Oy vermeyi unutmayınızzz
~İyi okumalar~♫ Linkin Park - Battle Symphony ♫
Yirmi iki yıl.Koca yirmi iki yıl yaşamıştı bu hayatta Jungkook ve bu süreçte çalkantılı yaşamında pek çok şey görüp geçirmişti. Bu yirmi iki yılda böylesine huzurlu olduğu tek bir an dahi hatırlamıyordu.
Hiç bitmesin.
Kendisine tek bir dilek hakkı tanınsa hiç düşünmeden dileyeceği şey bu olurdu sanırım. Dün gece düşünceleri ile boğuşmaktan sağlıklı bir uyku geçirememişti. Neredeyse uyumamış sayılırdı ve bu gece için uykuya ihtiyacı vardı ancak yine uyuyamadı.
Bir önceki uykusuzluğunun aksine bu öylesine hoştu ki böyle olacaksa tüm uykularını feda etmeye hazırdı.
Nefeslerini dikkatle alıp veriyor, üzerine kapanmış bedeni uyandırmamak için hareketsiz geçirdiği dakikalara saatler ekliyordu. Asi uyuma biçimini huy edinmiş varis, şimdi öyle sakin uyuyordu ki sanki Jungkook kendisine doysun diye ne şekilde uyuduysa o şekilde kalmıştı. Arada bir kolları sıkılaşıyor, yüzünü daha da Jungkook'un boynuna görmüyordu. Bunun dışında tamamıyla uysaldı.
Nasıl böyle güzel kokabilir, diye geçirdi içinden bininci kez.
O bir erkekti. Nasıl bu kadar temiz ve ferah kokabilirdi? Bu kokuya doyamıyordu. Hele de sıcaklığı. Böylesine tatlı bir sıcaklıkla ilk kez ısınıyordu. Bedenleri arasındaki o hafif ısı alışverişi her şeye bedeldi. Bir de boynunu nemlendiren düzenli soluklar.
Jungkook gözlerini dinlendirir gibi arada kapatıyor ve burnunu koynundaki adamın saçlarına dayıyordu. Bazen ellerini sardığı sırt ve beli okşuyor, bazen de yalnızca onun sıcaklığını hissetmeye odaklanıyordu. Her defasında hisselerini hafızasına kazımaya gayret ediyor, üzerindeki ağırlığın tadını çıkarıyordu. Aslında vücudu çoktan uyuşmuştu ve bir yandan eziyet de çekiyordu çünkü Taehyung zayıf bir bedene sahip değildi ancak yine de sorun etmedi. Ta ki o an gelene kadar.
Sabahın henüz ilk ışıklarında Taehyung'un alarmı çalmış, bir rüyadan uyanır gibi gerçekliğe dönmüştü Jungkook. Oyunculuk konusunda pek iyi sayılmazdı. En azından Taehyung'a karşı.
Ciddi bir yapısı olmadığından olsa gerek çabuk sıkılır ve belli eder gibi hissediyordu. Bu yüzden Tanrı'ya içten içe dua ederken uyuyor izlenimi vermeye çalıştı.
Taehyung, uykusunun açıldığı ilk anda fazlasıyla sıcak hissetmişti. Özellikle yüzü Jungkook'un boynuna girişik hâlde konumlandığından onun teniyle iyice ısınmıştı. Hafif terliydi. Buna rağmen rahat bir uyku süreci geçirmiş olması huzurlu hissettiriyordu. Burnuna dolan tanıdık kokudan Jungkook'a yapışık vaziyette uyuduğunu hemen fark etti. Başını olduğu yerde hareket ettirirken burnu birkaç kez nabzın yer aldığı o kısma sürtüşmüş ve gülümsemişti. Tıpkı Jungkook gibi o da yabancı olduğu bu hislere karşı yoğun ilgi duydu. O da sevdi bu sıcaklığı ve yakınlığı.
"Kalbin uyuyan birine göre fazla hızlı atıyor Jungkook," dedi uyku mamurluğu sebebiyle parazitli sesiyle ve Jungkook beceriksizliğine küfrederek gözlerini araladı. Duyduğu huysuz mırıltılar Taehyung'u daha da güldürdü. Hafif geri çekilerek önce tüm geceyi üzerinde geçirdiği oğlanın yüzüne baktı sonra da bedenini yan tarafa doğru atıp iyice gerindi.
"Bir anda alarmını duyunca korktum yalnızca,"
"Oh... Özür dilerim. Wooseok'tan önce uyanmak için kurmuştum," Jungkook omuz silkti hafifçe ve yastığa gömülü başını çevirip ona baktı. Gözleri ve dudakları hafif şiş olan varis, şimdi oldukça pofuduk görünüyordu. Cildi zaten kusursuzdu ama uyku tenini daha da güzelleştirmişti. O kadar güzeldi ki gözlerini çekemiyor, çekmek istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bird in Cage • Taekook
Fanfiction"Birini sevmek, o kişinin eksikliklerini tamamlamaya gönüllü olmak demekmiş. Bu yüzden sana özgürlüğümü adıyorum kafesteki kuş." -Taekook 𐤀