17: Mutlu etmek 🕊

2.8K 333 522
                                    


Oy vermeyi unutmayınızzz
~İyi okumalar~

Charlie Puth - One Call Away

Kalbi küt küt çarpmaya başlarken belini hızlıca büktü ve önündeki kadına karşı saygıyla eğildi Jungkook. Ellerini önünde birleştirmiş; başı aşağıya doğruyken, gözleri tamamen açık, neredeyse titreyecek hâldeydi. Uyku mamurlu tamamıyla yok olmuştu. Hatta hayatında hiç bu kadar ayık olduğunu hissetmemişti.

"Anne?"

Arkasından gelen sevdiği adamın sesiyle dişlerini birbirine bastırdı. Aklında yalnızca kötü senaryolar geçerken varis kendisine karşı "Sen çıkabilirsin Jungkook," demişti. Sesi az önceki telaşına karşın oldukça sakin ulaşmıştı kulağına. Jungkook, onun kafasında yeni bir plan tasarladığını düşünse de içindeki endişeyi kolayca atamadı. Başı hâlâ eğikken varisi onaylayıp kimseye bakmadan selam vere vere anne Kim'in yanından geçip ilerledi.

Jiwoo, oğlunun gözlerine kilitlenmiş bir hâlde yavaşça içeriye girip odanın kapısını kapattı. Taehyung ise stresini ötelemek adına zaman kazanmayı amaçlayarak arkasını dönüp odasındaki salona doğru ilerledi. Annesinin kendisini takip ettiği topuklu ayakkabılarının çıkardığı tok sesten anlaşılıyordu.

"Sabahın bu saatinde neden buradaydı?"

"Uyuyakaldı, ben de uyandırmadım."

"Anlamadım?" diyerek önünde ilerleyen oğluna doğru bir atak yapmış ve kolunu tutmuştu.

"Uyuyakaldı da ne demek!?"

"Dün iş çıkışı Harin'e eşlik etti. Geldiğinde yanıma uğramasını söylemiştim. Yeni projem için taslaklar oluşturdum. Sabaha kadar görevlendirmeleri tamamlanması adına Wooseok'a teslim etmesini isteyecektim ama işim henüz bitmeden geldi. Benim tamamlamamı beklerken de salonda uyuyakalmıştı. Uyandırma gereği duymadım." Jiwoo oğlunun bu rahat tavrına karşılık çıldıracak gibi hissetti. İçinde fırtınalar koparken ona bağırmak istiyordu. Hatta suratına sert bir tokat çakmak.

"Tanrım, Taehyung! Ona Wooseok'muş gibi yakın davranmazsın ya da ayrıcalıklar tanıyamazsın! Hatta onunla iş saatleri dışında hiçbir şekilde yakınlaşmanı, konuşmanı, nazik olmanı istemiyorum! Jeongguk denen o çocuğu gözüm tutmuyor! Ona güvenemezsin! Anladın mı beni!?"

"Sorun yok anne, tedbirliyim ve her şey kontrolüm altında. Jungkook tehlike arz eden biri değil. Ayrıca... Ziyaretinizi neye borçluyum?" Taehyung'un en zorlandığı şey birinin yüzüne karşı yalan söylemekti ancak söz konusu Jungkook ve onu korumak olduğunda kafasında onlarca tasarı oluşuyordu ve bunları dillendirirken hiçbir şekilde çekince duymuyordu. Dünyadaki büyük günahları Jungkook için işleyebilirmiş gibi hissediyordu.

Kim Jiwoo, oğlundaki bu sakinliği her seferinde eşine benzetirdi. Kaderi benzemesin ancak Taehyung, tıpkı babası gibiydi. Soylu kadın yaşadığı sinirden neden geldiğini dahi unutmuştu. Şimdilik bu sorunu öteledi. Ki sonrasında bilhassa kendi ilgilenecek ve ailesine bir fare gibi sızan o paraziti yok edecekti. Eliyle burun kemerini sıkıp kısa bir an kendisini toparlamaya çalıştı.

"Çalışanlar bugün odana girememiş, rahatsız olduğunu düşünüp seni kontrol etmek istemiştim. Ayrıca yeni projen hakkında herkesten önce bilgi sahibi olmak istiyordum fakat sonra konuşsak daha münasip olacak. Hazırlan ve kahvaltı masasına gel,"

Taehyung sessiz kalıp saygıyla eğilerek annesini onayladı. Orta yaşlı kadın yanından ayrıldığı anda da derin bir nefes alıp görevlileri çağırmış; banyo ile eşyalarını hazırlayanları için onları görevlendirmişti. Sıcak bir duşun ardından kendine geldiğinde hızlıca hazırlanıp tam vaktinde yemek masasına yerleşebilmeyi başarabildi. Büyükbaba hariç herkes, her zaman olduğu gibi kendi yerindeydi. En önemlisi Jungkook da çalışanların beklediği yerde varis için dikiliyordu.

Bird in Cage • Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin