Her insanın hayatında bir dönüm noktası olurdu. En azından hayatında bir şeyler olurdu değil mi? Sanırım ben bu hayatta unutulmuştum. Hayatımın yazarı bir şeyler eklemeyi unutmuş gibi. Benim hayatımın senaryosunda bir şeyler eksik gibi... Kendimi bir yere ait hissedemiyorum. Ben hayatında hep dışlanan o kızdım, ben hayatında hiç sevgilisi olmamış hep platonik olan o kızdım ve daha bir sürüsü... Ben Afra IŞIK. Ben hala yaşadığı şeylere rağmen umutlanmayı bilen her şeyden umudu olan kızım.
🥁
Olduğum yerde durmuş önümdeki kocaman koleje bakıyordum, Rüya Koleji. Daha önce hiç koleje gitmemiştim buraya gelme sebebimde buralardaki devlet liselerinin çok kötü olmasıydı. 1. senem bu yüzden heba olmuştu. 2. seneminde mahvolmasını istemiyordum.
Kendimi toparladıktan sonra başımı dik tutmaya çalışarak okulun bahçe kapısından girdim ve binaya doğru yürümeye başladım. Etrafta tek tük insanlar vardı. Tek oturanlar, arkadaş grubuyla kahkaha atanlar, değişik değişik bakanlar ve dahası. Peki ya ben hangisi olacaktım? Bu okulda kader beni nereye sürükleyecekti?
Sınıfımı bulduktan sonra gözüme kestirdiğim bir yere oturdum. Ne yapsam karar verememiştim. En sonunda lavaboya gitmeye karar verip ayaklandım.
Lavaboda ellerimi hafif ıslatıp boynuma ve anlıma su sürmüştüm, heyecanlanmıştım. Size saçma gelebilir ama ben heyecan sorunları olan bir kızdım, çoğu yerde heyecanlanıyordum. Yüzümde makyaj yoktu bu yüzden su sürmem sıkıntı yaratmamıştı.
Tepeden sıkıca topladığım dalgalı saçlarımı ne olur ne olmaz diye bir kez sıktıktan sonra kıyafetlerimi düzeltip çıktım lavabodan.
Kulaklığımda çalan şarkıyı değiştirmek için telefonumu çıkarmıştım ama değiştiremedim çünkü bir şeye çarpmıştım. Yere düşmemiştim ama telefonum yerde poposunun üstüne düşen ve ortaokul bölümünden olduğunu tahmin ettiğim erkek çocuğunun üstünde duruyordu.
Kaldırmak için elimi uzattığımda elime telefonumu verdi. İstemsizce gülümseyerek "Teşekkür ederim ama ben seni kaldırmak için uzatmıştım elimi." diyerek karşılık verdim. Söylediklerimden sonra çocuk boşta kalan diğer elini gülerek bana uzatmıştı.
Onu kaldırdıktan sonra uzattığı telefonumu aldım ve merak ettiğim soruyu sordum. "Bir yerin acıyor mu?" "Hayır acımıyor ayrıca özür dilerim koşarak geliyordum benim hatam." "Sorun değil, aslında bende önüme bakmıyordum." dediğimde ikimiz de gülmeye başlamıştık. "Adın neydi senin?" diyerek yönelttiğim soruyla adının cenk olduğunu öğrendiğim ufaklığa hafif eğilerek elimi omzuna koydum. "Ne yemeyi seversin bakalım Cenk?" dediğimde bir süre düşündü ve cevap vermeye kalkıştığı sıra zil çaldığı için cevap veremedi.
"Sınıfım 10/B karar verdiğin zaman yanıma gel tamam mı? Adım Afra. Aynı şekilde bir sorunun olursa da gelebilirsin." dediğimde gülümsedi ve kabul ettiğini belirtircesine kafasını salladı bende ona gülümsediğimde gideceğini belirterek el salladı ve koşarak gitti. Bende daha fazla geç kalmamak adına sınıfıma doğru yol aldım.
5 derse girmiştik ve şimdi ise öğle arasına çıkmış yemek sırasındaydık. Şu ana kadar olan düşüncelerime gelirsek sınıftakilerle tanışmıştım ama hiç biri hakkında net bir şey diyemem sadece bir kaç kız var asla sevemeyeceğim başından anlaşılan, o kadar.
İlk gün diye zaten çok ders işlememiştik. Şuan dert edindiğim tek konu kimle yemek yiyeceğimdi. Tek kalmaktan hoşlandığım söylenemezdi. Ne yapacağımı düşünürken arkamda her kim varsa omzuma elini koydu. Arkamda kimin olduğunu bilmiyordum ve daldığım için hafif irkilmiştim. Kim olduğuna bakmak için döndüğümde bizim sınıftan Caner olduğunu gördüm.
Duygusuz surat ifadesiyle "Kimle yemek yiyeceğim diye düşünüyorsan bizim sınıftan Elfin'le birlikte kızların yanına oturabilirsin arkadaş canlısıdır onlar." dedi. Aklımı mı okuyordu bu çocuk? Neyse en azından yalnız kalmaktan kurtulmuştum. Caner'e teşekkür ettiğimi belirtircesine gülümsedikten sonra önüme döndüm.
Sonunda eve gelebilmiştim. Günü sorunsuz bitirdiğim için mutluydum. Öğle arası Caner'in dediklerinden sonra çok geçmeden Elfin yanıma gelip aynı teklifte bulunmuştu. Çok olmasa da ara sıra onlarla takılmıştım, kötü bir kıza benzemiyordu. Eve geldiğimde bir şeyler atıştırdıktan sonra evi süpürdüm, laf yemek istemiyordum bugün. İşimi bitirdikten sonra odama geçtim ve yatağıma uzanıp biraz telefona baktım. Genelde derslerimi akşam yapardım çünkü annemler eve geldikten sonra telefona ne kadar çok bakarsam o kadar azar yerdim bu yüzden onlar gelene kadar rahat takılıyordum onlar geldiğinde de yapmam gerekenleri yapıyordum.
Çok geçmeden kapının zilini duymamla keyfime ayrılan sürenin sonuna geldiğimizi anladım. Kapıyı açtığımda annem ve babamı içeri aldım, hoş geldiniz dedikten sonra onlar üstünü değiştirmeye geçerken bende mutfağa geçtim. Ananemin sabahtan eve getirdiği yemekleri ocağa koydum.
Yemeği yedikten sonra odama geçtim ve çalışma masama oturup haftalık ders çalışma programımı yazmaya başladım. İlk gün olduğu için çalışacağım ders veya yapacağım ödev yoktu. Programımı hazırladıktan sonra panoma astım ve kitaplığıma doğru yürüdüm. Şuanda okuduğum kitabımı ve telefonumu yanıma alıp balkona geçtim. Çok istediğim için para biriktirip aldığım sallanan sandalyeme oturup kitabımı okumaya başladım.
🥁
Okulun açılmasının üzerinden 4 gün geçmişti. Bu 4 gün içerisinde ev hayatım genellikle aynı geçse de en azından okulda gelişmelerim olmuştu. Az çok arkadaş edinmiştim yalnız kalmıyordum pek. Sınıfa alışmaya başlamıştım aynı zaman da saolsun Elfin yanımda oluyordu. Şimdi ise okulun son günü için okula hazırlanıyordum. Okul formamı üzerime geçirdikten sonra saçlarımı salık bırakmaya karar verdiğim için onlara biraz çeki düzen verdikten sona çantamı da alıp evden çıktım.
3. dersin teneffüsündeydik kantine inip çikolata almıştım. Merdivenlerden çıkarken adının murat olduğunu bildiğim müzik hocamız birden kolumu tuttu ve bana darda kalmış gibi bakan gözleriyle "Koroya katılsana. Müzik kulağın nasıl?" diye bir soru yöneltti. Ne desem karar veremedim çünkü beklemiyordum. Zaten ben ne olduğunu anlayamadan kendimi müzik odasında buldum Murat hoca ben cevap veremeyince gel benimle diyerek müzik odasına getirmişti beni.
Eveet nasıl buldunuzz?
İlk bölüm çok sakin, saçma veya sarmamış olabilir sizi ama terk etmeyin çünkü ilerki bölümler için güzel şeyler var aklımdaa. İlk bölümün böyle olmasının sebebi hikayenin bir şekilde başlaması gerekiyordu ve belki anlamamışsınızdır ama size gizliden bir şeyler verdi.
Oy ve satır arası yorum atmayı unutmayın lütfen düşünceleriniz benim için hem önemli hem de değerli :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHPERİ
ChickLitKüçükken birbirini kaybeden 2 çocuk şans eseri seneler sonra aynı okulda karşılaşıp, bilmeden birbirlerinin hayatlarına dahil olursa ne olur? Kaderin bitmek bilmeyen oyununa nasıl karşılık verirler? Kader gerçekten bir olanları karşılaştırır mıydı...