Oy vermeyi unutmayınızzz
~İyi okumalar~♫ Henry Moodie - You Were There For Me ♫
"Hyung bir kez daha kontrol et lütfen. Suzy Noona her şeyi ayarladı değil mi? Jungkook'u kesin alacağım yarın,""Eveett, en az yüz kere kontrol ettim, hiçbir problem yok... Tanrım, Taehyung başına büyük bir iş çıkardığının farkında mısın? Zaten işler son derece yoğun ilerliyor. Şunun şurasında birkaç gün sonra zaten gelecekti Jungkook yanına. Hem İtalya hem de Amerika işini yüklenmen seni yoracak,"
"Sorun değil, Jungkook'un daha fazla benden uzak kalmasını istemiyorum,"
Wooseok, varise bakarken hafifçe başını iki yana sallamıştı. Taehyung'un da artık Jungkook'a karşı yoğun hisler beslediğine emin olduğundan yaptığı hiçbir şeye şaşırmıyordu.
"Yarın sabah yanında Jungkook olsa dahi seni karşılayacağım. En azından üçümüz birlikte hareket edelim,"
"Peki peki, iyi geceler hyung," dedi rahatlamış bir şekilde gülümseyerek ve dışarıda bekleyen şoförüne seslenip ineceğini bildirdi. Kapı açılıp araçtan çıktığında da orta yaşlı adama arabayı Wooseok'a devretmesini söyleyip büyük adımlarla malikhaneye girmişti. Girişte Taehyung'u, evin kâhyası pozisyonundaki orta yaşlı adam karşıladı.
"Herkes odalarına çekildi mi?" diye sorduğunda kâhya eğik başı eşliğinde varisi yanıtladı.
"Büyük Efendi ve Hanımım, Bayan Nayeon, Bayan Dain odalarındalar Efendim. Bayan Yeji ve Bayan Jiwoo en son salondalardı ancak Bayan Yeji de az önce odasına çekildi," Taehyung aldığı bilgilerden hareketle salona doğru ilerlerken kâhya da peşinden geliyordu.
"Harin? O gelmedi mi?"
"Hayır Efendim, Bayan Harin henüz teşrif etmediler," haftalık planına göre şu an evde olması gerekiyordu. Neden hâlâ gelmemişlerdi? Bu sorunun vermiş olduğu huzursuzlukla salona girdiğinde kâhya onu girişte yalnız bırakmıştı.
"İyi akşamlar," diyerek eğildi Taehyung annesiyle karşı karşıya kaldığı anda. Kral tahtlarını andıran koltukta bu geç vakitte kitabını okuyan ve keyfi epeyce yerinde olan kadın, biricik oğlunu gördüğünde genişçe gülümsedi.
"Hoş geldin varisim,"
Taehyung en son bu hitabı Jungkook'tan duyduğu için garip hissetmişti fakat annesine bir şey belli etmedi ve çiftli koltuklardan birine yerleşti. Orta yaşlı kadın da ayracını kaldığı sayfaya yerleştirip kitabını yanındaki cam sehpaya bıraktıktan sonra sevecen bir tavırla oğluna baktı.
"Harin henüz gelmemiş. Şimdiye kadar gelmiş olması gerekiyordu,"
"Harin, dayının yanında."
Varisin kaşları indi yavaşça ve ortasında iki küçük kırışıklık oluşturacak şekilde çatıldı. O an yüreğine istemsiz bir kuşku yerleşmişti. Paranoyak bir tavırla gözlem yaparak düşünürken annesinin keyfi bir kez daha dikkatini çekti özellikle de bu cümleyi kurarken ki yüz ifadesi, bıyık altından gülüşü, rahatça bacak bacak üstüne atıp arkasına yaslanışı... Harin'in kulübe gitmesi annesini her zaman rahatsız ederdi ancak şimdi bunu sorun etmiyor gibi görünüyordu. Belki de kuşkulanmasındaki en büyük etken buydu.
"Yarın İtalya'ya gidip temsilci CEO ile görüşeceğim ve oradaki şirketleri ziyaret edip toplantı yapacağım. Ardından Amerika'da düzenlenen Robot Bilim projesine katılmayı planlıyorum. Bizim bilimevinden de bir proje gidecek. Üst düzey bir çalışma, ayrıca sponsoru olmuştum. Amerikanlarla ortaklık görüşmesi yapmayı düşünüyorum," annesi ağzını açıp görüşlerini belirtecekti ki varis bitmemiş olan konuşmasına devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bird in Cage • Taekook
Fanfiction"Birini sevmek, o kişinin eksikliklerini tamamlamaya gönüllü olmak demekmiş. Bu yüzden sana özgürlüğümü adıyorum kafesteki kuş." -Taekook 𐤀