Bölüm 5-Lütfen

133 10 5
                                    

Önümde duran, saçma sapan çizimler yaptığım tarih defterimi daha da karalamaya devam ediyordum. Sevmiyordum tarih dersini. Sıkıcıydı.

Formül yok. İşlem yok. Sözel şeyler benlik değildi. Okuduğum kitabı evde unuttuğum için şuan yapabileceğim başka bir şey yoktu. Sıkıntıdan patlamak üzereydim. Taaki sınıfın kapısı tıklanana kadar.

Mustafa hocanın "Gir!" komutuyla vücudunu hafif içeri sokup kafasını uzatan Zeynep'i görmemle gözlerim anlamaya çalışırcasına fal taşı gibi kocaman açıldı. "Dersinizi böldüğüm için özür dilerim hocam ama koro çalışması var, Afra'yı almam gerekiyor." Allah'ım şükürler olsun!

Tarih dersinden kurtuldumm. Neşemin yerine geldiği herhalimden belli oluyordu, ki zaten 32 diş sırıtışım ise bunu kanıtlıyordu. Mustafa hocanın izin verdiğini belirten baş sallamasını gördükten sonra hızla ayağa kalkıp sıramdan çıktım.

Sınıf kapısından çıkmak üzereyken Cenk'in " Hadi yine iyisin cadı!" sözlerine dönüp dil çıkardıktan sonra gülerek sınıftan çıktım. Okula ilk geldiğim zamanlarda Cenk'in çok soğuk biri olduğunu düşünüyordum. Ama aslında öyle değildi, onun duvarını tırmanabilirseniz -ki sanırım ben tırmandım- çok iyi bir çocuktu. Aslında tam olarak nasıl bu derece samimi olduk bende bilmiyorum.

Zeynep'in koluma girmesiyle düşüncelerimi süpürerek yok ettim. "Ne düşünüyorsun dalgın dalgın sırıtarak?" Sırıtıyor muydum? Farkında değildim.

"Hiç. Sadece tarih dersinden kurtulduğum için mutluyum." diyerek konuyu kapattım. Ardından "Ne provası bu?" diyerek konuyu daha sıkı yok ettim.

Zeynep "29 Ekim için. Tarih yaklaşana kadar ara sıra provalar olacakmış. Yaklaşınca da genel provalarla birlikte daha sık çalışacakmışız." diyerek beni cevapladığında müzik odasına varmıştık.

Kapıyı tıklayıp içeri girdiğimde yüzüme samimi bir gülümseme ekledim ve "Merhaba hocam." deyip sınıfa göz gezdirmeye başladığımda Emir'le göz göze gelmeyi beklemiyordum.

Anında yüzümdeki gülümseme solduğunda Emir ise sırıtmaya başlamıştı. Zeynep yerine geçerken ben ise hocanın masasına yönelip verdiği kağıtları aldım. Oturmak için sandalyelere göz gezdirdiğimde Emirlerin oturduğu sıranın bir sıra önünde 2 sandalyenin boş olduğunu gördüm.

Duvar kenarında olana oturduktan sonra kapıyı çalıp içeriye giren çocuğa baktım. Sarı, hafif dalgalı saçlarını dağınık bırakmıştı ve ne yalan söyleyeyim keskin yüz hatlarına yakışıyordu. Yapılı denemezdi ama düzgün bir vücuda sahipti.

Bir kaç kez karşılaşmıştık okulda. 11-A sınıfından olduğunu biliyordum sadece. Hocanın verdiği kağıtları aldıktan sonra tek boş yer benim yanım olduğu için yanıma oturmuştu.

Yanıma otururken bana verdiği samimi gülümsemesine karşılık bende ona gülümsedim. "Merhaba." dediğinde sohbet etmek için adım attığını fark ettiğimde "Merhaba." diyerek bende ona adım attım. Ve sohbetimiz başladı. Ama çok konuşamadık çünkü Ozan hoca provaya başlayacağımızı söyleyerek önce kısa bir konuşma yaptı ve daha sonra prova yaptık.

İlk dersi bitirdikten sonra teneffüs ziliyle dışarı çıktık ama Ozan hoca 2. derste gelmemizi istedi.

Adının Alper olduğunu öğrendiğim sarışın çocukla bahçede oturmaya karar verdik. İyi birine benziyordu, ayrıca sohbeti de sarıyordu.

Bahçede boş olan çardaklardan birine oturduğumuzda hızlıca sohbetimize geri dönüş yapmıştık. Bir süre konuştuktan sonra Alper'in ara sıra gözlerinin bir yere kaydığını farketmiştim.

En sonunda merak edip baktığı yöne baktığımda Emir'in erkek arkadaş grubuyla adeta çete misali çaprazımızdaki banka oturduklarını ve Emir'in delici gözlerini çocuğa diktiğini gördüm.

Alper fark ettiğimi anladığında "Yanlış anlamazsan bir şey sorucam. Emir neyin oluyor? Biz oturduğumuzdan beri buraya dik dik bakıyor." demişti. Ben ise yine ne diyeceğimi bilemiyordum.

Bu çocuk sürekli aynı şeyi yapmaktan bıkmıyor muydu? Beni hep aynı duruma düşürüyordu. Ya dikkatimi dağıtıyordu ya da cevap veremeyecek hale sokuyordu beni. "Bir şeyim olduğu falan yok. Boşver sen onu." diyerek geçiştirmeye çalıştım. Ama ne kadar başarılı olabildiğim tartışılırdı. Zaten zilin çalmasıyla da bütün sohbet bozulmuştu. Bizde ayağa kalkıp müzik sınıfına gitmek için yol aldık.

Müzik sınıfa giderken Alper lavaboya gitmesi gerektiğini söyleyerek yanımdan ayrılmıştı. Sınıfa geldiğimde geri aynı yerime oturdum.

Bir kaç dakika sonra kapı açıldığında önce Alper, ardından da Emir sınıfa girmişti. Alper yanıma oturmak için yürürken Emir bir kaç büyük ve hızlı adımla onu geçip hızla yanıma oturdu. Ne yapıyordu bu çocuk?

Alper şaşkın gözlerle bir bana bir Emir'e bakarken Emir ellerini havaya kaldırarak yapacak bir şey yok dercesine sırıttı. Alper ise Emir'in eski yeri olan Zeynep'in yanına geçip oturdu.

Zeynep'le yer değiştirmek için kalktığımda Emir bileğimden tutup beni olduğum yere geri yapıştırdı. "Ne yapıyorsun be!" dediğimde gözlerimiz buluştu. Ama bana cevap vermedi ve tekrar kafasını başka yöne çevirdi.

Pes etmeye niyetim yoktu. Sürekli hayatıma bir şekilde dahil olup karışamazdı. Tekrar ayağa kalktığımda bu sefer o da ayağa kalktı ve geniş vücuduyla duvar misali önümde durdu.

Az önce eğilerek baktığım yüzüne, şimdi kafamı kaldırıp bakmam gerekiyordu. Yoksa göğsüyle bakışır halde oluyordum. Ben ne kadar pes etmeye niyetim yok desem de belli ki onunda yoktu. "Çekil." diyerek tavrımı belli etsem de çekilmedi. Konuşmadı da.

Madem konuşmayacaktı, cevap vermeyecekti, sadece hareketlerini ortaya atacaktı, bende öyle yapacaktım. Hodri meydan o zaman Emir bey. Elimle yandan itekleyip geçmeye karar verdiğimde. Hızlıca ellerini belime yerleştirdi ve beni geriye yürüterek sandalyeme oturttu. Ardından üstüme eğilerek, ellerini sandalyenin iki yanına koyduğunda yüzümüz fazla yakındı.

Nefesimi tutmama sebep oluyordu. "Oturur musun şurada. Lütfen." dediğinde sesi az önce belimde olan ellerinin dokunuşu gibi çok naif çıkıyordu. Ve bu vücudumun karıncalanmasına sebep oluyordu.

Her ne kadar karşı çıkıp kalkmak istesem de kalbim benden önce davranmıştı ve kabul ettiğini belirten kafa sallamasını yapmıştı bile.

Bu çocukta anlamadığım bir şeyler vardı. Sanki çok uzun zamandır tanıyormuşum gibi hissettiriyor, sanki... Sanki ona çok önceden alışkınmışım gibi.

Ozan hoca sınıfa girdiğinde Emir de üstümden kalkıp yanıma oturmuştu. Prova sırasında ara ara parmaklarını saçlarımda gezdirmesi, bakması anlayamıyordum işte. Ne yapmaya çalışıyordu? Amacı neydi? Bütün bu hareketlerinin açıklaması neydi?


Evettttt:) Ben geldimm. Nasıl buldunuz bölümü??

Afra?

Emir?

Cenk?

Alper?

Zeynep?

Instagram hesabımdan beni takip etmeyi unutmayın kitapla ilgili şeyleri orada paylaşıyorum.
Instagram: @mellyalone

Saaanki bir şeyler oluyor gibiii ğüpqweaşkhd. Ya da açığa mı kavuşuyor demeliyim? QWEAŞİÜXSZC

Vote ve yorum atmayı unutmayın sizi seviyorum:)

MAHPERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin