Bölüm 18 - Misafir

30 8 10
                                    

Anahtarımla kapıyı açarak içeri girdiğimde direk salona açılan kapıyla herkesin gözleri bana dönmüştü. İstemsizce gerilsemde çaktırmamaya çalışarak gülümsemeyi denedim.

"Aaa kızım sen mi geldin? Hoş geldin gel otur." Yok anne gelmedim daha. Bu kadın bugün neden böyle saçma sorular soruyordu. Kapıyı kapatıp salona adımladım. "Hoş geldiniz. Üstümü değiştirip geliyorum anne." diyerek baş selamı verdikten sonra odama geçtim.

İçime sinmeyen bir şey vardı. Ne alakaydı bilmiyorum ama vardı bir şey. Annemle ve babamla yaşıt görünen bir kadın ve adam gelmişti. İkisi de samimi bakmaya çalışmıştı ama irdeleyen bir şey vardı. Yüz ifadelerinde gizleyemedikleri bir şey. Annem sabah 'tekrardan aynı mahallede olmak' gibi bir şey söylemişti. Kimdi bu insanlar?

Kara karmaşık düşüncelerimi bir kenara bırakıp üstümdeki okul formalarını çıkardım. Altıma gri bir eşofman üstüme de uzun kollu siyah dar bir basic tişört geçirdim. Saçlarımı da kıskaç tokayla arkadan topladım. Tamamiyle ev halimi almıştım tek eksik panduflarımdı. Onları da ayağıma geçirerek çıktım odamdan.

Salonda tekrardan girdiğimde annem ve o kadın yoktu ama mutfaktan sesleri geliyordu. Babam ve o adam ise salonda oturuyordu. Babamlara baş selamı vererek mutfağa yöneldim.

Dikkatimi çeken bir kaç sözle ister istemez kapıdan bir kaç adım geride durarak annemlere kulak uzattım. "Tekrardan olur mu Serpil? Ne deriz? Nasıl açıklarız. Daha da sarpa sararsa işler naparız?" demişti annem. Neyden bahsediyorlardı. Merakla sorularım beynimde dolarken adının Serpil olduğunu öğrendiğim kadın derin bir nefes verdi. "Olur Gülnaz olur. Su akar yolunu bulur. Zor olucak biraz ama hallederiz. Sen Bahadırla konuş bu konuyu. Bir kere bağlanan kader yine bağlanır. İnan sen bana." diyen kadına karşılık annem sadece umarım diyerek yetinmişti.

Konu neydi çok merak ediyorum. Ama nasıl öğreneceğimi hiç bilmiyorum. Daha fazla kapıda durmak istemediğimden içeri gülümseyerek girdim. Girdiğimi gören iki kadında bana gülümsüyordu. Hayır, o kadın bu sefer irdeleyerek bakmıyordu.

                                          🥁

Saat 22:37 olmuştu. Serpil teyze ve Kenan amca yarım saat önce gitmişti. Başta pek sevemesemde gün içinde sohbet arasında kaynaşmış gibi olmuştuk. Annemin anlattığı kadarıyla küçükken kaldığımız mahalleden çok yakın aile dostumuz olan bi aileymiş. Evlerimiz de karşı karşıyaymış.

Emirden hala bir haber yoktu. Yazmamıştı, aramamıştı. Meraklanıyordum. Çevrimiçi bile olmamıştı beni bıraktığından beri. Elimdeki telefonu yatağa koydum ve cama yöneldim. Yağmur yağıyordu ve çıkan ses çok huzur vericiydi.

Telefonuma düşen ardı ardına bildirim sesleri tüm odayı doldurduğunda merakla ve Emirden gelmiş olma düşüncesiyle hızlanarak elime aldım. Tam da tahmin ettiğim gibi, Emirdi yazan.

Gönderen: Emirimm
-Güzelim uyudun mu?
-Haber veremedim kusura bakma. Gerçekten önemli bir işim vardı anca eve girebildim.
-Bugünü yarın telafi edicem:))

Gönderen: Afra
-Uyumadımm, misafir vardı evde yeni gittiler.
-Önemli bir şey yoktur umarım.
-Sabırsızlıkla bekliyorum yarını:))

Yalan değildi, sabırsızlıkla yarını bekliyordum. Aslında sadece yarını değil, her günü, her anı, onla olan her vaktimi sabırsızlıkla bekliyorum ben. Bana güzelim dediğinde bile içimde fırtınalar kopuyordu.

Gönderen: Emirimm
-Önemli bir şey yok merak etme.
-Bekle sen bekleee, yarın çok güzel olucak.

Yüzüm kızarmıştı sanırım. Son mesajının sonunda ki sırıtan şeytan emojisi ise bunu arttırıyordu. İçimde bir kaç organım sanırım yer değiştiriyordu. Ne yazmam lazımdı şuan?

MAHPERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin