarıp sarmalıyordu.
Geçirdiğim son bir buçuk haftada bunu daha iyi anlamıştım.
Harin'in cezası bittiği içi Wooseok'a söylediğim gibi geceleri artık dağ evinde değil, Kim malikanesinde kalıyordum. Günümün büyük çoğunluğu holdingte geçiyordu. Şu bir haftada iki kez yurt dışı seyahati yapmıştım. Her şey öylesine yoğundu ki. Ancak beni asıl yoran şey belliydi. Bir şekilde Jungkook'la da vakit geçirmek istiyordum. Geçen bu zamanda yanında bulunabildiğim vakit toplasam on saati geçmezdi. Evimi onun ihtiyaçları ile doldurmuş olsam da canı sıkılıyordu, biliyordum. Buna rağmen hiçbir zaman evden ayrılmak da istememişti. Bu mutlu olmamı sağlıyordu. Ayağındaki burkulma geçmiş ve yürüyüşü iyiden iyiye düzelmiş sayılırdı ancak kolu hâlâ ciddi bir durumdaydı ve her hareketinde ona acı veriyordu. Bu yüzden bandaj kullanmayı sürdürüyordu. Yüzündeki hasarlarsa neredeyse geçmişti. Morlukları sararmaya başlamış, yaraları kabuk bağlamıştı ve düzenli kullandığı ilaçlar sayesinde gerçekten de toparlanışı hızlı bir ilerleyiş gösteriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bird in Cage • Taekook
Fanfiction"Birini sevmek, o kişinin eksikliklerini tamamlamaya gönüllü olmak demekmiş. Bu yüzden sana özgürlüğümü adıyorum kafesteki kuş." -Taekook 𐤀