Oy vermeyi unutmayınızzz
İyi okumalar♫ Justin Bieber - Ghost ♫
Akla düştü mü bir kere aşk; gönül durdurak bilmezmiş derler.
Jungkook daha önce aşık olmuş muydu, bilmiyordu ancak yaşarken hissetmediği bir şeydi bu. Kendi göğüs kafesinin içinde atan kalbi kesinlikle benliğine ait hissettirmiyordu. Farkındaydı artık, bedeninde taşıdığı o organ kendisine ait değildi.
"Seni böyle görmeye alışık değilim," dedi naif sesiyle küçük kız. Hüzünlü bakışlarıyla çok sevdiği ve bir ağabey kadar yakın gördüğü oğlana bakıyordu. Ancak karşısındaki kişinin günlerdir eskisi gibi davrandığı söylenemezdi.
Miri, Jungkook'un her zaman parlayan bir süper kahraman olduğunu düşünürdü. Bugünse o kahraman tüm ışığını kaybetmişti. Onu ilk kez böylesine mücadeleyi bırakmış ve yorgun görüyordu. Oysaki bu ilk değildi. Daha önce de pes ettiği bir zaman olmuştu. Tek farkı, bu seferki pes edişi yaşamdan ziyade bir insandan kaynaklıydı.
O insan, tam da savaşmayı bıraktığı anda onu bulmuş ve hâlâ mücadeleye değer bir yaşam olduğunu göstermişti fakat sonra hayatından çıkarak yaşam enerjisini de peşinden sürükleyip götürmüştü.
"Ben iyiyim güzelim," derken zoraki bir gülüş belirdi ince dudaklarda. Küçük kız, bu gülüşün altındaki sahteliği fark etse de sessiz kaldı. Bu konunun üzerine ne kadar düşerse, ağabeyinin de o kadar üzüldüğünü görebiliyordu. İçten içe haftalar önce yanında getirdiği yakışıklı oğlan yüzünden bu hâlde olduğunu tahmin ediyordu, gene de emin değildi. O günden sonra Jungkook çok uzun bir süre yanlarına gelip gitmemişti.
Aslında bakılırsa, yokluğunda başını derde soktuğu konusunda herkes hemfikirdi ancak yaklaşık iki hafta önce çöplüğe gelip sonunda onları ziyaret ettiğinde her biri şok içerisinde neye uğradığını şaşırmıştı çünkü Jungkook bu sefer büyük oynamış olmalıydı. Yüzündeki yaralar geçmiş olmasına rağmen öylesine belirgindi ki neredeyse onun için ağlayacaklardı. Jungkook ise bu konu hakkında hiçbir açıklama yapmıyor, ağzını sıkıca mıhlıyordu.
"Yak da kendine gel,"
Ortalarındaki ufakcık boşluğa kendini atan iri beden, yan yana oturan ikilinin dikkatini dağıtırken; huysuz bir dede gibi konumlandığı mevkiye iyice yerleşip, geriye doğru gerinerek cebinden sigara kutusu çıkarmıştı. Gelen kişi, Jungkook'la birlikte yıllardır çöplük dedikleri bu yerin sorumluluğunu üstlenmiş bir diğer isim, yani Wasabi'ydi. Ona bu takma adı Jungkook vermişti. Çok ateşli bir erkek olduğu için, ayrıca tıpkı Wasabinin acı hissinin hızlı geçmesi gibi bir anda sinirlenip sakinleştiği için çöplüğün Wasabisi olmuştu Mingyu.
Jungkook, onun cebinden çıkardığı kutuyu açarak içinden iki dal sigara almasını dikkatle izledi ve gözlerini devirdi. Wasabi, sigarayı uzattığındaysa elinin tersiyle o kanseri kendinden uzaklaştırmıştı.
"Çek şunu burnumun dibinden. Sigara içmekten öleceksin Wasabi!" Jungkook'un kurduğu bu cümle Wasabi'nin adeta sinirden köpürmesine neden olmuştu. Zaten günlerdir Jungkook'un şu kaprisli hâlleri yüzünden bunalmıştı.
"Siktir oradan! Beni sigaraya başlatan sendin! Şimdi nerenin algıcısı kesildin başıma? Aç ağzını sinirlerimi bozma," Wasabi kendi dudaklarına yerleştirdiği dalı iki kırmızılığı ile sıkıştırırken, diğerini de hırsla Jungkook'un ince kıvrımlarının arasına sokmaya çalışıyordu.
"İnadına sıçayım senin! İstemiyorum diyorum. Kafan basmıyor mu?" ikisi birbirinden inat olan genç oğlanlar debeleşirken Miri dayanamayarak olaya müdahale etmiş, aralarındaki dalaşmadan dolayı kendinden geçen sigarayı alıp uzağa fırlatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bird in Cage • Taekook
Fiksi Penggemar"Birini sevmek, o kişinin eksikliklerini tamamlamaya gönüllü olmak demekmiş. Bu yüzden sana özgürlüğümü adıyorum kafesteki kuş." -Taekook 𐤀